Adımlarımı olabildiğine hızlandırıp neredeyse koşarak oradan uzaklaştım. Neden böyle yaptığımı bilmiyordum ama bir dakika daha orada kalmak istememiştim. Yeterince uzaklaştığımı düşünene kadar hızımı korudum.
Cebimde titreyen telefonla ise biraz yavaşlamaya karar verdim. "Efendim Jongin?"
"Dosya nerde?"
"Sana ne."
"Uzatma Amara. Herkesi tehlikeye atıyorsun. Yeterince kaçındın. Eve geldiğinde yanında olsun." Bir şey söylememe izin vermeden telefonu kapattı.
Aman ya! Haklı olduğunu bildiğimden yüzüme kapatmasını sorun etmemeye karar verdim. Diğer türlü o telefonu götüne sokardım çünkü.
Söylenerek tüm yürüdüğüm o yolu tekrar gittim. Boş boş girişe bakıp ne yapmam gerektiğine karar vermeye çalıştım. Tamam, hiç biriyle karşılaşmama gerek yoktu. Değil mi? Gizlice girip onlar beni görmeden tekrar çıkabilirdim. Yabancı olduğum bir şey değildi.
Bir dünya söylenerek binanın etrafında dolaştım. Tırmanabileceğim bir alternatif yol bulduktan sonra harekete geçtim. Çok değil, birkaç dakika sonra köşeye sinmiş elimdeki dosyayla bakışıyordum. İçini açmak için duyduğum büyük bir istek yoktu. Aksine şuracıkta yaksam daha mutlu olabilirdim.
Derin bir nefes alıp sayfalara göz gezdirdiğimde bazı yerlerde ismimin geçtiğini ve bir ton tıbbi bilgi yığını olduğunu anlayabilmiştim sadece. Benden habersiz kaşlarım çatıldığında tam olarak dosyanın içeriğini anlamasam da benim hakkımdaki bilgilerin satıldığı gerçeği içimdeki öfkeyi iyice körüklüyordu. Bir de bunun için bir ton işkence çekmiştim.
Kendimi sakinleştirmeye çalışıp Jongin' in yanına gitmek için ayaklandığımda çatıya çıkan merdivenlerdeki hareketlilik yüzünden olduğum yere biraz daha çöktüm. Görüş alanıma giren Baekhyun ile vücudum kasıldı. Önce bileğim sonra da kolum sancıdı. O ise, bendeki tüm bu etkisinden habersiz birkaç metre ilerimdeki eski koltuğa kendini bıraktı. Peşine de kulaklığını taktı. Sessiz adımlarla ona yaklaştım. Beni fark etmesinin imkânı yoktu nasıl olsa.
Gözlerini yavaşça kapattığını ve yüzüne ufak bir gülümseme yerleştirdiğini fark ettim. Oturduğu yere biraz daha yerleşti. Gözlerim tüm vücudunu tararken ufacık bir farklılık aradım bedeninde. Üzerimdeki etkisini açıklayacak ufacık bir sebep...
Ama o kadar normaldi ki her şey elime geçen tek şey ona ait yeni bir ifade olmuştu.
Cebimde titreyen telefonla onu izlemekten vazgeçip geldiğim yerden aşağı atladım. Hızlı adımlarla binadan uzaklaşırken canım hiç eve geri dönmek istemiyordu. Telefonum inatla çalmaya devam ettiğinde iç çekerek cevapladım aramayı. "Efendim?"
"Neden hala burada değilsin?" Gözlerimi devirdim.
"Sen neden bu kadar sabırsızsın?"
"Sabırsız değilim. Endişeliyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanfictionGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...