Sanki göz kapaklarımın üzerine katran dökülmüş gibi büyük bir ağırlıkla açıldıklarında hala netleşememiş görüşümle Baekhyun'u aradım ama yanımda değildi. Saniyelik bir düşünceyle kendimi yatağa yeniden bırakmayı istesem de içime doluşan yabancı bir hisle kendimi kalkmaya zorladım.
Birkaç haftadır yaşam alanımız haline gelen oda etrafa rastgele bırakılmış kıyafet yığınlarıyla dolmuştu. Hangileri benim, hangileri Baekhyun'un anlaşılmıyordu bile. "Haru? Kızım?" Çatlayan sesimle yüzümü buruştursam bile Haru beni miyavlayarak yanıtlamış, saklandığı yığının arasından çıkmıştı. Onu kucağıma alıp biraz sevdikten sonra odadan çıktım. "Sen iyice şişko bir kız olmaya başladın. Kim seni bu kadar çok besliyor hım?"
İtiraz edermiş gibi ciyaklayınca kıkırdadım. "O kadar da şişko değilsin evet. Üzgünüm." Yeniden kafasının üzerine bir öpücük kondurduğumda elimden kaçmak için çırpındı. Ona izin verip koltuğun üzerine bıraktım kocaman olmuş bedenini.
"Baekhyun?"
Son umut mutfağa gittiğimde Baekhyun dalgın bir şekilde önüne bakıyordu. Benim geldiğimi fark etmeyince yeniden konuşacaktım ki köşede oturmuş elindeki kutuyla oynayan Jongin'i fark ettim. Anında tüm vücudum gerilirken kaşlarım da çatıldı.
"Senin ne işin var burada?"
Sert sesim Baekhyun'un bakışlarını yüzüme çevirmesine sebep oldu. Üzgün görünüyordu. "Bana neden anlatmadın?"
"Neyi?"
"Anlatmadığın o kadar çok şey var ki. Sen de haklısın. Hangisinden bahsettiğimi anlamaman normal." Yüzünde beliren gülümseme neşe hariç her şeyi barındırıyordu sanki. Derin bir nefes alıp ona yaklaştığımda elini kaldırıp beni durdurdu.
"Ona ne anlattın Jongin?" Sesim farkında olmadan yüksek çıkmıştı. Konuşmak yerine elindeki kutuyu masanın üzerinde bana doğru iteklediğinde sinirle saçlarıma daldırdım elimi. "Bu konuyu kapatmıştık!"
"Anlaşılan sadece sen kapatmışsın Amara." Baekhyun öfkeyle üzerime gelince Jongin ayaklandı ve dış kapıya yürüdü. "Sizin konuşacaklarınız vardır. Ben gideyim."
Her ne kadar onu durdurup ağız dolusu küfür etmek istesem de dudaklarımı birbirine bastırıp Baekhyun'a döndüm. Şu an için daha önemli işlerim vardı.
Konuşmaya başlamak istesem bile ne kadarını bildiğini kestiremediğim için hiçbir şey söyleyemiyordum. O da bunu hissetmiş gibi ilaç kutusunu alıp bana uzattı. "Bunu içerek başlayabilirsin."
"Hayır. Onu içmeyeceğim."
"İçeceksin!" Sesi o kadar sert ve o kadar yüksekti ki yerimde sıçramaktan başka bir şey yapamadım. Bu hali beni biraz ürkütmüştü. "B-Baekhyun... Bak, Jongin sana ne dedi bilmi-"
"Şu an takıldığım tek şey senin bu ilaçları içmezsen ölecek olman!"
"Yok öyle bir şey Baekhyun! Götünden uydurmuş Jongin." Öne doğru adımlayıp ona yaklaşmak istesem bile beni kendinden uzak tutmaya yemin etmiş gibiydi. "Senin... Delireceğini söyledi. Dayanılmaz bir acıya katlanmak zorunda kalacakmışsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanficGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...