-Chapter 10-

225 33 5
                                    

Tamam, şu an panik yapmanın sırası değil Amara.

Derin bir soluk alıp hiçbir şey yokmuş gibi yürümeye devam ettim. Caddede kalabalığın arasına karışmaya çalışırken Jongin' i aradım. Çok bekletmeden telefonu açtığında konuşmasına izin vermeden söze girdim: "Başım belada."

"Neredesin?"

"Sahile yakın bir kafeden çıktım. Yürüyorum."

"Birazdan oradayım."

Telefonu kapattığında fark ettirmemeye özen göstererek arkama baktım. Toplu halde kalabalığı yararak peşimden gelmeye devam ediyorlardı. Bana yetişmelerine az kaldığını anlayınca koşmaya başladım. İnsanların içinde yaşanmasını istemeyeceğim şeyler olmak üzereydi ve benim yapabildiğim tek şey şu an için koşmaktı.

Kolumdaki dijital saate baktığımda Jongin' in birkaç dakikaya burada olacağını biliyordum. O yüzden ara sokaklardan birine dalmayı tercih ettim. Etraf tanıdık gelmeye başladığında adımlarımı yavaşlatıp kendime nefes alacak zamanı yaratmıştım. Kısa bir süre sonraysa yürümeyi kesip duvara yaslanarak adamların beni bulmasını bekledim.

Göğsümde birleştirdiğim ellerimden birini yüz hizama getirip tırnaklarımı inceliyordum ki birkaçı keskin soluklar eşliğinde tam önümde dikildiler. Gülümsedim.

"Selam çocuklar. Beni çok beklettiniz."

Konuşamadan soluklanmaya devam ettiklerinde ise büyük bir kahkaha attım. "Biraz koşunca susuz kalmış köpeğe dönüşeceğinizi nereden bilebilirdim ki? Böyle çok eğlenemeyeceğiz."

Duvardan destek alıp dikleştiğimde tüm grup tamamlanmış karşımda yedi kişilik devasa bir etten duvar oluşturmuşlardı. Alaycı ifademden ödün vermeden onlara yaklaştım.

Kafede yumruk attığım çocuk öne çıktığında yüzümdeki ifadeyi stabil tutmaya çalıştım. "Demek benimle görülecek bir hesabın vardı?"

"Evet, yanlış hatırlamıyorsam seninleydi, sürünün geri kalanıyla değil." Parmağımla diğerlerini gösterdiğimde içlerinden biri öne doğru atıldı. Bir adım geri atıp suratımı buruşturdum.

"Sonunda seni dünya üzerinden silebileceğimiz için mutluyum. Önceden sana bakmamız bile yasaktı. Şimdi istediğimiz gibi seninle oynayabiliriz. Çok güzel değil mi Amara?"

"Hah! Gerçekten seninle oynayacağımı mı düşünüyorsun tatlım? Bana dokunamazsın bile."

"Bunu az sonra göreceğiz."

"Bana yine bakamaman için gözlerini oyacağım!"

Öne doğru hamle yaptığında kavganın başlaması vücudumu adrenalinle doldurdu. Şimdilik baş edebilsem bile hepsi birden üstüme çullansa ne bok yiyeceğimi bilmiyordum.

Tanrı aşkına Jongin! Neredesin?!

Vücudum isteğimin aksine zamanla hantallaşmaya başladığında bunu uykusuzluğuma vermek istedim. Darbelerden yeterince hızlı kaçamıyordum. Birkaç yumruktan sonra dudağımdan süzülen kanı kolumla sildim. Sanki nefes almama izin vermek ister gibi bir süre durduklar. Arka taraftan yaklaşan kişiyle biraz rahatladım. En azından ölmeyecektim.

Kafasına geçirdiği kapüşonu yüzünden Jongin olduğunu tam anlayamasam da adamlardan birini saniyeler içinde yere serdiğinde içimdeki rahatlık büyüdü. Onun da aramıza katılmasıyla ortalık karışırken bundan faydalanıp bazılarına rahatlıkla tekmeyi bastım. Benim bitmiş halim bile onların en harika zamanlarından daha iyiydi. Bunu çoktan anlamış olmaları gerekiyordu.

Kavga sona erdiğinde dizlerimden destek alarak soluklanmaya çalıştım. Ağzımdaki metalik tat midemi bulandırıyordu. "Bir an için hiç gelmeyeceksin sandım."

Darkness | Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin