Kafamı geriye yaslayıp gözlerimden akmaya dünden razı yaşları geri göndermeye çalıştım. Bir süre kendi kendime öyle oyalanıp içeri dönmek için cesaretimi toparlamaya çalıştım. Kendime sunduğum süre kapının yavaşça aralanmasıyla yarıda kesildi. Baekhyun küçük adımlarla yanıma yaklaşıp önümde diz çöktü.
"Nereye kaybolduğunu merak ediyordum." Sıcak bir gülümseme yüzüne yerleştirdiğinde duygu durumum biraz daha düzelmişti.
"Biraz dinlenmek istedim."
"Anladım. Şimdi daha iyi hissediyor musun?" Gözlerimi dizlerime yerleştirdiği ellerine kenetleyip başımı salladım. "Harika. Eğer senin için sorun olmayacaksa Woo Jin seninle biraz vakit geçirmek istiyor."
Küçük çocuğun adını duyduğumda yüzüme bir gülümseme yayıldı. Baekhyun bunu daha net görebilmek içindi sanırım çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı. "Bunu çok isterim."
"Voah! Şuna bak! Bücür seni şimdiden etkilemiş bile."
"Normalde çocuklarla anlaşamam ama onun çok farklı bir tarzı olduğunu söylemeliyim." Gözlerimi kısıp sırıttığımda yüzündeki keyifli ifadeye biraz şaşkınlık ekledi. "Demek öyle. Neden bekliyorsun o zaman. Dışarıda büyük bir heyecanla seni bekliyor." Ayağa kalkabilmem için geri çekildiğinde kalkmak yerine aşağıdan ona baktım.
"Annenler de orada olacaklar mı?"
Dudaklarını birbirine bastırıp beni onayladığında iç çektim. Tam gelmeyeceğimi söyleyecektim ki elimi tutup beni ayağa kaldırdı. "Sorun olmayacak. Seninle birlikte olacağım. Ayrıca Eun Mi'yi de artık kafana takmana gerek yok."
"N-ne? Neden?"
"Her şeyi hallettiğimde sana anlatacağım. Ve o güne hazırlıklı olsan iyi olur." Yürümeye başlamadan hemen önce göz kırptığında yutkunabildim sadece.
Odadan çıktığımız anda dağılmış dikkatimi toplamakla uğraşıyordum. Woo Jin görüş alanıma girdiğinde Baekhyun'un tuttuğu elimi ondan kurtarıp yanına gittim. Annesinin bacakları arkasına saklanmış bizi izliyordu. Onunla aynı boya gelebilmek adına yere çöktüm. "Yeniden merhaba. Benimle biraz vakit geçirmek istediğini duydum." Usulca başını salladığında gülümsemem büyüdü.
"Benimle konuşmayacak mısın? Sohbet ederek başlarız diyordum." Yukarı annesine bakıp ondan bir gülücük aldığında tam önüme geldi. Minik parmaklarını saçlarımda dolaştırdığında kıkırdadım. "Saçların ne kadar da siyah."
"Beğenmedin mi?"
"Hayır, çok güzel. Anneminkiler hiç böyle değil."
"Öyle mi? Annenin saçları daha güzel görünüyor bence. "
"Onunkilerde güzel ama seninkiler Baekhyun'un bana okuduğu kitaptaki prensesinkine benziyor."
Yüzümü buruşturdum. "Ben o prenses kadar iddialı olduğumu düşünmüyorum."
"O ne demek ki?"
"Yani... O kadar da güzel değilim sanki?"
"Sen daha güzelsin." Kocaman gülümsediğinde ben de kahkaha attım. Ufacık çocuk böyle şeyler söylemeyi nereden öğreniyordu?
"Bu sohbeti benimle arka bahçedeki salıncakta sürdürmek ister misin? Baekhyun bizim için çikolatalı süt de yapar?"
"Evet!" Yüzünde yeşeren gülümseme beni de çok sevindirmişti. Doğrulup annesine baktım: "Sizin için sorun olur mu?"
"Aksine çok sevinirim ama senin de işin başından aşkındır."
"Benim için sorun değil. Zaten burada resmi olarak çalışmıyorum. Yardım için buradaydım. Çok fazla da müşteri olmadığı için Chan dert etmez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanficGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...