"Bahsi geçen bizim hikayemizken... Neden beni dışlıyorsun ki?"
Konuşmak için dudaklarımı aralasam bile başını iki yana sallayarak beni susturdu. Bunun üzerine elini tutmak için uzandığımda geriledi. Yapma...
"Ve hala tüm bu söylediklerime rağmen sana zorluk çıkarttığımı düşünüyorsun."
"Benden ne beklediğini anlamıyorum." Sesim biraz yorgun çıkınca bakışları hemen gözlerimi buldu.
"Hiç... Hiçbir şey." Elini havada sallayıp yeniden sırtını döndü ve banyoya girdi. Her zaman yaptığım gibi saç diplerimi çekiştirdim. Sadece her şeyin biraz daha kolay olmasını istiyordum. Baekhyun neden bu kadar alıngan davranıyordu ki?
Ben öylece beklerken kapı yeniden açıldı ve Baekhyun bana hiç bakmadan odaya yöneldi. "Keşke o gün buraya hiç gelmemiş olsaydım."
Bunu neden söylediğimi gerçekten bilmiyordum. Böyle bir şey gerçekten düşünmemiştim bile!
Baekhyun hareketlerini kesip büyük bir şaşkınlıkla bana döndü: "Ne?"
"O gün diyorum. Keşke buraya gelmeseydim."
Bunu devam ettirmemem gerekiyordu! Durmam gerekiyor.
"Haddini aşıyorsun Amara." Dudaklarımı birbirine bastırıp kaşlarımı kaldırdım. Benim aksime Baekhyun gerçekten çok sinirli görünüyordu.
"Ya da ne bileyim? Beni bulmasaydın." Bana doğru bir adım yaklaştığında yer titredi sandım ama yaptığım tek şey duruşumu dikleştirmek oldu.
Gerçekten haksız olduğun bir tartışmaya böyle özgüvenli girmek... Kendimi ayakta alkışlıyordum.
"Sen ne söylediğinin farkında mısın?" Sadece omuz silkmekle yetindim.
"Eğer söylediğin şeylerden biri bile gerçekleşmiş olsaydı..." İşaret parmağıyla beni gösterip kaşlarını biraz daha çattı. "...Büyük bir ihtimalle ölmüş olurdun Amara."
Dudağımın köşesi hafifçe yukarı kalktığında burada yok olmayı diledim. Sanki bedenimi ben değil tüm bu olanlara duyduğum öfke yönetiyordu. Üstelik Baekhyun'un hiçbir suçu yokken buna maruz kalmak zorunda kalmıştı.
"İyi ya hiç tanışma-"
"Sakın!" Üstüme yürüdü ve aramızdaki mesafeyi neredeyse sıfıra indirdi. Sinirli solukları yüzüme çarpıyor, gözleri gitgide kızarıyordu sanki.
"Sakın o cümleyi tamamlama."
Yanımdan geçip gitti. Hemen sonrasında ise dış kapı sertçe çarpıldı. Harika! Her şeyi elime yüzüme bulaştırmıştım. Derin bir nefes alıp elimi saçlarıma geçirdiğimde Chanyeol'ün kapısı açıldı. İfadesiz bir şekilde kapının kenarına yaslanıp elindeki elmadan bir ısırık aldı.
"Tch! Hikayedeki tarafların değişeceğini kim bilebilirdi ki? Karma gerçekten var sanırım."
"Ne saçmalıyorsun Chanyeol? Ayrıca sen neden evdesin?"
"Ben de burada yaşıyorum ya hani güzelim. Ayrıca demek istediğim şey şu: Götlük yapan taraf sensin."
"Ne?"
"Önceden Baekhyun'a kızıyordum ama şu an sanki ona tüm hatalarını ödettirmek ister gibi daha kötü davranıyorsun."
"Öyle bir şey yapmıyorum."
"Evet, yapıyorsun. Hatta daha kötüsünü." Umursamaz bir şekilde elmasından büyük bir ısırık daha alıp yüzümü inceledi. Sonra da elmayı tuttuğu elini kullanarak yüzümü işaret etti. "O direk sana saldırıyordu ama sen ona sevdiği insanla, kendinle sınava tabi tutuyorsun. İyi misin diye sormasına bile izin vermiyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanfictionGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...