Kafasını bir yere mi vurdu acaba?
"AMARA!"
Chanyeol'ün öfkeli sesi yüzünden yerimde sıçrayıp koşarak yüzümü yıkadım. Yanlarına gittiğimde ikisi de çoktan masaya kurulmuştu. Hayretle yerime geçtim. "Eun Mi yok mu?"
"Sabah erkenden gitti."
"Neden?"
"İşe gitmesi gerekiyormuş." Cevap beni neşelendirirken dudaklarımı birbirine bastırıp gülüşümü saklamaya çalıştım. Yeterince saklayamamış olacağım ki Chanyeol alttan beni dürtüp sırıttı. "Hoşuna mı gitti bu durum?"
"Yoo! Neden gitsin ki?" Kaşlarımı kaldırıp güldüğümde o da kahkaha attı. Saçlarımı karıştırmak için elini kaldırmıştı ki Baekhyun dikkatimizi çekebilmek adına yalandan öksürdü. "Ne çeviriyorsunuz siz orada?" Meraklı sesine karşı omuz silktim. "Sana ne."
Cevabım onu duraksatınca daha fazla dikkatimi ona vermeyip yemeğimle ilgilendim. Sessiz bir şekilde aynı eylemime devam ederken burnumun içinde bir şeylerin hareket ettiğini hissettim. Kendime alan oluşturamadan hapşırdığımda bir süre donup kaldım. Chanyeol'de aynı ifadeyle bana bakarken Baekhyun kahkaha atıyordu.
Mahcup bir şekilde ayaklanıp polarımın koluyla Chanyeol'ün yüzünü silmeye çalıştım. Suratımı buruşturmama engel olamadım. "İğrenç."
"Yüzüme salgılarını fışkırtan sensin."
"Üzgünüm." Hala ona yardımcı olmaya çalışırken alt dudağımı sarkıttım. Gülümsemeye çalışarak üzerindeki ellerimi kendinden uzaklaştırdı. "Tamam, sorun değil. Dün üşüttün mü sen?"
Cevap olarak burnumu çektiğimde yine güldü. "Harika! Baekhyun evde soğuk algınlığı ilacımız var mıydı?" Sorusuyla diğer tarafa döndüğümde kaşlarını çatmış bizi izlediğini fark ettim. İkimize son kez bir bakış atıp ayağa kalktı ve içeriye geçti. Tahminimce ilaç getirmek için gitmişti.
Peçete almak için çekmeceleri karıştırdığımda Chanyeol zaten masada olanlardan birini bana uzattı. "Sen bir dikkatsiz olmaya mı başladın?" Onu yanıtlamak yerine burnumu silip kendimi sandalyeye bıraktım.
Chanyeol ıslak mendille tekrar yüzünü silerken az önce olanlar yaşanmamış gibi konuyu değiştirdi: "Baekhyun gelmeden sana bir sır vermemi ister misin?" Beklemediğim cümlesiyle gözlerim irileşti ve kafamı hevesle evet anlamında salladım. Bana biraz daha yaklaşıp elini masaya dayadı. "Dün Eun Mi'nin ona Baekie diye seslendiğini duydum."
"Hah! İyi bir şey söyleyeceğini düşünmüştüm." Yüzüm düşerken biraz daha yaklaştı. "Ve Baekhyun bundan rahatsız oldu." Yüzüme yayılan gülümseme yanaklarımı acıtacak kadar genişti. "İşte bundan bahsediyordum. Beklediğim şey buna benziyordu." Konuşmak için dudaklarını araladığında bir anda geri çekilince susmak zorunda kaldı.
Şaşkınca Baekhyun'a baktım. Onu tişörtünün ense kısmından tutmuş ve sertçe geriye çekmişti. "Sana da bulaşmasın Chanyeol."
İkimiz birden ona garip bir şekilde baktığımızda omuz silkip dışarı çıktı. Bir süre Chan ile birbirimize baktık. "Neden böyle davranıyor?"
"Seni kıskanıyor olmasın?"
"Siktir oradan!" O kadar yüksek sesle kahkaha atmıştım ki Baekhyun dönüp bakma ihtiyacı hissetmişti. Şaşkınca ikisi de beni izlerken kahkahalarımın öksürüğe dönmesiyle kızarmaya başladım.
Chanyeol'ün uzattığı sudan bir yudum alıp sakinleşmeye çalıştım. "İyi misin?" Başımla onaylayıp yakıcı birkaç nefesi ciğerlerime doldurdum. "Bir an öleceğim sandım sadece."
"Bu kadar büyük tepki vereceğini düşünmemiştim."
"Söy-" Cümlemi yarıda kesmeme neden olan şey Baekhyun'un öfkeyle yükselen sesi olmuştu: "Siz ikiniz! Neden ben burada yokmuşum gibi hareket ediyorsunuz?!"
"Öyle bir şey yapmıyoruz."
"Evet yapıyorsun! Beni dışlıyorsunuz resmen!" Çatılan kaşlarını ciddiye alamayıp kıkırdadım. "Çocuk musun sen Baekhyun, ilgi istiyorsun bizden?" Bir adım öne gelip işaret parmağını bana doğrulttu. Tam bir şey söyleyecekti ki Chanyeol beni kendine çekip elini omzuma attı. "Evet, dışlıyoruz seni. Ne yapmayı düşünüyorsun bu konuda?"
Şaşkınca Chanyeol'e baktım. Böyle bir şey yapması aşırı saçmaydı. Amacının ne olduğunu kavrayamadan yumuşak bir sesle Baekhyun konuştu: "İyi de neden?"
Üzgün çıkan sesi içimde bir şeyleri harekete geçirdi sanki. Ona doğru bir adım atmak istediğimde omzuma konmuş el beni sıkıca tuttu. "Neden olduğunu çok iyi bildiğine eminim. Bir piç gibi davranmaya devam edeceksen hiç durma. Ne zaman o etraftayken normal davranmaya başlar, eski haline dönersin o zaman bu konuyu tekrar konuşuruz."
Chanyeol'ün keskin çıkan sesi öfkeli olduğunu da belli ediyordu. Beni içeriye doğru itekleyip kenara bıraktığım ilaçları eline aldı. "Hadi gel seni iyileştirelim." Sanki az önce Baekhyun'a rest çeken o değilmiş gibi neşeli ses tonu beni daha da şaşırttı.
Bedenimi koltuğa bıraktığımda konuşmama izin vermeden avucundaki ilacı bana uzatıp su getirmek için mutfağa geri döndü. Kısa bir süre sonra da elinde bir bardakla geri döndü. Bana gülümseyerek uzattığında bakışlarımı yüzüne kilitledim. İlacı içene kadar da çekmedim.
"Bana neden öyle bakıyorsun?"
"Neden böyle bir şey yaptığını anlamaya çalışıyorum."
"Çünkü onun bu halinden rahatsız olan tek kişi değilsin. Tam bir şerefsiz gibi davranıyor ve bu yüzden suratına sağlam bir yumruk geçirmek istiyorum."
"Onun tarafını tuttuğunu sanıyordum. Uzun zamandır tanışıyorsunuz ne de olsa."
"Bu yaptığı hatayı göz ardı edebileceğim anlamına gelmiyor. Ayrıca tarafsız bölgedeydim. Hiçbir zaman onun tarafında olmadım ama sanırım artık seni destekliyorum."
Kocaman sırıttığında ben de gülümsedim ve yanağındaki boşluğa parmağımı bastırdım. "Gamzen olduğunu bilmiyordum."
"Hah! Bunca zamandır yüzüme hiç doğru dürüst bakmadın mı?"
"Voah! Haklısın. Sen baya yakışıklısın he." Ellerimi yanaklarına yerleştirip yüzünü sağa sola çevirdim. "Ne sandın güzelim?" Göz kırpıp çapkınca gülümsediğinde yanaklarını sıkıp dudaklarının öne doğru çıkmasını sağladım. "Ama ben bu halini daha çok sevdim."
Acımış olacak ki iri elleriyle kollarımdan tutup beni itekledi. Sonra da yanaklarını ovaladı. "Beni sevdiğini söyledin! Jongin'e bununla hava atacağım!"
"Yah! O anlamda demediğimi biliyorsun."
"Olsun! Sonuçta beni niteleyen bir sözcük ve sevgi kelimesini aynı cümle içinde kullandın."
"Gerçekten inanılmazsın Chanyeol."
"Biliyorum biliyoruuum." Havalı olduğuna inandığı bir şekilde saçlarını geriye attığında kafasına vurdum. "Boş yapma artık."
"İyi be! Kafeye uğramam gerekiyor zaten. Gidiyorum ben."
"Ben de geleyim mi? Bütün gün evde sıkılırım."
"Olmaz hastasın sen. Ayrıca yalnız da değilsin Haru var. Çocuğunla biraz vakit geçir ben bir kaç saate gelirim. Dışarıdan istediğin bir şey var mı?"
"Annem gibi davranıyorsun."
"Annen olmamı ister misin?" Ayağa kalkarken saçlarımı karıştırıp kenara bırakılmış battaniyeyi üstüme örttü. "Ben gelene kadar yatıp dinlen yavrucum. Ben hemen geleceğim."
Sesini inceltip değişik bir yüz ifadesi takındığında kenara kusuyormuş gibi yaptım. "Tamam, git artık. Bokunu çıkardın iyice."
Bana gülümseyip hazırlanmak için odasına gittiğinde yattığım yere biraz daha yerleşip Haru'nun üzerime çıkmasına yardımcı oldum. Onunla oynarken de gevşeyen bedenim hemen uykuyadaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanficGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...