Baekhyun'un gözleri iyiden iyiye kapanmaya başladığında düşen başına destek olabilmek için duruşumu dikleştirdim. Hala kendince bir şeyler mırıldanmaya çalışıyor ama çıkardığı sesler, anlam kazanmaktan uzak sadece melodi etkisi yaratıyordu.
Hava, gece ilerledikçe daha çok soğumuş, rahatsız edici bir hal almıştı. Daha fazla kendimi ısıtamayacağıma karar verince istemeyerek de olsa Baekhyun'u uyandırmaya çalıştım. Önce yumuşak bir tonda ismini mırıldandım ama cevap vermedi. Biraz daha bedenimi ona çevirip elimi yanağına yerleştirdim. Soğuk dokunuşum onu rahatsız edince boynuma doğru kaçtı. Haru ile olan bu muhteşem benzerliği beni deli ediyordu.
"Baekhyun." İsminin sonunu iyice uzattığımda derin bir nefes verdi. "Hım?"
"Artık eve mi gitsek?"
"Evde Chanyeol var."
Kıkırdadım. "Evet? Ne olmuş?" Ellerini bacaklarımın altından geçirip beni kucağına doğru çekti. "İstediğim kadar rahat davranamayacağım." Kaşlarımı kaldırıp dağılmış saçlarında dolaştırdım ellerimi.
"Bence onun varlığına rağmen yeterince rahat davranıyorsun."
"Ama sen davranmıyorsun." Çocuk gibi dudaklarını büzdüğünde dayanamayıp kısa bir öpücük verdim ona. "Rahat davranamamamın sebebi o değildi."
Bayık bakışlarını yüzümde dolaştırıp gecenin başında bacaklarıma örttüğü battaniyenin altına ellerini soktu. O da benim gibi üşümüştü anlaşılan. "Öyle mi? Nedenmiş?"
Sırıtıp alnına küçük bir fiske attım. "Yeterince bekar değildiniz çünkü beyefendi." Bir an şaşırsa da hemen sonra bakışlarını kaçırdı. "Piç olduğumu düşündüğünü biliyordum."
Kendi kendine homurdansa bile tatlı ses tonu beni güldürdü. Kafamı geriye atıp kahkaha attım. Bu onun bakışlarını yeniden üzerime taşıdı.
Ellerimle yanaklarını kavrayıp burnumu burnuna sürttüm. Gözleri irileşti ama geri de çekilmedi. "Artık yeterince bekarsın ama." Ellerimi kendininkilerle örttü ve az önce yaptığım hareketi tekrarladı. "Bu neydi şimdi?"
"Sevmedin mi?"
"Fazla sevimli davranmıyor musun?" Kısa bir süre duraksayıp geri çekildim. Ellerimi de çekecektim ki Baekhyun buna izin vermedi. "Kızdın mı?"
"Tch! Artık sadece Haru'ya sevimli davranacağım. O böyle yaptığımda uzaylı görmüş gibi bakmıyor."
"Neden? Geçen gün aegyo yapmaya çalıştığında gayet iyiydin. Bir an yanaklarını sıkmamak için kendimi çok zor tuttum."
"Hah! Yalancı. Kusmamak için dudaklarını birbirine bastırdığını gördüm! Ayrıca aegyo yapmaya da çalışmıyordum. Sadece..." Doğru açıklamayı bulmak için bir süre sustum. Ama Baekhyun o zamanı bana vermek istemedi. "Sadece?"
"Nabız yokluyordum." Yüzümü buruşturduğumda kıkırdadı. "Tam şu anda da seni mıncırmak istiyorum." Hala yüzündeki elimi kullanıp yanağını sıktım. "Bunun gibi mi?"
"Aa! Acıdı! Tamam, bırak." Keyifle elimi geri çektiğimde bana kötü bir bakış attı. Saçlarını karıştırmakla yetindim sadece. Her zaman olduğu gibi bu beni gülümsetti. Bunun üzerine de Baekhyun'un öfkeli bakışları kayboldu. Dağıtmak için kullandığım parmaklarım şimdi yumuşak tutamları tarıyor, her bir telin hareketini hissetmeye çalışıyordu.
Orada öylece saçlarıyla oynarken başının hemen üstünde gördüğüm kayan yıldız beni biraz daha mutlu etti. Gereksiz bir sevinçle ellerimi çırptım. "Yıldız kaydı!"
O da, bakışlarını kilitlediği yerden çekmeden yalancı bir üzüntü yerleştirdi yüzüne. "Hadi ya. Göremedim." Hemen ardından da ekledi: "Dilek tut hadi." Başımı iki yana sallayıp aklıma gelen anıyla sırıttım. "İstersen dilek hakkımı sana verebilirim?"
O da aynen böyle söylemişti bana. Aldığım teklif sebepsiz yere ağır gelmişti o gece. Basit bir dilek Baekhyun sayesinde kocaman bir umut olmuştu bana.
Gözlerini kırpıştırıp cevap verdi. "Neden..? Neden böyle bir şey yapasın ki?"
Söylediği şeyler onun da benimle aynı hatırayı düşündüğünü anlatınca kıkırdadım. Elimi havada sallayıp "Bilmem, senin benden daha çok ihtiyacın var gibi." diyerek bu küçük oyunumuzu devam ettirdim.
Durdu bir süre. Hiç acelesi yokmuş gibi tüm yüzümü inceledi. Gözleri biraz daha parlak bir hal aldığında benim de yüzümdeki gülüş yavaşça soldu. "Ne oldu?" Cevap vermek yerine omuz silkti.
"Benim bir dileği kalmadığı için onu sana veriyorum Baekhyun. Bana hediye ettiğin o dilek gerçek oldu. Belki seninki de olur. Hadi. Bir dileğin yok mu?"
Kollarını bana sardı sıkıca. Sonra "Var," diye mırıldandı. Devamını getirmesi için yüzüne bakmak istedim ama izin vermedi. Saçlarıma yerleşen eli beni kendine biraz daha çekti. "Senden gerçekten çok hoşlanıyorum Amara." Söylediği şeyle kalbim teklerken elimi sırtına çıkarttım. "Bu bir dilek değil Baekhyun." Sesimdeki neşeyi fark etmemek imkansızdı.
"Dileğim içinde saklı." Titreyen sesi yeniden aramızı doldurduğunda içime bir huzursuzluk yayıldı. "Baekhyun?"
"Hım?"
"Yüzüne bakmama izin verecek misin?"
"I-ıh."
"Ne diledin?" Benim de kaşlarım çatılmıştı artık.
"Söylersem gerçek olmaz."
"Bu kadar saçma bir şey daha duymadım."
Beni önemsemeden birden ayaklandığında beni de beraberinde kucağına aldı. Ani havalanma yüzünden bir an korkup kollarımı Baekhyun'a biraz daha sıkı sardım. "Artık evimize gidelim. Götüm dondu."
"Konuyu mu değiştiriyorsun?"
"Hayır, hasta olmanı engellemeye çalışıyorum." Arabaya kadar beni taşıdığında sesimi çıkarmadan ona sarılmaya devam ettim. Kapıyı açabilmem için biraz eğildiğinde yere indim. Yerime iyice yerleştiğimden emin olup emniyet kemerimi bağladı. Bense gözümü kırpmadan onu izliyordum. Kendi yerini aldığında arabayı çalıştırıp ısıtıcıyı açtı. Gaza basmak yerine bıkkınca bana döndü. Yine de yüzünde bir tebessüm vardı. "Bana ne kadar dikkatli bakarsan bak dileğimi öğrenemeyeceksin."
"Neden söylemiyorsun? Belki bana söylediğin için gerçek olacaktı. Mızıkçılık yapıyorsun."
"Ya sana söylediğim için o şansı da kaybedersem?"
"Senin için dileğini gerçekleştirebilirim belki?" Emniyet kemerine tutunup ona döndüm biraz daha. Onun için her şeyi yapabilecek gücü bulurdum ben bir şekilde.
Başını hafifçe eğip yüzümü inceledi. "Gerçekten mi?"
"Evet." Hevesle başımı salladım. Dudaklarını birbirine bastırıp önüne döndü ve sıkıca direksiyonu karadı. "Gitme. Ortadan kaybolma. Daima ulaşabileceğim bir yerde ol." Derin bir nefes alıp bana döndü. "Bunu benim için yapabilir misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanficGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...