Bir süre arkamdan kapattığım kapıya yaslanıp seçeneklerimi tarttım. Jongin'i aramak en iyi seçeneğim olduğu için de merdivenlere yönelirken onu aradım. Çok geçmeden cevapladığında nefes nefese olduğunu hemen anlamıştım.
"Neredesin?" Bilinçsizce hareketlerim hızlandı.
"Bir şey yok merak etme. Sadece spor yapıyordum."
"Başıma bela açacağın için aradığıma pişman olmak üzereydim."
"Bir şey mi oldu? Sen beni aramazsın."
"Hiç öyle canım sıkıldı."
"Neden yalnız mısın?"
Gereksiz bir şekilde etrafıma bakıp yalnız olduğumu kendime kanıtlama ihtiyacına girdim.
"Hı-hım."
"Yanına gelmemi ister misin?"
"Bilmem gelsen mi?"
"On dakikaya çıkmış olurum."
Bir şey söylemeden telefonu kapatıp sahile kadar yürüdüm. Boş bir bank bulduğumdaysa çöküp denizi ve gökyüzünü izledim. Ne kadar öyle kaldığımı bilmiyordum ama yanımda oluşan hareketlilikle Jongin'in bana katıldığını anladım. Gülümseyerek konuştum: "Selam."
Konuşmak yerine bana bir şey uzattığında anlamayarak ona baktım. "Hava soğuk. Sıcak bir şeyler içmek iyi gelir diye düşündüm."Konuşurken nefesinin izlediği yol gerçekten de havanın soğuk olduğunu hatırlatıyordu. Uzattığı şeyi alıp ellerimi çevresine sardım. "Benim için çok da gerekli değil aslında."
"Üşüdüğünü anlayamıyor olabilirsin ama bu senin de hasta olacağın gerçeğini değiştirmiyor." Ciddi sesi yüzünden bu konuyu hemen kapatmak istemiştim. Nedense hassas davrandığını hissediyordum. Bakışlarımı yeniden karşıya diktiğimde o da benim gibi bir süre manzarayı seyretti. "Neden buradasın?"
"Çünkü ev fazla kalabalık."
"Kimler var? Biz de eğlenceye katılsaydık." Kısa bir an kaşlarımı çatarak ona baktım ve elimdekinden bir yudum aldım.
"Bizim eğlenebileceğimiz biri değil."
"A-ah! Şu kız mı geldi? Neydi adı?"
"Chanyeol sana her şeyi anlatıyor mu?"
"Onu tehdit ediyorum. Anlatmak zorunda o yüzden."
"Ne? Neyle tehdit ediyorsun?" Yumruğunu havaya kaldırdığında kıkırdadım. "Güzelmiş." Beni başıyla onaylayıp benim az önce yaptığım gibi o da içeceğinden büyükçe bir yudum aldı.
"Ee... Anlat bakalım?"
"Neyi?"
"Baekhyun'u." Tüm kaslarımın gerildiğini hissettim. Bir an için bakışlarımı ellerime çevirdim. Soğuktandı sanırım, kızarmaya başlamışlardı.
"Anlatacak bir şey yok."
"Bence şu an en çok ihtiyacın olan şey anlatmak. Dökül hadi. Seni zorladığı çok açık." Bir süre gözlerine bakıp samimi olduğuna kanaat getirmeye çalıştım. Ne anlatmam gerektiğini de anlayamıyordum ki.
Kafamdaki bu karışıklığı anlamış olacak ki minik bir tebessüm kondurdu yüzüne. Hemen sonrasında ise şapkadan taşmış saçlarımı yavaşça geriye itekledi. "Onun hakkında neleri öğrenmek isterdin? Neleri merak ediyorsun mesela?"
"Onun hakkında bir şey öğrenmek istemiyorum. Ne kadar çok şey bilirsem hayatıma o kadar girmiş olur. Buna hiç gerek yok."
"Yine de bir şeyleri mutlaka merak ediyorsundur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanfictionGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...