"Beni bir daha bu kadar endişelendirirsen seni öldürürüm."
Gözlerimi sımsıkı kapatıp bu anın gerçekliğini sorguladım. Boynuma çarpan nefesin gördüğüm halisünasyonlardan biri olmadığına inanmaya çalıştım. Beni bu kadar sıkı saran kollar, yanağıma sürtünen yumuşak saçlar Baekhyun'a ait olamazdı değil mi?
Ne düşünürsem düşüneyim bu duruma ne mantıklı bir açıklama bulabiliyor ne de kendimi sakinleştirebiliyordum. Kalp atışlarım git gide daha çok hızlanıyordu.
Sıkıca kollarına tutunan ellerimi iyice geçirdim kazağına. Titrek bir nefesin ardından gözlerimi açmadan konuştum: "Hayır..."
Söylemek istediğim şey tam olarak bu değildi. Sesimin bu kadar kısık çıkmasını da beklemiyordum. Yeniden iç çekip dağılmış bedenimi biraz olsun dikleştirmeye çalıştım.
"Ne?"
"Hayır. Benim için endişelenemezsin. Endişelenmemelisin." Gözlerimi yavaşça araladım. O da söylediklerimde ciddi olup olmadığımı kavrayamamış olacak ki boynuma saklanmış başını kaldırmış tepkilerimi izliyordu.
Burnum sızladı. Bu kadar yakınımda bu kadar yanlış olmamalıydı.
Ağlayacak mısın ufaklık?
Alt dudağımı dişledim ve sakinleşebilmek adına derince nefes almaya çalıştım. Baekhyun'a bu kadar yakınken bunu yapamayacağımı fark edince uzaklaşabilmek adına onu hafifçe geri itekledim. Ama bu çabamı göz ardı edip konuşmayı tercih etti: "Anlamadım?"
"Dedim ki-" Keskin sesi cümlemi tamamlamama izin vermedi.
"Ne dediğini duydum Amara. Sadece ne kadar saçma bir cümle kurduğunu fark etmeni bekliyorum."
Şu an takındığı tavrı ve benim bunu ne kadar yanlış anlayabileceğimi anlayamıyordu. Bana dair hiçbir şeyi anlamıyordu.
Gülümseyerek ona dönmeye çalıştım. Buna izin verse bile kollarını belimden hala çekmemişti. Gözlerimden akan yaşları önemsemeden takındığım tebessümü sürdürdüm. "Cidden bendeki değişimi fark edemiyor musun Baekhyun?"
Kaşları çatıldı. "Ne gibi bir değişim?"
"Chanyeol..." Derin bir nefes alıp soluklandım ve bakışlarımı kaçırdım. O ise hala aynı dikkatle beni izliyordu. "Chanyeol senden hoşlandığımı söylüyor."
Tüm kasları gerildi. Bu haline ufak bir kahkaha attım. "Büyük ihtimalle bunu sana söylememeliydim. A-ama başka türlü seni kendimden uzaklaştıramam."
"Sen... Biz..." Bir adım geriledi.
"Bak. Şimdiden iş yaramış gibi." Titreyen bacaklarımın bana daha fazla destek sağlamayacağını bildiğimden kenardaki masaya tutundum.
"Yanılıyorsun."
"Neden yanılayım? Bir çok şeyi bana ilk yaşatan sen değil misin? Neden ilk kez hoşlandığım kişi de sen olmayasın?"
Bir adım daha geri kaçtı. Konuşmak için dudaklarını aralasa bile ne söylemesi gerektiğini bilmediğinden olsa gerek yeniden sustu.
"Baekhyun-ah..." Gülümseyerek başımı sağa yatırdım. Bu şaşkın hali bile o kadar sevimli görünüyordu ki gerçeklik her ne kadar canımı sıksa da bu anın yaşanmasına sevinmiştim. Yeni bir haline tanıklık ediyordum çünkü.
"E-evet?" İrileşmiş gözleri yeniden beni buldu. Kıkırdadım.
"Şu haline bir bak. Çok sevimli görünüyorsun. İlk defa mı birinden itiraf alıyorsun?"
"Yah!"
"Tamam, daha fazla burada dikilebileceğimi sanmıyorum. Bana yardım edersen yatağa oturmak istiyorum."
Sanki transa geçmiş gibi yavaş adımlarla bana yaklaşıp kolunu belime dolayarak bedenime destek oldu. Göğsümden yayılan derin sızıyı göz ardı etmeye çalışarak ona biraz daha yaslandım. Yavaş hareketlerle yatağa oturmama yardım etti. Sırtımı başlığa yasladım. Haru'da sanki bunu beklemiş gibi kucağıma tırmandı. Bu sıcacık hareketine gülümsedim ve tüylerini okşadım.
"İzin verirsen eğer sana söylemek istediğim, benden bir daha asla duyamayacağın başka şeyler de var Byunie."
Ona bakmadan bir süre sessiz kaldım. Herhangi bir tepki vermediği için de kendimde konuşacak cesareti bulabildim. İç çekip konuşmaya başladım.
Daha doğrusu ona seslendim yeniden: "Baekhyun-ah."
Refleks olarak beni yanıtladı: "Hmm..."
"Voah! Başım cidden belada. Sadece adını söylemeyi bile ne kadar sevdiğimi yeni fark ediyorum. Bu hale gelebileceğimi kim bilebilirdi ki."
Kolumla yüzümdeki ıslaklığa son verip gülümseyerek yüzünü inceledim. "İlk defa hastalandım, güzel bir uyku çektim, insanların arasına karışıp... arkadaş edindim. Normal biri gibi yaşamayı öğrendim. Gölgelerin arkasında saklanmak yerine güne karıştım ve bunların hepsi bir aydan kısa bir sürede oldu. İnanabiliyor musun? Ben hala gerçekliğini sorguluyorum."
"Hissetmenin şu zamana kadar hep gereksiz bir şey olduğunu düşünüyordum. Çevremde her ne kadar az kişi de olsa hepsi ne kadar şanslı olduğumu söylüyordu bana. Acı çekmiyordum, korkmuyordum, yorulmuyordum. Hiç bir şey yoktu. Sonra başımı belaya soktum. Cidden çok büyük bir belaya. Saklanmak için girdiğim delikte ise daha büyük bir sorunu kucakladım."
Parmağımla yüzünü işaret edip suçlayıcı bir ifade takındım. "O sorun tam olarak sen oluyorsun Byun Baekhyun."
Kaşlarının çatılışını büyük bir keyifle izledim. Söylediklerimi sindirmesi zaman alacaktı.
"Şimdi şöyle bir düşündüm de neden Chanyeol yerine senden hoşlandım ki? Tanıştığımız ilk günden beri beni sürekli azarlıyorsun, bir şeyleri yanlış yaptığımı söylüyorsun ve aldığım nefesten bile memnun kalmayıp beni eleştiriyorsun sonuçta. Üstelik senin için değişmeye çalıştığımı, hatta değiştiğimi fark etmeden yetersiz olduğumu söylemeye devam ediyorsun. Doğrusunu söylemek gerekirse... Bunlar benim kalbimi kırıyor biraz. Çünkü ilk defa elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum. İlk defa birinin ağzından övgü dolu bir şeyler çıksın, beni onaylasın diye uğraşıyorum. İyi bir izlenim bırakmak istiyorum."
Titreyen sesim yüzünden konuşmaya ara verip dudaklarımı birbirine bastırdım. Dolan gözlerimi saklamaya çalışıyordum.
"Bana... Hislerimi hediye ettin Baekhyun. Bunun için sana teşekkür etmeliyim. İzlediğim dramalarda, filmlerde hep merak ediyordum. Birini gördüğünde seni gülümseten şeyin ne olduğunu ya da endişelendiğinde neden sesini yükselttiğini... Sayende bunları anlayabiliyorum yavaş yavaş."
"Sen iyi bir insansın Byun Baekhyun. Bana karşı her ne kadar neden bu kadar öfkeli olduğunu anlamasam bile korkudan titreyerek uyandığım, nefes dahi alamadığım o gece bana nefesini verdiğin için, beni sıkıca sardığın için teşekkür ederim. Ah! Sadece o gece de değil. Güçsüzlüğü tattığım her anda beni tutan sendin düşününce. Sana gerçekten minnettarım."
Yüzünde oluşan ifadeye isim koymaya çalışsam bile bunda başarılı olamadım. Tüm bu duygusallığa dur demem gerekiyordu.
"A-ama artık durman gerekiyor Baekhyun." Derin bir nefes aldım. "Eğer durmazsan... Ben bununla t-tek başıma başa çıkamam." Başımı iki yana sallayıp boğazımdan tırmanan hıçkırığı yuttum.
Asırlar geçmiş gibi gelen bir sessizlikten sonra konuştu.
"Neden durmam gerekiyor?"
"Çünkü başkasını seviyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanficGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...