Vücudumdaki ağırlık rahatsız edici olmaya başladığında istemeyerek gözlerimi araladım. Hazırlıklı olduğum karanlık yerine mavi bir gökyüzü karşıladı beni. Kadının sesini duymayı bekledim kaşlarımı çatarken ama o da olmadı. Biri beni kolumdan yakaladığında yattığım yerde doğrulup köşeye kaçtım.
"Seni beş dakika yalnız bıraktık ve hemen uyudun mu? Sana inanamıyorum." Konuşan kişiye boş gözlerle baktım. Onu nereden tanıdığımı hatırlamıyordum. Ama şikayet ve memnuniyetsizlik dolup taşan sesi hiç yabancı değildi. "Gelmiyor musun? Yemek yiyeceğiz."
Benden izinsiz hareketlenen vücudum onu takip ederken etrafı inceledim. Gerçekten hiç yabancı değildi. Hem de hiç. Şaşkınlıkla bir masaya oturduğumda ise etrafın kalabalık olduğunu fark ettim. Buna rağmen gözlerimi beni çağıran çocuktan alamıyordum.
Tam karşımda tabağıyla ilgilensede bakışlarımı hissetmiş olacak ki dikkatini bana verdi. Az önceki memnuniyetsiz hali yok oldu ve yavaşça, garip bir şekilde gülümsedi. İçimde dalgalanan his beni de gülümsetti. Hızlanan kalp atışlarım ise içimi titretti.
Tüm odağım o olmuşken önce etraftaki sesler silindi. Bunu fark etmeme rağmen bakışlarımı ondan çekmemekte kararlıydım. Çevremde dönen şey her neyse şu an ki manzaram kadar ilgimi çektiğini söyleyemezdim. Tüm her şeyin yok olduğunu ise etrafa karanlık çöktüğünde fark edebildim.
Siktir!
Karşımda öylece dikilen çocuğun gitmesi gerekiyordu. Hem de hemen. Bunu ona söylemek için adım attığımdaysa hiçbir şey yapamadım.
Güzel.
Yine p mükemmel kabuslardan birindeydim değil mi?
Şimdi ne olacak, parçalara mı ayrılacağız?
Ben etrafı gözleyip sıradaki hamleyi beklerken karşımdaki çocuğun omzuna konan elle gözlerim irileşti. "Hayır..."
Merhaba küçüğüm...
Siktir!
Şhh! Nazik davranıyoruz. Hele ki bu yakışıklının yanında hiç yakışmıyor ağzına kötü laflar.
Sinir bozucu kahkaha beynimde yankılanırken yeni bir küfür mırıldandım.
Uyanmam gerekiyor. Lütfen!
Gözlerimi kapatıp uyanmayı bekledim. Ama beklentim yüksek bir inleme sesiyle bölündü.
Benimle dalga geçiyor olmalısın!
Bakışlarım dizlerinin üzerine çöken çocuğa kayarken vücudum korkuyla titredi.
Onu rahat bırak.
Yüzüme bak.
Onu rahat bırak dedim!
Yanlarına gitmek için harekete geçtiğimde bacaklarımın beni taşıması için fazladan efor sarf etmem gerekiyordu. Omuzlarımda hissettiğim büyük baskı ne yaparsam yapayım gitmiyor hatta nefesimi kesiyordu.
Etrafa kan kokusu yayıldığında titreyen ellerim çocuğun yüzüne tutundu. Ve büyük bir çığlık duyuldu.
Nihayet uyanabildiğimde kulaklarım uğulduyordu. Kalkmak için çırpındım. Ama bunu başaramadım. Üstümdeki baskı hala oradaydı. Birinin sesi tüm bu paniğimden sıyrılıp beynime işlediğinde ise hareketlerime ara verip nefesimi düzenlemeye çalıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanficGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...