-Chapter 17-

212 26 13
                                    

Bilincim açıldığında gözlerimi hala aralayamadığım için etraf karanlıktı. Çok arkadan birilerinin konuştuğunu duyuyordum ama kendimde kalkacak enerjiyi bulamadığımdan nerede olduğum ve onların kim olduğuna dair sadece tahmin yürütmekle yetiniyordum.

Bir el yavaşça yüzüme dokundu. İrkilsem bile hareket edemedim. Sanki vücudum bırakıldığı yere yapışmış gibiydi.

"Hala ateşi var. Hastaneye gitmeliyiz."

"Götüremeyiz."

"Neden götüremeyiz? Mantıklı bir açıklama vermeyi düşünüyor musun artık!"

Yakınlarımda yükselen sesle zorlukla gözlerimi aralayabildim sonunda. Yattığım yerde doğrulmaya çalışırken uyandığımı fark eden ilk kişi Chanyeol oldu. Bana doğru yaklaşıp yüzümü kavradı.

"Amara! İyi misin? Seni ilk gördüğümde anlamalıydım bir sıkıntın olduğunu. Bir de seni o kadar çalıştırdım. Gerçekten çok özür dilerim. İstediğin bir ş-"

Zorlukla ağzını kapatıp susmasını sağladım. "Başım ağrıyor Chanyeol." Kısık çıkan sesimi önemsemeden onu uyardım. Usulca başını sallayıp elimi avucunun arasına aldı. Fazla dramatik davranıyordu.

"Doktora gitmelisin." Bir öneriden ziyade kesin bir emir cümlesi olduğunu bana doğru attığı bakışlarla tescilledi Baekhyun. Chanyeol'ün endişeli yüzünde dolaşan bakışlarımı onun yüzüne odakladım. "Gerek yok."

Sade ve net bir cevaptı.

Daha fazla onunla bakışmak istemediğimden yeniden Chanyeol' e döndüm. Kısık sesim kulağımı tırmaladığı için boğazımı temizleme ihtiyacı hissettim. "Jongin'e haber verdin mi?"

"Aradım ama ulaşamadım."

"Anladım. Ben gitsem iyi olur."

Kalkmak için hamle yaptığımda Chanyeol beni yeniden yatağa itekledi. Sırtım yatak başlığına çarptığında dudaklarımdan bir inleme döküldü. Hareketi yumuşak olsa bile üstümdeki etkisi öyle olmamıştı.

"Özür dilerim güzelim ama dinlenmen gerekiyor. Bir yere gitmiyorsun."

"Buna kim karar veriyor?"

"Ben." Baekhyun arkadan yaklaşıp Chanyeol' ü kenara iteklediğinde şaşkınca ona baktım. Ne hakla ya da sen kimsin ki gibi bir ton soru sıralayıp onu küçük düşürebilirdim ama sustum. En son gördüğümde olduğu gibi kaşları hala çatıktı. Alayla konuştum: "Hala kızgınsın."

Anında beni yanıtladı: "Hayır, değilim."

"Yalancı." Onun için seçtiğim kelimeye gözlerini devirip yeniden alnıma dokundu. Geri çekilecektim ama benden hızlı davrandığı için bunu başaramadım. "Bu sefer beni yere yapıştırmayı geç geri çekilecek gücün bile yok ve sen hala hastaneye gitmemekte ısrarcısın öyle mi?"

"Gidemem." Yeniden konuşacağını düşünmüştüm ama sadece gözlerime bakmakla yetindi. O kadar keskin bakıyordu ki gözlerinden çıkan ışınların beynimi parçaladığını ve içindeki her şeyi ortaya serdiğini hayal ettim. Bunun gerçekten olacağı korkusuyla gözlerimi kaçıran ilk ben oldum. O ise beni bir süre daha incelemeye devam etmiş sonra da bir ilaç uzatmıştı.

Avucuma bıraktığı küçük beyaz şeyi inceledim. "Bakışlarınla daha küçük parçalara ayrılmayacak. Onu içmen gerekiyor." Bir şey söylemeden dediğini yaptım. Chanyeol'ün bana uzattığı bardaktaki tüm suyu içtim. Boğazımdan akan sıvının geçtiği her nokta serinliyordu. İyi hissettirmişti.

Hemen yanımdaki komodine bırakılan telefon titremeye başladığında hepimizin dikkati o tarafa kaydı. Chanyeol inatla çalmaya devam eden telefonu kaptığı gibi dışarı koşmuştu. Ardından kapattığı kapıda bir süre asılı kaldı bakışlarım.

Darkness | Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin