-Chapter 57-

218 24 39
                                    

"Ben seni çok seviyorum."

O kadar güzel güldü ki. 

Başını hafifçe arkaya yatırdı ve o melodik sesi her yeri kapladı. Parıldayan gözlerine kirpikleri gölge düşürdüğünde soluklarım hızlandı. Kahkahası peşinde peri tozu gibi tebessümünü bıraktı. İçimde yakıcı bir hissin yükseldiğini hissettim. 

Nedeninin ne olduğunu bilmeden o kadar çok ağlamak istiyordum ki... Bastıramıyordum bir türlü bu isteği. 

Baekhyun da bunu anlamış gibi beni göğsüne çekmiş ve ihtiyacım olan her şeyi önüme sunmuştu sanki. Gerçi benim ihtiyacım olan tek şey de oydu.

Çocuk gibi ağladım bir süre ona sığınarak. Hiç üşenmeden saçlarımı okşadı, beni sakinleştirebilmek için güzel şeyler anlattı, hatta şarkı bile söyledi. 

"Biraz daha iyisin sanki?" Hafifçe geri çekilip yüzüme baktığında dudağımı sarkıtsam bile başımı sallayarak onu onayladım. O yüzümü kurulamak için harekete geçemeden ben kolumla sildim yüzümü. Yeterli gelmeyince biraz daha bastırdım ama Baekhyun beni durdurup daha nazik bir şekilde halletti sorunu. 

"Bana bu kadar nazik davranman hoşuma gitmiyor."

"Ne?" Söylediğim şey komikmiş gibi güldü ama beni dalgaya almasına kızmak yerine benim yüzümden ıslanan boynunu polarımın kollarıyla silmekle uğraştım. 

"Sen böyle... Çok önemli bir şeymişim gibi bana baktığında..." Yutkunup kısa bir bakış attım yüzüne. Gülümseyerek beni dinliyordu. "Ya da dokunduğunda... Sürekli ağlamak istiyorum. İçimde bir şeyler acıyor." İstemsizce elim göğsüme gittiğinde annesine ağlayarak acıyan yerini gösteren küçük bir çocuğa benziyordum. O da sanırım benimle aynı fikirdeydi ki ensemden tutup beni kendine çekti ve alnıma bir buse kondurdu. Sonra da elini yanağıma kaydırıp baş parmağıyla okşadı. Burnumu çekip az önce boynuna sürttüğüm kumaş yüzünden kızaran tenine diktim gözlerimi. 

Kızarıklık beni rahatsız edince dudağımı dişleyip parmaklarımı dolaştırdım bu sefer. Çok uzun süre yeni bir cümle kurmadığım için konuşma sırasının Baekhyun kendine geçtiğini düşünüp boğazını temizledi. Daha çok benim dikkatimi çekmeye çalışıyor gibiydi. "Nasıl bir yerde yaşıyordun sen Amara?"

"Efendim?"

"Buraya gelmeden öncesi... Nasıl bir hayatın vardı?" Sorusu ciddiydi. Mimiksiz yüzü de bunu destekliyordu. 

"Çok özel bir şey yok. Uyuyordum, çalışıyordum, yemek yiyordum ve bu böyle devam ediyordu işte."

Saçlarımı okşayıp ona bakmam için yüzümü yukarı kaldırdı. Sanki yüzüne, gözlerine bakmazsam söyleyeceklerinin havada kalacağını hissetmişti. "Ben, seni özlüyorum. Senin için endişeleniyorum. Yemek yedin mi, yaralandın mı, iyi uyudun mu hepsini merak ediyorum. Çünkü seni seviyorum. Ve tüm bunları anlatırken kelimeler yardımcı olmuyor çoğu zaman. Bu yüzden sana böyle bakıyorum," 

Yeniden saçlarımı okşadı ama bu sefer yüzümde dolaşan bakışlarını saçlarıma çıkardı. Yüzündeki ifade o kadar yakışıyordu ki ona, bu anı aklıma kazımak için büyük efor sarf ettim. 

"Sana böyle dokunuyorum... Bunlara alışsan iyi edersin. Çünkü biri senin için çok değerli olduğunda aynen bu ifadeleri takınıyorsun."

Ona bakarken nasıl göründüğümü merak ettim. Bahsettiği kadar hissettiriyor muydum ben de acaba ona karşı olan hislerimi?

Parmaklarını son kez gözlerimin altında dolaştırdı. Hala nemli olan kirpiklerim yeniden ıslatmakta gecikmedi ama. 

"Bugün zorsa bana yaslan. Senin için bekliyor olacağım." (Chen'e olan özlemimin depreştiği şu günlerde ondan alıntı yapayım dedim.)

"Beni ağlatmayı çok seviyorsun değil mi?" Burnumu çekip huysuzca başımı yana çevirdim. Kıkırdadı ve yanağıma kocaman bir öpücük bıraktı. Hemen sonra ayağa kalktı ve kollarımdan tutup beni de kaldırdı. "Ben de seni seviyorum güzelim."

Beni içeriye odama doğru çekiştirdikten sonra dolabımdan bir şeyler çıkardı. Bana uzattığında anlamadan ona baksam bile yanıma geldi ve kirli poları üzerimden sıyırdı. Sesimi çıkarmadan ona ayak uydurdum. 

Sabah yaşananlar yeniden aklıma geldiğinde içime fazladan tişört giydiğim için kendimi şanslı hissettim. Baekhyun başımdan yumuşak kumaşı geçirirken ona yardımcı olabilmek adına kollarımı kaldırdım. Hemen sonra kucağıma kareli bir pijama bıraktı. "Ben birkaç şeyi halledene kadar bunu kendin halledebilirsin diye düşünüyorum." 

Benden cevap beklemeden çıktığında arkasından bir süre bakıp üzerimi değiştirdim. Başımın tepesinde sıkıca toplanmış saçlarımı açıp kafa derime biraz masaj yaptım. Baekhyun üzerini değiştirmiş bir şekilde gelene kadar da öyle kaldım. 

Üzerinde benimkilere benzeyen bir pijama gördüğümde kaşlarımı kaldırdım. "Ne var? Çift kıyafetleri giymek bir ilişki yaşamanın olmazsa olmaz klişelerindendir."

Onu yargılayan bakışlarım yumuşayıp neşeye dönünce yeniden elimi kavrayıp kenara bıraktığı poşetleri de diğer eline aldı. "Onların içinde neler var?"

"Sürpriz."

"Sürprizlerden hoşlanmam demiştim."

"Benim yaptıklarımı sevdiğini biliyorum."

Evden çıktıktan sonra çatıya çıkan merdivenlere yöneldi. Merakla altından ne çıkacağını bekledim. Tam kapıyı araladığında gözlerimi kapatınca ofladım. "Sadece birkaç adımı böyle atacaksın."

"Düşersem seni çok pis döverim Baekhyun."

"Evet, evet. Tabi." Titrek birkaç adımdan sonra gözlerimi açtığında önce alışabilmek için gözlerimi kırpıştırdım. Led ışıklarla çevrili alanı görünce şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Her şey o kadar güzel görünüyordu ki... 

Arkamdan yaklaşıp belime sarılınca karnımın üzerindeki ellerini tuttum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arkamdan yaklaşıp belime sarılınca karnımın üzerindeki ellerini tuttum. "Seveceğini söylemiştim." Burnunu yanağımda gezdirdi. 

"Bütün gün bununla mı uğraştın?"

"Eh... Sen olmayınca yapacak daha güzel bir şey bulmadım. Ben de kendimize özel bir sinema gecesi yapalım dedim."

"Çok güzel görünüyor."

"Hadi gel."

Beni yumuşak zemine çektiğinde ona izin verip kendimi yanına bıraktım. Getirdiği poşetlerden çıkardığı battaniyelerin birini dizlerimize diğerini de omuzlarımıza örttü. Sonra da kucağıma kocaman bir mısır kovası bıraktı. "Sen mükemmelsin."

"Bunu çok sık duyuyorum."

Darkness | Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin