-Chapter 63-

287 23 88
                                    

"Tch! Kızamam... Kalbin acır."

Ona cevap olarak hiçbir şey söyleyemedim. Gözlerim yavaşça dolarken dudağımı dişleyebildim sadece duygularımı bastırabilmek adına. Ağlamanın, teselli beklemenin sırası değildi. Biliyordum da işte... 

Kendimi tutmakta zorlandığım o an bakışlarımı kaçırdım ve kucağımda birleştirdiğim ellerimi birbirine kenetledim. Birinin bana karşı duyduğu hisler ilk defa bu kadar ağır geliyor, altında ezilmeme sebep oluyordu. 

Kaldıramadığım yoğunluk bedenimi titrettiğinde Baekhyun üzerimdeki ellerini çekip sırtına bıraktığım montu omuzlarıma koydu. "Sen yukarı çık hadi. Üşüdün. Ben de gelirim birazdan."

Kaşlarım yavaşça çatılırken boğazımdan yükselen hıçkırığı dudaklarımı birbirine bastırarak susturdum. 

"Hayır, üşümüyorum." 

Sesim titrese bile bozuntuya vermeden montu ona geri verdim. Baygın bakışları yüzümü incelese de iç çekmekten başka bir şey yapmadı. Sonra da yüzünü sıvazlayıp ayağa kalktı. "Tamam, hadi yukarı çıkalım. Hasta olacaksın."

Şaşkınca oturduğum yerden ona bakarken daha önce yaptığım tüm hatalar çığ olmuş üzerime geliyordu sanki. Ben hareket etmeyince elimi tutup beni de kaldırdı ve binanın içine soktu. Merdivenlerden çıkarken temasımızı kestiğinde bir an için düşeceğimi sansam da demir korkuluklara sıkıca tutundum. 

Önden çıkan bedenin düşmüş omuzları kendimi daha fazla tutmama engel olunca Baekhyun arkasını dönüp de yüzümü görmesin diye kollarımı beline doladım. Eli kollarımı çözmek için anında hamle yapsa da tutamadığım hıçkırık yüzünden durdu. Baş parmağı yavaşça elimin üzerinde dolaşırken ben yüzümü iyice sırtına gömdüm. "Ö-zür dilerim. Çok özür dilerim Baekhyun."

Bir şey söylemeden o şekilde kalmama izin verdi bir süre. Hıçkırıklarım biraz olsun yavaşlayıp iç çekişlere döndüğünde beni kendinden uzaklaştırıp yüzünü bana döndü. Ani boşluk yüzünden kendimi daha kötü hissederken kolumun iç kısmıyla yüzümü kapatarak hissettiğim suçluluğu biraz olsun bastırmaya çalıştım. 

"Bana bak hadi güzelim. İndir kolunu." Yumuşak sesi yüzünden bastırmaya çalıştığım suçluluk yeniden her yanımı sardı. Panikle kolumu indirip yüzüne baktım. "Bana istediğini söyleyebilirsin, istediğin kadar kızabilirsin. Kalbimi kırdığın için falan ağlamıyorum. Gerçekten." 

Hızlı hızlı konuşup kazağımın kol kısmıyla yüzümü kurulamaya çalıştım ama yaşlar buna izin vermeyecek kadar hızlı akıyordu. Sürttüğüm kumaş yüzünden de yanaklarım acımaya başlayınca iyice sinirlerim bozuldu. "Aish! Bunlar neden durmuyor?" Sesim çatlayınca Dudaklarımı birbirine bastırıp ıslanmış parmak uçlarıma baktım. 

Baekhyun daha fazla bekletmeden beni göğsüne çektiğinde derin bir nefes alıp ahlayarak verdim. Ellerim gevşekçe belinin iki yanına asıldı. "Ağlamak istemiyorum." 

Yüzümü göğsüne yapıştırdığım için sesim boğuk çıksa da o beni anlamış hafifçe geri çekilerek anlıma bir öpücük kondurmuştu. Tüm bu sıcak davranışlarına rağmen gözlerine bakmaya çekiniyordum. 

Yüzümü silmek için yeniden kazağımı kullanacaktım ki beni durdurdu ve elleriyle yüzümü kuruladı. Hala yanağımda olan elinin üzerini kendiminkiyle örtüp avucunun içini öptüm. "Ben seni gerçekten çok seviyorum Baekhyun."

"Biliyorum güzelim."

"B-ben özür dilerim."

"Ne için?" Gülümseyerek benimle göz teması kurmaya çalıştığında gözlerim yeniden doldu. "Seni yalnız bıraktığım için."

Darkness | Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin