-Chapter 3-

330 36 13
                                    

Vücudumdaki yorgunluğu bir kenara bırakıp olabildiğince hızlı hareket ederek eve gittim. Zili çalmak yerine yangın merdiveninden tırmanıp pencereden odama girdiğimde her yerin bu kadar dağınık olmasını beklemiyordum. Bir yatak, dolap ve çalışma masasından oluştuğunu düşünürsek odam gereğinden fazla dağınıktı aslına bakarsanız. Birilerinin bir şeyler aradığı çok açıktı.

Etrafa saçılmış kıyafetlerimin arasından birkaçını alıp üzerimi değiştirdim. Yeni kıyafetlerimin patronun hoşuna gideceğini çok düşünmüyordum çünkü. Aksak hareketlerimle salona indim. "Minsoek? Jongin?" Evin içinde isimlerini seslendiğimde bodruma inen merdivenlerde bir gürültü koptu. Birkaç saniye sonrasında ise Minseok kollarını bana sarmış beni ne kadar merak ettiği konusunda bir şeyler mırıldanıyordu. Onu kendimden uzaklaştırıp etrafa bakındım. "Yüzüme bir tane geçirmek için sırada bekleyen çok olur diye düşünüyordum?"

"Az önce çıktılar. Sen iyi misin?"

"İyiyim. Yorgunum sadece."

"Neler oldu anlatacak mısın artık." Huysuzca söylenmesine karşılık ona olan biteni detaylarıyla anlattım. Çatılan kaşlarıyla beni dinledi. Sözlerim bittiğinde bir süre sessiz kalıp birkaç kez iç çekti. "Seni kurtaran iki kişiye ne oldu?"

"Ne olmasını bekliyorsun Minseok?"

"Senin kim olduğunu biliyorlar Amara. Sence sağ kalabilecekler mi?"

"Eğer kimseye bundan bahsetmezsen evet sağ kalabileceklerini düşünüyorum."

"Onların icabına senin bakman gerekiyordu güzelim."

"Minseok bana yardım ettiler. Bilmiyorum farkında mısın ama ben ölüyordum." Elleriyle yüzünü sıvazlayıp garip bir ses çıkardı. "Biliyorum biliyorum! Sadece senin güvenliğinden emin olmak istiyorum."

"Bunu beni kurtaran kişileri öldürmeyi planlayarak mı yapacaksın?"

"Emin ol onları öğrenirlerse çok daha kötüleriyle karşılaşırlar. Ayrıca şu an bunu bana söylüyor olamazsın. Neler yaptığını ikimiz de biliyoruz."

"Her neyse. Sen kimseye onlardan bahsetmeyeceksin, onlarda sevimli hayatlarına geri dönecekler. Bu arada bu olayın altından kimin çıkabileceğini biliyor musun?"

"Hiçbir fikrim yok. Patronun saçma işlerinden biri diye tahmin ediyorum. Senin aklında birileri var mı?"

"Tabi ki hayır! Görüştüğüm insanların suratına bile bakmadığımı biliyorsun."

Biz sıkıntıyla olay üzerine konuşurken dış kapı açıldı ve içeri yığın halinde bir grup girdi. İçlerinden biri beni gördüğü gibi üzerime atladığında kaçmak gibi bir düşüncem olmadığından yakalarımdan kavramasına izin verdim. Vücudum halsizlikten titremeye başladı. Beni kaçacakmışım gibi sıkıca tutan adam ise korktuğumu düşünmüş olmalı ki garip bir gülümseme takındı yüzüne. "Dökül bakalım." 

Ellerimi yakama sıkıca tutunmuş ellere götürüp kahkaha attım. "Evet tabi. Anlatmaya nereden başlamamı istersin? Ne kadar salak olduğundan mı?" Alaycı ifadesi bir anda kaybolduğunda duvara çarpan vücudum darbeye karşı hiçbir tepki vermedi. "Dosyalar nerede?"

"Vermemi istediğiniz kişide tabi ki salak!" Yüzüne çemkirdiğimde bir süre boş boş baktı. Tam ağzını açıp bir şey diyecekti ki Jongin onu omzundan tutup itekledi. "Yeter bu kadar onu rahat bırak." 

Adam Jongin'e itaat edip kenara çekildiğinde yeniden güldüm. "Jongin? Gözlerimi yaşartıyorsun tatlım." Tişörtümü düzeltip kanepeye oturdum. Sağlam bir uykuya ihtiyacım vardı.

"Dediğim gibi çocuklar dosyayı teslim etmek benim işimdi ve ben de işimi yaptım. Sonrasını takip etmek çok ilgimi çekmiyor."

"Öyle mi Amara? Nedense benim de senin yalanlarını dinlemek ilgimi çekmiyor şu an güzelim. Yoksa bilirsin seninle sohbet etmeyi severim." Omzuma yerleşen eller olduğum yerde kaskatı kesilmemi sağlarken bozuntuya vermeden ayağa kalkmaya çalıştım ama anlaşılan patron bunu istemiyordu.

"Benden istediğinizi yaptım. Neden bu olayın bu kadar büyüdüğünü anlamıyorum?" Ses tonumu düz tutmaya çalışarak söylendiğimde boynuma çarpan nefes midemi bulandırdı. Bana dokunulmasından hoşlanmazdım, hem de hiç!

"Tatlım... İki gün kayboldun. Karşı tarafta inatla teslimatı almadıklarını söylüyor. Ne düşünmemi bekliyorsun ki? Seni ben büyüttüm. Baban sayılırım. Bana yalan söyleyemezsin, söylememelisin."

Bir şey söylememe izin verilmeden iki kişi kollarımdan tutup, ayağa kaldırdı. "Ah! Bu ne güzel bir hoş geldin partisi! Beni ne kadar da çok seviyorsunuz öyle!" Karşımda dikilen adama tısladığımda tepkisini göremeden bir yumruk yedim suratıma. Gözlerim kısa süreli kararsa da duruşumu dikleştirdim. "Ayrıca bana bu kadar güvenmeniz de beni aşırı onurlandırdı efendim." İkinci bir yumruk çok gecikmedi. Ağzıma dolan kanı yere tükürdüm. "Ah... Beyler bana karşı bu kadar nazik olmayın. Daha iyisini yapabilirsiniz." Başımı sağa yatırdım ve karşımdaki adamın gözlerinin içine baktım. Bana yaklaşıp tek eliyle çenemi kavradı. "Neden böyle davranıyorsun Amara?"

"Siz neden böyle davranıyorsunuz?"

"Görevinde başarısız oldun."

"Ah! Bunun için değil bu. Sizi tanıyorum. O dosyanın içinde ne vardı söylesenize. Ne sizi böyle korkutuyor?" Karnıma geçirilen tekme nefesimi kesti. Bacaklarım artık beni taşıyamayacaklarına karar verdiklerinde diz çöktüm. Soluklarımı düzenlemeye çalışırken çok sevgili patronum saçlarımdan kavrayıp yüzüne bakmamı benim için kolaylaştırdı (!). 

"Benimle böyle konuşamazsın." Gözlerimi zorlukla açık tutarken gülmeye çalıştım. "Neden? Öldürür müsün? Pardon. Öldürür müsünüz?"

Kenetlenen dişleri beni daha da keyiflendirirken içimde bir şeylerin ateşlendiğini hissettim. Çenemdeki elini sertçe geri çekti. Desteğim kalmadığı için başım önüme düştü. "Bunu bodruma kapatın. Dosyanın yerini öğrenene kadar da orada kalsın."

Karanlık etrafı doldurmadan önce hatırladığım son şey bunlardı. Gözlerimi tekrar açtığımda ise hayatımın bir parçası haline gelen rüyalarımdan birinin içinde olduğumu düşündüm. Ellerim arkadan bağlanmış karanlık bir odanın içine atılmıştım. Kadının fısıltıları beni ürpertmeyince etrafı inceledim: Bu odayı biliyordum. Her seferinde umursamazca önünden geçtiğim odanın içi sandığımdan daha karanlıktı. Oturduğum yerden çok bir şey elde edemeyince gücümü toparladım ve ellerimin izin verdiği ölçüde ayağa kalkıp etrafa göz gezdirdim. Hiçbir şey yoktu. Ne hava alabileceğim azıcık bir açıklık, ne de uğraşabileceğim herhangi bir şey...

İşte şimdi sıçmıştım.

Darkness | Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin