Kucağımda mayışmış kediyle bir süre daha onun düşünen suratını inceledim. Aklına gelen şeyler içine sinmemiş olacak ki kaşları git gide çatıldı. Bu haline gülümseyip yanına yaklaştım. "Ben buldum."
"Öyle mi? Ne koyacaksın?"
"Haru." Gülümseyerek boşta kalan elimi yumuşak tüylerde gezdirdim.
"Sanırım benim düşündüklerimden daha iyi." Bana doğru kocaman bir adım atıp tam karşımda durdu ve birazcık eğildi. Hafif dokunuşlarla kedinin kafasını okşarken o, ben hipnotize olmuş gibi onu izliyordum. "Yeni evine hoş geldin Haru."
Bir kaç hırıltı bırakan ufaklık onun dokunuşunu sevdiğinden kucağımda daha da akışkan bir hal aldı. Baekhyun hoşuna gittiğini anladığı için onu sevmeye devam ediyordu git gide büyüyen gülümsemesiyle.
Elimin bilinçsizce saçlarına gittiğini dokunuşum yüzünden bana dönen bakışlarıyla fark ettim. Kıpırdamadan tepkisini bekledim. O da benim gibi bu bilinçsiz hareketimin devamında ne geleceğini kestiremediğinden sadece doğrulmakla yetindi. Bir şey söylemeden bana bakıyordu.
Saçlarının altından hafifçe alnına dokunan işaret parmağımı yavaşça aşağı burnuna doğru kaydırdım. Kızacağını düşündüğümden hareketlerim aksaktı. Yavaşça gözlerini kapattı.
Tüm sinirlerim sanki aramızda teması sağlayan parmağıma toplanmış ve kocaman bir düğüm oluşturmuş gibi hissediyordum. O noktadan yayılan karıncalanma beynimi dahi ele geçiriyordu.
Parmağımı biraz daha aşağı indirip yumuşacık görünen yanağına dokundum. Yüzüme yayılan sırıtışa engel olamadım. Tam o anda da gözlerini araladı. Elimi çekmek için hamle yapacağım sırada bileğimden yakalayıp tüm avucumu yanağına yasladı. İrileşen gözlerim tüm bedenimde hissettiğim kalp atışlarıyla daha da büyüdü. Tepkilerim onu güldürdü.
"Hissedebiliyor musun?"
Cevap vermek için dudaklarımı aralayacaktım ki Haru heyecanımı fark etmiş gibi kulağa neşeli gelen bir miyavlama bıraktı boşluğa. Bu sesleniş Baekhyun'la ikimizi güldürdü.
Ortam tekrar sessizleşmeye başlayacaktı ki kapı kısa bir tıklamanın ardından yavaşça aralandı ve Eun Mi'nin gülen sevimli yüzü göründü. Az önce heyecanla kasılan vücudum tüm tepkilerini yitirdi böylece.
Baekhyun onu görür görmez yeniden gülümsemiş ve kapıyı açarak onu içeri çağırmıştı. "Gelsene. Haru ile tanış."
Kız küçük adımlarla bize doğru geldiğinde Haru sanki ondan hoşlanmadığımı hissetmiş gibi garip sesler çıkarıp geri kaçtı. Minik bedenine biraz daha sarılıp gülümsememi saklamak için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Beni sevmedi sanırım."
Ellerini onun omuzlarına koyarken sevecen bir tavırla konuştu Baekhyun:"Korkmuş olabilir. Biraz sakinleştiğinde kendini sevdirir."
Az sona kusacağım sanırım!
Ayrıca Haru korkmuş falan değil! Sadece onu sevmedi!
Kaşlarım çatılırken düşüncelerimi sesli dile getirememek daha da canımı sıktı. Tüm bu düşüncelerim sanki benden ufaklığa geçiyormuş gibi Haru küçük patileriyle boynuma doğru tırmanıp patilerini yüzüme yerleştirdi. Kocaman bir kahkaha attım bu hareketine.
"Yavaş ol onu korkutabilirsin." Endişeli sesi vıcık vıcık ilgi barındırıyordu sanki.
Bu kızın mükemmel derecede iyi olması bir beni mi rahatsız ediyor tanrı aşkına?!
"Merak etme Haru benden korkmuyor. Değil mi ufaklık?"
Odaya yayılan miyavlama Baekhyun'u gülümsetti. "Haru'da aynı senin gibi. Hadi çıkalım artık. Haru için gerekli şeyleri hazırlamıştım zaten. Onları da alırız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanfictionGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...