Hemen sonra Chanyeol'e döndüm. "Bir dahakine benim için daha fazlasını al Yeollie. Sonra kavga çıkıyor."
Alay dolu sesim sanki oluşan sessizlikte yankı yapmış gibi hissedince sırıttım. Tek kaşımı kaldırarak tekrar Baekhyun'a döndüğümde ifadesiz bir şekilde beni izliyordu. Kendi kendime kurduğum egemenliği tepki dahi verememesi daha da güçlendiriyordu sanki.
"Sonuç olarak bunları sana kim aldı anlamadım." Eun Mi kafasının karıştığını belli edercesine konuşunca sırıtmam daha da büyüdü. Bakalım ne cevap verecekti?
"C-chanyeol. Chanyeol aldı."
Ciddi olamazsın. Dudaklarımı birbirine bastırıp panik halinde soruyu cevaplayan Baekhyun'a baktım. Ne yani böyle bir şeyi bile saklama ihtiyacı mı hissediyordu?
Eun Mi'nin bakışları Chanyeol ve benim aramda mekik dokumaya başlayınca dikkatimi zorla da olsa Baekhyun'un üstünden çektim. Onu yargılayan bakışlarım kaybolduğunda derin bir iç çekti. "Chanyeol'den mi hoşlanıyorsun?"
Alakasız soru üstüne ben kahkaha atarken Chanyeol tükürüğünde boğulmamak adına hunharca öksürmeye başladı. İşler iyice sarpa sarıyordu ve ben bundan gerçekten çok büyük bir keyif alıyordum.
Gülmekten kızarmaya başladığım bir ara zorlukla Chanyeol'ün sırtına birkaç kez vurdum. Bizim halimiz böyle olunca Baekhyun sevgilisinin sorusuna açıklık getirdi. "Hayır, birbirlerini çok seven iki arkadaşlar sadece."
Ovv ne tatlı bir tanım o öyle.
"Tch! Yalan sana hiç yakışmıyor Baekie."
Başımı iki yana sallayıp tek elimle Chanyeol'ün öksürmekten kızaran yanaklarını sıkıştırdım. Öne çıkan dudakları ve irileşmiş gözleriyle çok şirin bir görüntü sergiliyordu. "Şuna bak nasıl da sevimli. Bundan kim hoşlanmaz ki?"
Yaptığımız ufak şov yüzünden Eun Mi'nin kafası daha çok karışmış olacak ki kaşları yavaşça çatıldı ve elindeki paketi masaya geri bıraktı. Baekhyun'un gergin bir şekilde yüzünü sıvazladığını gördüğümde daha fazla üstüne gitmek istemediğim için ayaklandım. Chanyeol bunun üzerine bileğimden yakalayıp beni aşağı doğru çekiştirdi. "Gitme."
Ona dil çıkarıp bileğimi saran parmaklarından kurtuldum. Arkamı dönüp etrafta Haru'ya bakındığımda kanepenin üzerinde yatmış patilerini yaladığını gördüm. Sevecence ona yaklaştığımda o da benim gibi mutlu olmuş olmalıydı ki miyavlayıp bana doğru yaklaştı. Onu kucaklayıp birkaç büyük öpücükten sonra odama yöneldim.
Beni durduran şey Eun Mi'nin önümü kesmesi oldu. "Onu sevebilir miyim?" Bir süre suratına öylece baksam da benden cevap beklemeden kucağıma uzanmıştı. Ses çıkarmadan onu benden almasına izin verdim.
Haru yabancısı olduğu kokuya önce ilgi duymuş sonra da hoşnut kalmamış olacak ki kaçmak için hamle yapmıştı. Kurtulamayınca da miyavladı. Onu geri almak için öne uzansam da Baekhyun araya girdi. Kafasını ve çenesinin altını okşayıp onu yatıştırmaya çalıştı. Bunun üzerine Haru çok geçmeden hoşuna gittiğine dair mırıltılar çıkarıp çırpınmayı bıraktı.
Önümdeki tabloyu izlemek istemediğime karar verip ortalığı toparlamaya çalışan Chanyeol'e yardım etmek için harekete geçtim. Boş kutuları kenara bıraktığı poşette toplayıp mutfağa yanına gittim. Beni görünce saçlarımı karıştırdı. "Yine ne oldu?"
"Ondan nefret ediyor olmam gerekiyor."
"Neden?"
"Çünkü önce çikolatamı sonra da Haru'yu aldı." Kollarımı göğsümde kavuşturup suratımı astım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanficGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...