-Chapter 48-

210 28 63
                                    

Başlamadan küçük bir uyarı biraz boş yaptığım saçma bir bölüm oldu. Sıkıcı gelse bile sonunda minik bir şey sizi bekliyor o yüzden sıkılmamış gibi yapın. Teşekkürler ♥️♥️

***

Kendi kendime bu kıyafet konusunu çözemeyeceğime karar verince fikir alabileceğim tek kişinin Seo Jong olduğuna kanaat getirdim. Numarası olmadığı için Chanyeol'ü aradım. Çok geçmeden telefonu açtı: "Hayır, ne kadar tehdit edersen et sana sürprizi söylemeyeceğim."

Gözlerimi devirdim. "Sana da merhaba Chanyeol."

"Ne oldu?"

"Seninle konuşmak için aramadım. Seo Jong yanında mı?"

"Evet de neden onu soruyorsun?" 

"Onunla işim var çünkü?"

"Ne işi?"

"Sana ne Chanyeol? Verecek misin artık?"

"Tamam ya. Bekle." 

Birkaç hışırtının ardından Chanyeol'ün ona seslendiğini zor da olsa duydum. Zaten hemen sonrasında neşeyle şakıyan sesi yüzünden telefonu biraz uzaklaştırmak zorunda kalmıştım. 

"Unni!"

"Merhaba."

"Benimle bir işin olduğunu söylemişsin?"

"E-evet. Şey ben..." Nasıl derdimi anlatacaktım ki ben şimdi?

"Akşam için mi aradın? Eğer öyleyse üzgünüm. Oppalarım beni sıkı sıkı tembihlediler sana bir şey söylememem için."

"Sen de mi biliyorsun akşamı?"

"Evvet!"

"Her neyse ben onun için aramadım. Akşam ne giyeceğimi bilmiyorum. Onun için yardım edebilir misin diyecektim." Hızlı hızlı sıraladığım kelimelere yanıtı dudaklarımı dişleyerek bekledim. Önce kıkırdayıp sonra hevesle cevap verdi. "Benimle alışverişe mi çıkmak istiyorsun?"

"HAYIR! Y-yani şey, alışverişe gitmek istemiyorum sadece bana bir şeyler öneremez misin?"

"Bekle oraya geliyorum."

"Neden?"

"Saat çoktan beş olmuş bile. Benim de hazırlanmam lazım ayrıca seni de hazırlayacaksam... Ohooo! Geç bile kaldım. Hadi kapat unni. Zamanımı çalıyorsun!" 

Ben daha bir şey diyemeden telefon suratıma kapandığında ekrana bakıp neler olduğunu idrak etmeye çalıştım. Tek dileğim saçma sapan şeylerle beni darlamamasıydı.

*** 

Seo Jong küçük bedeniyle nasıl altından kalktığını anlamadığım kadar çok poşetle kapıda belirdiğinde ben daha duş bile almamıştım. Beni zorla yıkanmam için banyoya sokup dolabımı talan etmeye gitmişti. Bornozumla söylenerek odama geri döndüğümdeyse onu mutsuz bir şekilde yatağımda otururken buldum. "Ne oldu?"

"Unni daha erken aramalıydın! Dolabının Chanyeol ya da Baekhyun'un dolabından farkı yok! Bunlar ne böyle?"

"Eh! Ben de bu yığından bir şeyler çıkarabilirsin belki diye çağırdım seni."

"Tamam, tamam! Düşünmeme izin ver." Bir anda ayağa kalkıp odanın içinde turlamaya başladı. Kendi kendine mırıldanıyor ve anlamadığım mimiklerle kafasını sallıyordu. Ayakta durmaktan sıkılınca yatağa çöküp Haru'yu kucağıma çektim. Çok geçmeden sevinçle çığlık atınca kucağımdaki kediyle birlikte yerimizde sıçradık. O koşup yatağın altına saklanırken ben sadece Seo Jong'a bakmakla yetindim. "Ne oldu yine?"

Darkness | Byun BaekhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin