"Bunu benim için yapabilir misin?"
Yapabilirim.
Yaparım.
Basit tek bir kelime.
Ya da aynı anlama gelebilecek herhangi bir şey...
Ama ufacık bir hareket bile beni o kadar zorluyordu ki şu an normal yaşam fonksiyonlarımı bile yerine getiremiyordum sanki.
Bendeki donukluğu önceden tahmin etmiş gibi soluk bir gülüş sergileyip önüne döndü ve arabayı hareket ettirdi. "Ben de öyle düşünmüştüm."
Dudaklarından dökülen cümle aşağıya kaydırdığım bakışlarımı yeniden onun yan profiline sabitlememi sağladı. Dilim tutulmuş gibi onu rahatlatacak hiçbir şey söyleyemiyordum. Sanırım o da öyle bir beklentiye girmemişti. Daha fazla ona bakamayacağıma karar verip başımı cama yasladım. Bozulan atmosferi göz ardı etmeye çalışıp gözlerimi kapattım.
***
Baekhyun'un varlığını çok yakınımda hissettiğimde gözlerimi araladım. Bir süre nerede olduğumuzu kendime hatırlatabilmek adına etrafıma bakındım. O sırada o da emniyet kemerimi açtı ve inmem için geri çekildi. Koluna tutunup aşağı indim ve gözlerimi ovuşturdum. Eve girene kadar hiçbir şey söylemedik ikimizde. Normalde sorun olarak görmeyeceğim bu durum şu an aramıza büyük bir soğukluk yaratıyordu.
Su içmek için mutfağa gittiğimde bir yandan da Chanyeol'ün evde olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Herhangi bir ses duymayınca evde Baekhyun ile yalnız olduğumuza emin oldum. Verdiğim ani kararla da hızlıca banyoya gittim. Tek amacım Baekhyun'dan, daha doğrusu aramızdaki gerginlikten kaçmaktı.
Odama tekrar döndüğümde yatağımın üzerine bırakılmış tişörtü görünce yüzüme yayılan gülümsemeye engel olamadım. Göğüs kafesime çöken sis biraz da olsa dağıldı. Hızlı hareketlerle üstümü giyinip odadan çıktım. Baekhyun'u salonda koltuğa çökmüş görünce olduğum yerde durup biraz onu izledim.
Islak saçlarını elindeki havluyla kuruladıktan sonra nemli havluyu boynuna astı. Kısa bir süre karşısındaki kapalı ekrana bakıp hemen sonra da yüzünü sıvazladı. Bir şeyler düşündüğü çok açıktı. Arkasına dönecek gibi olduğunda yandaki duvara yaslanıp bedenimi kendimce biraz daha sakladım. Ama Baekhyun düşündüğüm şeyi yapmak yerine dirseklerini dizlerine yaslayıp başını eğdi. Daha fazla onu yalnız bırakmak istemediğim için öylece duramadım ve küçük adımlarla yanına yaklaştım. Dalmış olacak ki geldiğimi duymadı.
Arkasından yaklaşıp mesafenin izin verdiği ölçüde kollarımı boynuna sardım. Ani hareketim onu şaşırtsa bile bozuntuya vermeden arkasına yaslandı. O mesafeyi bu şekilde kapatınca çenemi omzuna yaslayabildim. "Saçlarını kurutmamışsın."
"Sen de."
"Senin saçların uzun. Hasta olacaksın." Kalkmak için hamle yaptığında ona izin vermedim. Burnumu yanağına sürtüp biraz daha sokuldum. "Bir şey olmaz."
"Dedi, buraya geldiğinden beri sıkça hasta olan kız."
"Tch! Söylenmeye devam edeceksen gidiyorum ben."
Homurtuma kısa bir gülüşün ardından cevap olarak omuz silkti. "Hah!" deyip geri çekilecektim ki beni yakalayıp kucağına doğru çekti. Düşeceğimi sanıp çığlık attığımda ise o gülüyordu. Sıkıca kapattığım gözlerimi hafifçe araladım. Gülümseyerek bana baktığını görünce de yavaşça göğsüne vurdum. "Kafa üstü yere çakılacağım sandım!"
"Öyle bir şeyin olmasına hiç izin verir miyim?"
"Öyle mi?"
Kendini bilmiş bir şekilde beni başıyla onayladığında elimi kolunda dolaştırıp sırıttım. "Bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkness | Byun Baekhyun
FanfictionGeceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için. Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi. Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi. Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...