Geceye değil gün doğumuna bir şarkı mırıldandı benim için.
Unutulsun istemedim sesi, bende kapadım gözlerimi.
Sesiyle bana eşlik ederkense gök gürledi.
Sesini gölgeleyen çığlık önce onu susturdu sonra da bana unutturdu...
Kapıyı açmak için hamle yaptığımda birkaç fısıltıdan sonra yüksek bir ses duyuldu. Merakla kapıyı araladığımda Baekhyun ve Chanyeol üst üste yere yapışmış aynı şaşkınlıkla bize bakıyorlardı. İşaret parmağımla ikisini gösterdim. "Siz ne yapıyorsunuz?"
Baekhyun abartılı bir neşeyle cevap verdi: "Hahaha! Hiç! Hiç bir şey değil mi Chanyeol? Hahaha!" Şüpheli davranışlarını takmadan yanlarından geçip salona doğru yürüdüm. "Senin de mi kapı dinleme huyun var Baekhyun?"
Arkamdan bir şeyler söylese de onu dinlemeden kendimi Jongdae'nin oturduğu koltuğa hemen yanına attım. Önümüzdeki oyun kollarından birini ona uzatırken gülümsüyordum. Israr etmeme gerek bile kalmadan kollardan birini kapıp oturduğu yere biraz daha yerleşti.
Diğerleri ise salonda rastgele yerlere dağılırken Chanyeol yanıma gelip hemen önüme çökmeyi tercih etti. Biz oyuna dalmışken o da arada sırada bizi eleştiriyor ve talimatlar yağdırıyordu.
"Al işte! Beni dinlesen çoktan kazanmıştın!"
"Kes sesini Chanyeol!" Dizime yasladığı kafasını itekleyip bacaklarımı altımda topladım. Biz kendimizi iyice oyuna kaptırıp bağrışırken kapı çaldı ve içeri tanıdık birkaç sima daha girdi. Dikkatim o tarafa kayınca da oyunu kaybettim.
Jongdae yanımda zafer çığlıkları atarken ben Jongin'in burada ne aradığını çözmeye çalışıyordum. Bakışlarımdaki garipliği anlamış olacak ki yanıma gelip yanağımdan makas aldı. "Tek eğlenen sen olamazsın değil mi?"
"Çok komiksin." Gözlerimi devirdiğimde o kıkırdamış hemen ardından da saçlarımı karıştırmıştı. Bu hareketi beni rahatsız etse de geri çekilmedim.
***
Kısa bir süre sonra evin içindeki karmaşa herkesin salona toplanmasıyla son bulmuştu. Kucağımda kalabalığa benim gibi alışmaya çalışan Haru'yu kendime biraz daha çektim. Mırıltılar çıkararak olduğu yere biraz daha sindi.
Dakikalardır yaptığım gibi tüm yüzleri tekrar tekrar inceledim. Hepsi fazlasıyla... yakışıklı görünüyordu.
"Ne düşünüyorsun?" Chanyeol beni koluyla dürtüklediğinde çenemin ucuyla tüm grubu işaret ettim. "Çevrendeki herkes bu kadar yakışıklı mı?" Söylediğim şeye büyük bir kahkaha atarken adının Sehun olduğunu öğrendiğim çocuk bize doğru yaklaşıp Haru'nun tüylerini okşadı. "Ama en iyisi benim değil mi?"
Şaşkınca ondaki öz güveni izlerken Haru yabancılığına çabuk alışamamış olacak ki tırnaklarını ona uzanan ele geçirdi. Bunun üzerine Sehun küçük bir çığlık atarak geri kaçtı. "Ego problemleri de sizde yaygın anladığım kadarıyla."
Olaya şahit olan birkaçı Sehun ile dalga geçerken Haru'yu odaya götürmek için ayaklandım. Kimse yokluğumu fark etmezse oradan hiç çıkmayadabilirdim de.
Minik adımlarla odama doğru yürürken hemen arkamdan büyük bir gürültü koptu yeniden. İrileşmiş gözlerle neler olduğunu anlamak için o tarafa döndüm.
O garip hareketlerle dans eden kişi Baekhyun değildir umarım.
Yüzündekiler ne onun ayrıca?
Ne? Saçını da mı bağlamış o?
(İşte o mükemmel Byunie )
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.