Müge evin önünde taksiden indiğinde saatini kontrol etti. Bugün taksiyle geldiği için her zamankinden çok daha erken eve gelmişti.
Semiha abla belki bu sefer memnun olur diye düşünerek anahtarıyla kapıyı açıp içeri girdi. Ayakkabılarını çıkartıp, ev terliklerini giydi. Ayakkabılarını kenarda duran iki raflı ayakkabılığa bıraktıktan sonra içeri gitti.
"Bak bugün erken geldim abla" derken gülümseyerek kapıdan geçmişti.
Semiha Hanım çoktan eşyalarını hazırlamış bir şekilde onu bekliyordu. Müge içeri girince kadın oturduğu yerden kalkıp "Bundan sonra ister erken gel ister hiç gelme kızım. Benim sorunum değil" dedi.
Kadının sözleriyle kaşlarını çatan Müge "Ne demek istiyorsun abla" dediğinde kadın "Eşim aldığım paradan da çektiğim çileden de hiç memnun değil. Düşündük, taşındık artık çalışmamaya karar verdim" dedi.
"Yapma abla, daha yeni işe girdim. Hem istersen ücreti de arttırabilirim, üstelik bir iki aya kalmaz buradan taşınırız. Biliyorsun zor durumda kaldığım için buraya taşındım. Bir de sen yüz üstü bırakma beni. Böyle birden bırakırsan yerine de hemen birini bulamam ki..."
"Ücreti artırırmış! Bu zamana kadar aklın neredeydi kızım. Şimdi gitmemem için bu sözleri söylüyorsun. Kaç yıldır aynı paraya bakıyorum bir kere olsun ücreti arttırdın mı?"
Kadının bağırarak konuşmasıyla Müge'nin tepesi iyice atmıştı. "Abla ne halde olduğumu bilmiyormuş gibi konuşma! Yıllardır tanıyorsun beni, elime fazla para geçti de ben senden mi esirgedim. Kıt kanaat geçindiğimizi biliyorsun bir de bana laf ediyorsun. Yeni işimde aldığım maaş yükseldi. Bu yüzden şimdi arttırabilirim diyorum. Ne oldu sana böyle ya! Ne zaman bu kadar acımasız oldun?"
Müge'nin çıkışı biraz işe yaramış gibi kadının yüzü yumuşadı ama kararından da vazgeçmedi. "Biz de zor durumdayız kızım. Eşim başka bir iş bulmuş. Patronunun hanımı bebeğine bakacak birini aradığını söylemiş, hem parası da daha yüksek. Ben de yaşlandım artık annenin bakımı zorluyor."
Kadının sözleriyle Müge'nin omuzları düştü. "Anlıyorum abla ama yerine birini bulana kadar bana müsaade et. Bir daha gelmezsen ben ne yapacağım?"
"Üzgünüm kızım. Bizimki yarın başlayacağım konusunda patronuna söz vermiş. Sabah söyleyecektim ama geldiğimde yoktun."
Müge daha fazla ne söyleyeceğini bilemeyerek sessiz kaldı. Kadın yanından geçip kapıya ilerlerken aklına son ücretini vermediği geldi. Hala kolunda sallanan çantasının içine uzanıp cüzdanını çıkarttı.
Semiha Hanım kapıya uzanırken "Abla dur bir dakika" diyerek kadını durdurdu.
Cüzdanındaki bütün parasını çıkartıp saydı. "Hala biraz eksik ama üstümde bu kadar var. Üstünü daha sonra tamamlarım" dediğinde kadın parayı geri itip "Sorun değil ben bir ay daha idare ederim sonra verirsin" dediğinde Müge'nin aklı karışmıştı.
Kafasını hafifçe yana eğip "İşten çıkmanı eşin istiyor değil mi? Sana bütün o lafları söyleten o!" dedi.
"Ötesini berisini konuşmaya gerek yok kızım. Olan oldu artık" diyen kadın arkasını dönüp kapıyı açtığında Müge tam bir şey daha diyecekti ki kadın "Tövbe bismillah" diyerek geri kaçmış ve Müge'ye çarpmıştı.
Müge de üstlerine düşen gölgeyle kafasını kaldırdığında şaşkınlıkla "Burak Bey!" dedi.
Semiha Hanım ise Burak'a öfkeyle bakıp "Kalbime indiriyordun oğlum, Azrail gibi dikilmişsin kapıya" dediğinde Burak kenara çekilince önünden geçip gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
RomanceAşıklar Tiyatrosu, Aşıklar Çeşmesi, Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)