Ertesi gün Çilek, elinde iş yerinin anahtarını sallaya sallaya ilerlerken düne göre kendini daha heyecanlı hissediyordu. Hamilelik şüphesi ortadan kalktığına göre artık kendini iş yerini düzenlemeye verebilirdi. Ayrıca güzel bir isim ve bir tane elaman bulması gerekiyordu.
İdil'in pastanesi görüş alanına girdiğinde önce arkadaşımla bir kahve mi içsem diye düşündü ancak sonra vazgeçti. Bakışları pastanenin bitişiğindeki kendi iş yerine kaydığında kaşları çatıldı. Olduğu yerde kısa bir an durduktan sonra aldığı ofis malzemelerinin dışarıda olduğunu içeride yabancı adamların olduğunu görünce ayağındaki topuklu ayakkabılara aldırmadan koşmaya başladı.
Nefes nefese dükkândan içeri daldığında "Ne oluyor burada? Ne yapıyorsunuz?" diye bağırdı. Ayakta duran işçi tulumu giymiş iki adam ona dönüp baktı. Biri genç diğeri yaşça büyük bıyıklı kısa boylu bir adamdı.
Yerde bir şeylerle uğraşan adam ona dönerek ayağa kalktığında Çilek'in ağzı açık kaldı.
İşçi tulumu içindeki Pars'a şaşkınca bakarken "Sen? Ne yapıyorsun?" diye sordu hayretle.
Pars ustalara "Siz devam edin ustam" dedikten sonra gülümseyerek Çilek'e döndü. "Tasarımla ilgili sorun yaşadığını duydum. Yardım etmek istedim" dediğinde Çilek onun gülümsemesine kısa bir an takılı kaldı. Ardından gözlerini kırpıştırıp ana odaklandı ve etrafına baktı.
İçerideki çimento, demir dikkatini çekerken şaşkın şaşkın "Evet ofis masasını nereye koyacağımdan emin olamıyordum. İçeriyi baştan yaratmayı düşünmedim" dedi.
Eliyle malzemeleri işaret eden Çilek "Bunlarla ne yapmayı planlıyorsun?" diye sorduğunda Pars aşırı yüksek olan tavanı işaret etti. İkinci bir kata yetecek kadar yüksekti.
"Buraya asma kat yaparsak hem ofisin genişler hem de sen masanı istediğin yere koyabilirsin" dediğinde Çilek kollarını göğsünde bağlayıp "Neresiymiş orası" dedi.
Pars üst camı işaret ederek "Cam kenarında daha rahat edersin, daha çok ışık alan bir yerde çalışmayı tercih edeceğini düşündüm" dedi.
Kaşları kalkan Çilek masasını cam kenarına koymak istediğini kimseye söylemediğini biliyordu. Pars'ın bunu düşünmüş olması onun şaşırtırken genç adama bir süre bakıp kaldı.
Pars tepkisini beklercesine onu izliyordu. Çilek saçma bir şekilde onu özlediğini fark etti ve gözlerini kapatıp kafasını hafifçe iki yana salladıktan sonra iç çekerek gözlerini açtı.
Pars sırıtarak "İşte başlıyoruz" dediğinde Çilek "Ne?" diye sorunca elini ona doğru sallayan Pars "İtiraz ve azar başlıyor diyorum. Devam et" dedi.
Bu cümle üzerine Çilek söylemek üzere hazırladığı cümleleri yuttu. Kafası karışmış halde Pars'a bakarken "Bu nasıl bir ego! Sen benim ne yapacağımı daha yapmadan nasıl biliyormuş gibi davranırsın! Sen beni nasıl bu kadar kısa sürede tanımış olabilirsin ki!" dedi.
"Seni tanımak için yeterince zamanım vardı Çilek" diyen Pars derin bir nefes aldıktan sonra "Ayrıca bu ego değil. Sevdiğim kadını bu kadar iyi tanıdığımı bilmek güzel" dedi.
Pars'ın sözleriyle Çilek'in tüm düşünceleri alt üst oldu. Evet aşkını bir kere itiraf etmişti ancak bir kez daha bu kadar kolay bir şekilde yüksek sesle söyleyebileceğini düşünmemişti. Üstelik onları duyabilecek kişiler varken! Pars'ın arkasında işlerini yapan ustalardan büyük olan onlara imayla bakıp gülümseyerek işine devam ettiğinde Çilek yanaklarının kızardığını hissetti.
"Konuyu değiştirme. Ben senin yardımını filan istemiyorum. Lütfen iş yerimden çıkar mısın şimdi? Hem bu asma kat dediğin şey sonradan yapılır mı? İlk başta yapılması gerekmiyor muydu? Üstelik Timuçin Bey izin verecek mi bakalım iş yerine böyle bir şey yapmanıza?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
RomanceAşıklar Tiyatrosu, Aşıklar Çeşmesi, Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)