Merhaba arkadaşlar, normalde bugün ithafları yapacaktım ama yoğun olduğum için bölümü bile zor atabiliyorum. En kısa zamanda geçmiş bölümlerden başlayarak ithaflarınız yapılacak.
Umarım keyif alarak okuyacağınız bir bölüm olmuştur, hayatınıza iyi bakın 😘
İdil odasındaki boy aynasının önünde dururken kararsızdı. Plaja gider gibi giyinmişti. Arslan odasındaki havuzu denemek istiyorsa bikinisini giymesi gerektiğini ısrarla hatırlatmıştı. Bu yüzden bikinisinin üstüne şifon kırmızı bir elbise giymişti. Elbise belinden aşağı bollaşarak poposunun hemen altında bitiyor, üst tarafı astarsız olduğu için içindeki siyah bikinisini gözler önüne seriyordu.
Sıkıntıyla elini ensesine attı. Arkasındaki yatağa oturarak ofladı. Gerçekten adamın odasına mı gidecekti? Daha iki gündür tanıdığı bir adamın üstelik! Adamın fazlasıyla zengin olduğu da ortadaydı. Neden İdil ile bu kadar uğraşmıştı. Yoksa zengin adamın eğlencesi basit bir kadın mı olacaktı? Düşündükçe beyni kurdu, kurdukça avucu terledi. Ellerini bacaklarına sürterken odasının telefonu çaldığında onun aradığını biliyordu. Derin bir nefes alarak telefonu cevapladı.
Arslan onun ne düşündüğünü anlamış gibi "Gelmekten vazgeçtin değil mi?" diye sordu. İdil dudağını dişledi. "Bilmiyorum, sanki biraz kendimi iyi hissetmiyorum" diyerek bir bahane uydurduğunda Arslan "Bu korkaklığı senin gibi bir kadına yakıştıramadım" dedi.
İdil hemen öfkeyle hiddetlenirken "Korkmuyorum!" diye bağırdığında Arslan "Bal gibi de korkuyorsun. Bahanelere sığınıyorsun" dedi.
İdil bir şey demeye fırsat bulamadan Arslan "Her neyse, demek ki hala bana güvenmiyorsun. Rahat olmayacaksan gelmemen daha iyi" diyerek telefonu kapattı.
İdil yüzüne kapanan telefona ağzı açık halde şaşkınlıkla bakakaldı. Arslan'ın ağzına geleni sayıp telefonu birde yüzüne kapatmasına deli gibi öfkelenirken ayağa fırladı. "Ben şimdi sana gösteririm" diyerek telefonunu aldığı gibi odadan çıktı.
Arslan telefonu kapattığı an sinirle odanın içinde gezinmeye başladı. Yanağını sertçe kaşıyıp akşam için yaptığı hazırlığa baktı. Öfkeyle telefona gidip resepsiyonu arayarak odasının temizlenmesi gerektiğini söyledi.
Telefonu kapatıp terasa doğru ilerledi. Yemekten sonra İdil'e hazırlayacağı kokteyller için istediği şişelerden en sertini açarak bir bardak doldurdu. İlk yudumunu almak için bardağı ağzına götürmüştü ki kapı çaldı. Görevlilerin bu kadar çabuk gelmesine şaşırırken kapıyı açmak için odaya girdi.
Kapı ısrarla çalmaya devam ettiğinde "Açıyorum" diye seslendi. Seslenmesi hiçbir işe yaramamış kapı daha çok yumruklanmaya başlamıştı. Arslan "Açıyoruz dedik ya" diyerek kapıyı açtığında İdil öfkeyle içeri girerek "Ben korkak değilim" diye bağırdı. Parmağıyla Arslan'ın göğsünü sertçe iterken "Sen kendini ne sanıyorsun da bana korkak diyorsun" diye devam etti.
Arslan karşısındaki öfkeli kadını eğlenerek izlerken onun arkasındaki otel görevlilerini fark etti. İdil onun sırıtan yüzünü gördüğünde daha çok öfkelenerek "Sen neden yine pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun. Sırıtmaktan başka bir şey yapmaz mısın sen?" diye bağırdı.
Arkasından gelen boğuk öksürük sesiyle irkildi. Ürkerek Arslan'ın tişörtüne tutunup omzunun üstünden geriye baktığında iki otel görevlisi yüzlerinde gizleyemedikleri gülümsemeyle onlara bakıyordu.
Arslan tişörtünü kavrayan eli tutarken görevlilere gülümseyerek "Teşekkür ederim, temizliğe gerek kalmadı" dedi. Görevliler "İyi akşamlar" diyerek koridorda uzaklaşırken Arslan kapıyı kapatarak İdil'in arkasına geçip kadını içeri doğru itti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
RomantizmAşıklar Tiyatrosu, Aşıklar Çeşmesi, Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)