Çiftliğe geldiklerinde araba ağır ağır araç yolunda ilerlerken Müge etrafı izliyordu. Yolun iki tarafı ağaçlarla kaplıydı araç ilerledikçe ağaçlar seyrekleşti ve geniş bir arazinin ortasında kurulu olan çiftlik evini açığa çıkardı. Geniş üçgen çatılı ev tek kattan oluşuyordu ama ön cephesinden bile fazlasıyla büyük olduğu anlaşılıyordu.
Araba durduğunda Müge bilgisayar çantasını da alarak arabadan indi. Burak da evrak çantası alıp kadını takip ettiğinde onları kapıda karşılayan görevli "Hoş geldiniz, Ali Bey sizi bahçede bekliyor" diyerek önlerine geçip yolu gösterdi.
Evin içinden geçip bahçeye çıktıklarında Müge biran kapıda kalarak etrafına hayranlıkla baktı. Önlerindeki çardakta yaşlı bir adam oturuyor, adamın hemen önündeki çitlerle çevrili geniş arazide atlar dörtnala koşuyordu. Bu kadar çok atı bir arada ilk defa gören Müge hayvanları hayranlıkla izledi.
"Genç hanım atlardan korkuyor sanırım" diyen sesle bakışlarını önüne çeviren Müge, adamla Burak'ın ona baktığını görünce utanarak onlara doğru ilerledi.
Adamın söylediklerine karşılık "Hayır, tam aksine hayran kaldığım için daha fazla ilerleyemedim" dediğinde adam gülümseyerek "İstediğiniz zaman yanlarına gidebilirsiniz" dedi.
Elini uzatan adam "Hoş geldiniz küçük hanım, ben Ali İlhan" dedi. Tanıdık gelen isimle biran afallayan Müge de elini uzatıp "Hoş bulduk. Müge, Burak Bey'in asistanıyım" diyerek kendini tanıttı. Adamı daha önce görmediğini düşünse de ismi tanıdık gelmişti.
Adam elini bir süre tuttuktan sonra dikkatli bakışlarını üstünden çekmeden "Daha önce tanışmış mıydık Müge Hanım?" diye sordu.
Müge de biraz önce aynı şeyi düşünmüştü. Kafasını iki yana sallarken "Sanmıyorum, Burak Bey ile çalışmaya yeni başladım" diye cevap verdi.
"Birine benzettim sanırım" diyen adam arkasını dönüp oturmalarını işaret ederken "Söyle bakalım Burak, beni bu çakaldan nasıl kurtaracaksın?" demişti.
Yerlerine oturduklarında Burak "Bilgisayarı açın" diyerek adama dönüp "Aklımda birkaç fikir var ama yardımınıza ihtiyacım var" dedi. Müge oturur oturmaz bilgisayarı çantadan çıkartıp açtı.
Bilgisayarı ondan alan Burak istediği dosyayı açtıktan sonra bilgisayarı Ali Bey'in önüne bırakıp "Bu onunla karşılaştığım ve kaybettiğim dava" dedi.
Adam gözlüklerini takıp bilgisayara doğru eğilirken Burak "Meslekte daha yeniyken karşılaşmıştık. Müvekkilim onun şirketinde çalışan biriydi, ikinci duruşmada biranda elindeki delilleri sunmaktan vazgeçti ve davayı kaybettik" diye açıklamaya devam etti.
O sıra yanlarına gelen bir görevli elindeki tepsi de atıştırmalıklar getirmiş ne içeceklerini sormuştu. Adamlar sade kahve istediğinde Müge de onlara uymak için kahve istedi. Ancak Burak "Çay varsa Müge Hanım çayı tercih eder" diyerek onu şaşırtmıştı.
"Var tabi birazdan getiriyorum" diyen kadın yanlarından ayrılırken Müge, Burak'a şaşkınca bakıp kalmıştı.
Hiçbir şey olmamış gibi yaşlı adama dönen Burak konuşmaya devam etti. Ali Bey gözlüğünün üstünden Müge'ye bir bakış atıp gülümseyerek önündeki davayı okumaya döndü.
İçecekler geldiğinde adam davayı okumayı bitirerek gözlüğünü çıkartıp masaya koydu. Müge teşekkür ederek çayı alırken Burak, adama "Ne düşünüyorsunuz?" diye sordu.
"Bilmiyorum Burak. Karşımızdaki adam sinsi ve güçlü, yıllardır arkamdan çevirdiği işlerin farkına bile varmadım. Babası iyi bir adamdı ama oğlu onun mirasını devam ettirmek yerine kirli işlerine alet etti. Yasadışı işler yaptığına dair elimizde bir kanıt yok. Bunları ispatlamadan ortaklıktan ayrılmaya kalkarsam her şeyimi kaybederim. Ortaklıkta kalmaya devam edersem bunun pisliği açığa çıktığında da itibarımı kaybederim. Bu yüzden onu açığa çıkartan ben olmalıyım. Ortağıma dava açtığımda elimde yeterli delil olmalı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
RomansaAşıklar Tiyatrosu, Aşıklar Çeşmesi, Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)