Arslan karşısındaki Timuçin Bey'e bakarken elindeki kalemi sıkıca kavramıştı. Baş parmağıyla kalemin ince gövdesine baskı uygularken bir kere daha "Timuçin Bey beni anlamıyorsunuz" dedi.
Karşısındaki adam bilgiç bir ifadeyle sırıttı. "Seni çok iyi anlıyorum Arslan, ancak yapabileceğim bir şey yok. AVM'nin yerinin ne kadar değerli olduğunu biliyorsun. Proje satışa sunulduğu an içindeki tüm mağazalar satıldı. Üstelik ilk satılanlar zemin kattaki kafeterya yerleriydi. Biliyorsun ünlü kahve markaları böyle yerleri kaçırmazlar"
"Ne kadar isterseniz vermeye hazırım. Bana sadece tek bir yer lazım. Bu konudaki çaresizliğimi anlamış olduğunuzu biliyorum." Arslan iş hayatında ilk defa çaresizliğini açık ediyordu. Daha önce birçok defa çaresiz kalmıştı ancak her zaman bir çıkış yolu bulmuştu. Şimdi ise tek çıkış yolu vardı ve bu da karşısındaki adama bağlıydı. Adamı profesyonel söylemlerle ikna etmeye çalışmış ancak hiçbir karşılık alamamıştı. Şimdi tüm kartlarını açmaya niyetliydi. Tek istediği o lanet AVM de pastane için iyi bir yer almaktı.
Timuçin Bey'in gülümsemesi büyüdü. Yılların verdiği tecrübeyle genç adama bakıyordu. Arslan'ın ilk defa birine yalvarmak zorunda kaldığını hissediyordu. Bir yandan genç adamı takdir etse de diğer yandan iş hayatına duygularını karıştırdığı için kızıyordu.
"Hayır!" diyerek kısa ve net bir reddedişle ayağa kalktı.
Adamın sesindeki net reddedişle Arslan haykırmak istedi. Adamla birlikte ayağa kalkarken göğsü içine çekti sert nefesle şişmiş, ağzından dökülecek fütursuz kelimelerle yüzü kızarmıştı.
Pars arkadaşının her an patlayacağını fark ederek ayağa fırladı. Arslan'ın omzunu hafifçe sıkıp bıraktı. Arslan derin bir nefes daha alıp Timuçin Bey'e "Size iyi günler" diyerek arkasını dönüp toplantı odasını terk etti.
Timuçin Bey genç adamın arkasından kaşlarını kaldırdı. Bakışlarını Pars'a çevirdiğinde Pars gülümseyerek "Ben size çıkışa kadar eşlik edeyim" dedi. Arslan'ın yapması gereken davranışı kendisi yaparak ortamın biraz daha gerilmesine engel olmak istiyordu.
Timuçin Bey "Gerek yok" diyerek elini kaldırdı. Toplantı odasından çıkarken Pars yine de yaşlı adamı takip etti. "Kusura bakmayın Timuçin Bey bu proje beklediğimiz gibi ilerlemediği için Arslan son günlerde fazla gergin" diyerek durumu kurtarma çabalarına devam etti ancak yaşlı adamdan çıt çıkmıyordu.
"En kısa zamanda bu durumu çözeceğimize emin olabilirsiniz. Size verdiğimiz tarihte inşaatı bitirmiş olacağız. Hiç şüpheniz olmasın ki aylar sonra hepimizin yüzü gülecek" diyerek saçmalamaya devam ederken yaşlı adam birden durarak ona döndü.
Kattaki asansöre yaklaşmışlardı. Adam yanındaki çalışanına eliyle asansörü işaret etti. Genç asistanı asansörü çağırmak için ilerlerken Timuçin Bey, Pars'a alayla bakıp "Arslan'a avını ürkütmek istemiyorsa biran önce atağa geçmesi gerektiğini söyle" dedi.
Pars kaşlarını çatarak "Anlamadım" derken yaşlı adam arkasını dönerek asansöre ilerlemeye başladı. Asansöre binip genç adama döndü. Kapılar kapanmadan önce "Üç gününüz var" dedi.
Pars dişlerini sıkıp ellerini yumruk yaptı. Olduğu yerde sinirle tıslayıp kendi etrafına döndü. arkasındaki Cüneyt "İyi misiniz Pars Bey?" dediğinde yalnız olmadığını hatırlayarak genç adama baktı. "Çok iyiyim Cüneyt! Çok iyiyim!" diye homurdandıktan sonra kat merdivenlerini kullanarak Arslan'ın odasının bulunduğu bir üst kata çıktı.
Arslan'ın odasının kapısını çalmadan içeri girdi. "Sen ne..." diye başlamıştı ki boş odayı görünce sustu. "Arslan!" diye bağırarak odaya girdi. Arkadaşının orada olmadığı belliydi. Burnundan soluyarak telefonu çıkarttı. Arslan'ı aradı ancak hat kısa süre sonra meşgule düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
RomansaAşıklar Tiyatrosu, Aşıklar Çeşmesi, Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)