Merhaba arkadaşlar! Aşıklar Tiyatrosu yeni bölümüyle karşınızda. Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Ve umarım hikaye beklentinizi karşılar. ben çok eğlenerek yazdım. Sizinde eğlenerek okumanız dileğiyle. Sevgiyle kalın, hayatınıza iyi bakın...
Keyifli okumalar...
"İşte sonra bende "Senin muşmula suratından daha güzel cildim olduğun için kıskanma teyze" diye bağırdım" dediğinde Arslan elini karnına atıp kahkaha atarak öne eğildi. Bir elini dizine koyup gülerken gözlerinden yaş gelmeye başlamıştı.
İdil gözlerini devirdi. Ne vardı bunda bu kadar gülecek. Onun kıyafetine laf söyleyen edepsizlikle suçlayan teyzelere ağzının payını güzelce vermişti. Arslan kendini toplayarak ona bakarken "Sonra ne oldu?" diye sordu.
İdil derin bir nefes alırken "İşte sonra minibüs durdu. Şoför arkaya dönerek "Yeter be abla bindiğinden beri herkesle kavga ettin. Bence abinin de günahını aldık bütün suç sendedir" dedi. Bende susar mıyım? Susmam. Sizin gibi zihniyetler yüzünden işte kadınlar böyle taciz ediliyor dedim ve minibüsten atıldım" dedi.
Arslan bir eliyle karnını tutuyor bir eliyle gözünden süzülen yaşları siliyordu. En son ne zaman bu kadar çok güldüğünü hatırlamıyordu. Çocukken olabilirdi.
"Elbette bende suç yoktu. Ben tavsiye vermeye çalışıyordum" dediğinde İdil ona ters bir bakış atarak çantasının kolun kavrayıp "Bak kaşınma yine çantayı kafana yiyeceksin" dedi.
Arslan ellerini havaya kaldırıp "Tamam, tamam" derken yürümeye devam etti. Arslan yürürken arada bir kadına bakmadan duramıyordu. Minik yüzü ve havaya kalkmış asi burnuyla tatlı bir güzelliğe sahipti. Doğaldı ve konuşmaları içtendi.
Onu daha fazla tanıma isteği duyarak "İdil Şen kimdir?" diye sorduğunda İdil dudaklarını bükerek "Sana neden kendimden bahsedeyim?" diye karşılık verdi.
Arslan kıkırdadı. "Sadece sohbet etmeye çalışıyorum daha köye bile ulaşmadık. Oradan sonra da iki kilometrelik yolumuzun olduğunu da sen söyledin"
İdil'in yüz ifadesinde bir değişiklik olmazken "Senin hala bir sapık olup olmadığına karar veremedim. O yüzden sana hiçbir şey anlatmayacağım" dedi.
Arslan ona bakarken gülümsemesine engel olamıyordu. "Adını söyleyerek çoktan o kuralı ihlal ettin. Arama motoruna adını yazmam hakkında söylemek istemediklerini öğrenmemde yeterli olur. Biliyorsun, değil mi?"
İdil ısrarcı adama kaşlarını kaldırarak baktı. Aslında onunla sohbet etmekten hoşlanmıştı. Garip tavsiyelerini kendine sakladığı sürece bir sorun yoktu. "Sana gerçek ismimi söylediğimi nereden biliyorsun?" diye sorduğunda adamın yüzünde oluşan ukala sırıtışa elinin tersiyle vurmak istedi.
Adam kendinden emin bir ifadeyle "Onu düşünecek kadar içten pazarlıklı biri değilsin" dediğinde sinirle "Sen bana geri zekalı mı diyorsun?" diye atıldı.
Adam kahkaha attı. İdil çantasını kafasına geçirmemek için kendini zor tuttu. "Hayır tatlım. Sana dürüstçe yaklaşan birini kandırmaya çalışacak bir karaktere sahip olmadığını düşünüyorum"
Adamın sözleriyle kaşlarını çatıp onun yakışıklı yüzünü inceledi. Ah evet bunu unutmuştu. Adam onu sürekli kızdırdığından bu ayrıntıyı görmezden geliyordu ama adam sürekli ona bakmasını sağlayarak yakışıklı yüzünü gözüne gözüne sokuyordu. Çıkık elmacık kemikler, bir erkeğe günah sayılabilecek kalınlıktaki dudaklar ve kumral tenine yakışan yeşil gözler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
DragosteAşıklar Tiyatrosu, Aşıklar Çeşmesi, Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)