Burak gözlerini açtığında kolunun altındaki bedene doğru sokuldu. Yumuşak ve ılık bedenin kokusu onu kendine çekiyordu. Kısa bir an onu esir alan duyguların tadını çıkarttı. Ardından gözleri aralandı ve yastığına dağılan sarı saçları gördü. Kaşları çatıldı. Kafasını kaldırıp etrafına bakındığında kendi odasında olduklarını fark etti ve kadının bedeninden hızla uzaklaştı.
Yataktan kalkarken gözleri komodinin üstündeki fotoğrafa suçlulukla takılmıştı.
Odanın içinde öfkeyle dolaşırken gözleri yatakta iç çamaşırlarıyla uzanan kadına kaydı. Olduğu yerde durup ellerini başına koydu. Kafasını iki eliyle sıkarken akşama dair hiçbir şey hatırlamıyordu.
Öfkesi git gide arttı. Böyle bir şey nasıl yapmıştı! Bu oda onun kutsal alanıydı. Her yerde Karen ile fotoğrafları vardı. Hiçbir kadını, arkadaşlarını bile bu kata sokmazdı.
"Müge Hanım!" diye bağırdı öfkeyle. Uykuda olan kadın onun sesiyle sıçradı.
"Ne oluyor be" diyerek kafasını kaldırıp etrafına baktı. Kadını bakışları komodindeki fotoğrafa takıldığında Burak dişlerini sıkarak "Çıkın şu yataktan" diye bağırdı.
Arkasına bakan Müge ayakta durmuş öfkeyle onu izleyen adamı göründe doğruldu. Saçlarını eliyle karıştırdıktan sonra "Neler oluyor?" diye sordu. Uyku sersemi kafası karışmış haldeydi. Bu adamın sabahın köründe neye bu kadar sinirlendiğini anlamıyordu. Bir de komodinin üstündeki fotoğraftaki kişilerin kim olduğunu da merak etmişti. Çocuğu Burak'a benzetmişti ama net göremediği için emin değildi.
"Çıkın!" dedi Burak bir kez daha tıslarcasına.
Müge kaşlarını çatarak yataktan kalktı. Gece çıkarttığı kıyafetleri yerden alırken "Neden bu kadar sinirlisiniz?" diye sordu.
"Bir daha bu kata çıkmayın" dedi Burak dişlerinin arasından.
Elleri eşyalarıyla dolu olan Müge bakışlarını adamın yüzüne çevirdi.
"Anlamadım?" dediğinde Burak "Beni duydunuz! Bir daha bu kata çıkmayın!" diye tekrar etti.
Müge'nin tepesi attı. "Ne diyorsunuz siz ya!" diye bağırdıktan sonra adama doğru yaklaşıp "Ben kimsenin yatağına da odasına da zorla girmedim Burak Bey!" diye bağırdı.
Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. "Siz beni yatağınıza almak istediniz ben de kabul ettim. Ama sizinle olmak için ölüp bittiğim yok! İstemiyorsanız doğru düzgün söylemeniz yeter! Dün gece de beni yatağınıza siz davet ettiniz. Sizinle uyumaya çokta meraklı değilim!"
Ardından adamın yüzüne bir kere bile bakmadan elinde eşyalarıyla hızlı adımlarla merdivenlere gitti ve koşarak altı kata indi. Kendi odasına girene kadar gözyaşlarını tuttu. Kimseye görünmeden odasına girdiğinde rahatlamıştı ama az önce yaşadığı utanç üzerine çöktü. Resmen adamın yatağından kovulmuştu. Gözyaşları gözlerini yakıp, burnunu sızlatırken elindeki eşyaları odaya fırlatıp banyoya gitti. Sıcak duşun altında dakikalarca kalarak kendine gelmeye çalıştı. Bir süre sonra hiçbir duygusunu belli etmeyen Müge, işe gitmek için hazırdı.
Evden çıkmadan önce taksi çağırdı. Odasından çıkar çıkmaz da evin içinden hızla geçip kendini dışarı atmıştı. O çıktığında mutfakta olan Burak kafasını çevirip onu görmüştü ama kadın yüzüne bile bakmadan merdivenleri inerek gözden kaybolmuştu. Mutfağın diğer tarafındaki pencerelere ilerlediğinde kadının dış kapının önünde taksi beklediğini gördü. Kollarını kendine sarmış korunmaya çalışan kadının üstünde montu olmadığını gördüğünde dişlerini sıktı. Bu havada o şekilde dışarı çıkılır mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
RomanceAşıklar Tiyatrosu, Aşıklar Çeşmesi, Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)