Giriş
Pars trafikte sıkışıp kalmıştı. Arabalar bir türlü ilerlemiyor, hattın diğer ucundaki arkadaşı ise hiç durmadan acele etmesini söyleyerek onu panikletiyordu.
Sonunda önündeki araba hareket etti ve Pars da aceleyle arkasından devam etti ancak ışıklar tekrar kırmızıya dönmüştü. Yayalar önünden hızla geçerken "Pars oraya zamanında yetişemezsen..." diye başlayan arkadaşının cümlesini "Yetişeceğim!" diye bağırarak yarıda kesti.
"Yetişeceğim Arslan! Yetişeceğim! Lanet telefonu kapat artık!" dedi ve ardından neden ben kapatmıyorum diye düşünerek direksiyondaki kapatma düşmesine basıp aramayı sonlandırdı. Arkadaşının arabanın içinde yankılanan böğürmesi kesilir kesilmez rahat bir nefes almıştı.
Işıklar yeşile döndüğünde arabayı hareket ettirmişti ki yayanın biri önüne fırladı. Pars aceleyle firene basıp küfrederken aynı anda da sinirle korna çalmaya başladı.
Önüne atlayan kadın ise onu hiç umursamadan rahat bir şekilde telefonuyla konuşarak geçip gitmişti.
"Allah'ım sen bana sabır ver" diyen Pars arkadaki arabaların korna çalmasıyla "Gidiyoruz işte gidiyoruz! Sanki ben isteyerek durdum!" diye homurdanarak yola devam etti. Toplantının yapılacağı yere giderken bu lanet günün biran önce bitmesini diliyordu.
Telefonla konuşarak karşıdan karşıya geçen Çilek hattın diğer ucundaki Müge'ye "Bu akşam dışarı çıkmalıyız" dedi. O sıra güçlü bir korna sesi duyulduğunda yüzünü buruşturarak arkadaşının söylediğini duymaya çalıştı ve yoluna devam etti.
"Ne söyledin şu korna sesinden bir bok anlamadım" dediğinde Müge gülerek "O kornalar yine sana çalıyor olmasın" dedi.
"Ay hiç umurumda değil çok geç kaldım"
"Bir gün çarpılacaksın diye korkuyorum"
"Of boş ver şimdi onu sen bana cevap ver. Akşam çıkacağız, değil mi?"
"Bir aksilik olmazsa çıkacağız. Her zamanki yerde mi?"
"Yes bebeğim. Bu gece kafa dağıtmaya ihtiyacım var" diyen Çilek günlerdir yoğun tempoda çalışıyordu ve artık bunalmıştı. Ciddi bir şekilde nefes almaya ihtiyacı vardı.
"Benim deee" diye inlercesine karşılık verdi Müge.
"Tamam yavrum akşama görüşürüz. Ben şimdi ofise geldim" diyen Çilek arkadaşının da veda etmesi üzerine telefonu kapattı.
Girişteki görevliye gülümseyerek selam verdikten sonra asansöre binip ofise ulaştığında içerideki telefon trafiği yine hat safhadaydı. Çilek neredeyse her biri telefonda olan çalışma arkadaşlarına elini kaldırarak selam verip sessizce odasına çekildi.
Odasının kapısını kapatmış masasına ilerlemişti ki "Günaydın Çilek Hanım" diyen asistanı içeri girdi.
Asistanının ses tonundan telaşlı olduğunu anlayan Çilek çantasını masasına bırakıp arkasını döndü. Giydiği siyah pantolon ceket takımın ceketini çıkartırken "Yine ne oldu Buse?" diye sordu.
Ofis telefonunu iki eliyle kavramış önünde tutan genç kız "Şey, bugün yola çıkacak olan Kapadokya turunun rehberi tur otobüsüne binmemiş" dedi.
Kaşları çatılan Çilek "Ne demek binmemiş?" dediğinde kız "Yani oraya hiç gitmemiş" diye açıklamaya çalıştı.
Daha günün ilk dakikasından sorunla başlayan Çilek "Çok güzel, Çok güzel ya" diyerek sinirle yerine oturdu ve "Adamı aradın mı?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
عاطفيةAşıklar Tiyatrosu, Aşıklar Çeşmesi, Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)