Aşıklar Çeşmesi (19)

6.2K 642 48
                                    

"Neredesin lanet olası!" diye bağıran Burak'ın sesiyle gözleri yavaşça aralandı. Uykusunun arasında çalan telefonu gözlerini açmadan el yordamıyla arayıp bulmuş ve cevaplamıştı. Burak'ın sesini duydu an ise cevapladığına pişman olmuştu. Her ne olmuşsa arkadaşı fazlasıyla öfkeliydi.

Uykulu bir sesle "Tatilde" diye mırıldandığında "Neden bizim haberimiz yok" diye karşılık verdi Burak.

Emre yüzünü ovuşturarak yatakta doğruldu. "Çokta umurunuzdaydım sanki. Kaç gündür yoktum aramak daha yeni aklınıza geldi"

"Bana acıtasyon yapma Emre! Herkesin derdi başından aşkın sanki bilmiyorsun. Düğün yaklaştıkça Arslan başka bir adama dönüştü resmen. Pars desen Arslan için inşaatı biran önce bitirmenin telaşında. Eh beni biliyorsun lanet olası asistanım hamile kalacak zamanı buldu!"

Burak'ın son dedikleriyle Emre, Tuğba'nın arkadaşını görüşmeye gönderdiklerini hatırladı. "Ah evet ya ne yaptın? Birini bulabildin mi?" diye çaktırmadan arkadaşını sorguladığında Burak "Hayır önce sen bana nerede olduğunu anlat" diye karşı çıktı.

"Ah şey, son buluştuğumuzda söyleyecektim ama dediğin gibi hepinizin derdi başından aşkındı. Biz Tuğba ile barıştık. Onun dağ evindeyiz birkaç gündür" dediğinde Burak kuvvetli bir ıslık çalıp "Bak sen bizim doktora" dedi. Ardından merakla "İyi de bu kızın telefonlarına ulaşılamıyordu. Nasıl iletişim kurdun?" diye sordu.

"İşte o tamamen tesadüf eseri oldu. Bir kafeterya da karşılaştık. Daha doğrusu ben kafeteryaya girdiğimde Tuğba beni görüp kaçmaya çalışıyordu. Onu fark edip peşinden gittim ve sonrası malum" diyerek o günü hatırlayan Emre sırıttı.

"Vay be böylesi tesadüfler anca filmlerde olur sanıyordum. Orası hangi kafeteryaysa adını göğsüne kazımalısın dostum. Seni büyük bir yıkılmışlıktan kurtardı."

Burak'ın alay dolu sesiyle Emre gözlerini devirdi. "Kafeteryanın adını değil de Arslan'ın adını kazıyabilirim. Sonuçta beni oraya Arslan çağırdı. Yoksa evden çıkacağım yoktu"

"Arslan mı? Seni kafeteryaya mı çağırdı? Neden?"

"Ne bileyim düğünle ilgili bir sıkıntısı vardı bana yardım et bir tek sen boşsun filan demişti" diyen Emre sakince cevaplarken Burak "Hangi kafeteryaya çağırmıştı?" diye sordu.

"Holdingin karşısındaki kafeteryaya" diye cevap veren Emre, Burak'ın sorularıyla kaşlarını çattı. "Neden sordun?" dediğindeyse Burak "Hiç, sadece merak ettim" dedi ancak ses tonu farklı şeyler düşündüğünü belli ediyordu. Arkadaşını çok iyi tanıyan Emre, bu soruların sebepsiz olmadığını anlamıştı. Ne kadar ısrar ederse etsin cevap alamayacağını da biliyordu.

Konuyu değiştirmek için "Eee, yeni asistan bulabildin mi?" diye sorduğunda hattın diğer ucundaki Burak'tan okkalı bir küfür duyuldu.

"Bu bulamadım demek oluyor sanırım" diyen Emre kıkırdarken Burak "Hayır, buldum" diye karşılık verdi.

"Öyle mi? Sorun ne o zaman? Yeteri kadar iyi değil mi?" diyen Emre merakla sorularını sıralarken Burak tekrar bir küfür savurup "Sorun tam olarak o işte. Fazlasıyla iyi" dedi.

Kafası karışan Emre "İstediğinde bu değil miydi oğlum?" diye sorunca Burak "Daha önce hiçbir asistanımı becermek istemedim Emre!" diye bağırdı.

Burak'ın sesiyle Emre'nin gözleri adeta dışına fırlamıştı. Aynı anda Burak küfredip "Hala kapıyı çalmayı öğrenemediniz mi Müge Hanım!" diye kükredi. Emre'nin gözleri daha da açıldı.

Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin