Günaydın, yeni bölümle sizlerleyim. Geçen bölüme yazdığınız yorumları okudum ancak cevap vermedim kusura bakmayın. Hikayeyi beğenmeniz beni çok mutlu etti. Umarım sonuna kadar böyle devam eder :)
Bölümler için ithaf isteyenleriniz olursa buraya yorum bırakabilir mi? geçmişten başlayıp gelecek bölümler için sizlere ithaflar yapmak istiyorum. İthaf geleneğimizi başlatıyorum :))
Keyifli okumalar dilerim, Hayatınıza iyi bakın ;)
Arslan, İdil'in bardağını yenilerken "Bana plajdaki kadının sana neden öyle dediğini anlatacaktın" dedi. İdil derin bir nefes alırken bıkkınlıkla "Sen hiç vazgeçmez misin?" diye sordu. Arslan öğle yemeğinde de durmadan aynı şeyi sormuş ve İdil ısrarla cevap vermemişti. Onun baskısından kurtulmak için öğleden sonrayı odasında dinlenerek geçireceğini söyleyerek kaçmıştı. Arslan kendi bardağını doldururken "Bunun cevabını artık öğrenmiş olmalısın" diyerek gülümsedi.
İdil gülerek kafasını iki yana salladı. Gözlerini sol tarafındaki eşsiz manzaraya çevirdi. Arkalarındaki ağaçlara asılı olan fenerlerin ışıkları denizin durgun karanlık suyunu yol yol sarı ışıklarla aydınlatmıştı. Uzakta iki tane beyaz yelkenli tekne yan yana duruyor, denizin hafif gelgitleriyle sallanıyordu.
İdil suyun içinde olan ayaklarını hafifçe sallayıp iç çekerek "Burası çok güzel" dedi. Arslan hayranlıkla karşısındaki kadını izliyordu. Ona bakmaktan kendini alamıyordu ancak İdil'i bu kadar etkileyen manzarayı merak ederek gözlerini denize çevirdi. İç çekecek kadar güzel bir manzaraydı ancak onun ilgisini çeken güzellik şuan karşısındaydı. Bakışlarını tekrar İdil'e çevirirken "Beğenmene sevindim" dedi.
İdil gülümseyerek ona baktı. Arslan'ın bakışlarıyla karşılaştığında utanarak gözlerini kaçırıp bardağını aldı. Büyük bir yudum alarak bardağı masaya bırakırken Arslan "Dikkat et sarhoş olacaksın. Rakı bardakta durduğu gibi durmaz" dedi.
İdil güldü. "Alkole karşı bağışıklığım var. Daha hiç sarhoş olmadım" dediğinde Arslan'ın kaşları şaşkınlıkla havaya kalkmıştı. "Ciddi misin?"
İdil kafasını onaylarcasına salladı. Adamın fenerlerin ışığıyla parlayan yeşil gözlerine bakarken "Ne kadar içersem içeyim sarhoş olamıyorum" diye açıkladı.
Arslan kendinden emin bir gülümsemeyle ona bakarak "Bunu bana söylemeyecektin" dedi. İdil şaşkınca "Neden?" diye sorduğunda "Seni sarhoş edebilirim" cevabını aldı. İdil kahkahayla gülerken "Daha önce çok kişi denedi ama başaramadı" dedi.
Arslan oturduğu yerde dikleşti. "İşte bunu hiç söylemeyecektin. İddiaya var mısın?" diye sordu. İdil tek kaşını kaldırıp gülümserken "Bana meydan mı okuyorsun?" diye sordu.
Arslan ellerini masanın üstünde iki yana açarak "Evet!" diye cevap verdi. İdil sarhoş olmuyordu ancak alkolün etkisiyle hareketlerinde bir rahatlama oluyor, kendini sınırlamaktan vazgeçiyordu. Kafasını onaylarcasına eğip "Tamam" diyerek kabul etmesi tamamen içtiği iki kadeh rakının suçuydu.
Yemeklerini bitirip üçer kadeh rakılarını içtikten sonra restorandan ayrıldılar. Arslan otele döner dönmez kadının odasına gideceğini bildiği için "Kumsalda biraz yürümek ister misin?" diye sordu.
İdil sessizce kafasını sallayıp onayladı. Kumsalda ağır adımlarla yürürlerken Arslan, sessizleşen kadının yüzünü dikkatle inceliyordu. Üç kadeh rakı içmesine rağmen hala dik bir şekilde yürümesine bakılırsa İdil söylediklerinde haklıydı. Çoğu kadının bir kadehle bile kendini kaybetmesine defalarca şahit olmuştu. Ancak alkol kadının çoğu zaman sert ve öfkeli yüz hatlarını gevşetmiş, yüzünde tatlı bir gülümsemenin oluşmasına sebep olmuştu. Sarhoş olmasa da alkol onu kesinlikle rahatlatıyordu. Ayrıca daha cesurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşıklar Serisi (4 Kısa Hikaye)(Tamamlandı)
RomanceAşıklar Tiyatrosu, Aşıklar Çeşmesi, Aşıklar Mahkemesi ve Aşıklar Köprüsü olmak üzere 4 hikayeyi içinde barındıran bir kitaptır. Hayat küçük tesadüflerle başlar. Hiç beklemediğin bir zamanda, hiç beklemediğin bir yerde ;)