4- Kedi

113 46 217
                                    

Ertesi gün odasının yumruklanmasıyla uyandı. Biri tüm gücüyle kapıya vuruyordu ve bağırıyordu. Uyku sersemi ne dendiğini anlayamadı Aras ama hızla yataktan kalkıp üstünü giyindi. Kapıyı yavaşça açtı ve karşısında Burçak'ı gördü.

"Hayal değilmişsin!" diyerek derin bir nefes aldı Burçak. Gözlerini sonuna kadar açmış genç adamı izliyordu. Önceki geceyi hayal meyal hatırlıyordu ama Aras'ın yaptığı gariplikler tüm netliği ile hafızında duruyordu.

Aras gülümseyerek ona baktı ama arkasında duran Şenol'u görünce, yüzü daha ciddi bir hal aldı. Adam kendisinden ölesiye korkuyordu. Hem kendisi için hem de kızı için... Aras oradan gitmeden, bu korkusu asla geçmeyecek gibi görünüyordu.

"Hadi kahvaltıya inelim." dedi Şenol sesinin titremesine engel olamadan. Aras ile göz göze gelmeden arkasını döndü ve merdivenlerden inmeye başladı. Onun gözlerindeki korkuyu duyabiliyordu Aras. Yine de anlayamıyordu. Şenol kötü değildi. Gözlerinin söyledikleri hep iyi şeylerdi. Sadece abisinin etkisindeydi. Ondan çekindiğini görebiliyordu Aras. Abisinden de korkuyordu Şenol. Abisinden, onun oğlundan, korumalarından... ona dair her ayrıntıdan korkuyordu.

Aras, Burçak ile beraber merdivenlerden inerken adımlarını hızlandırdı ve Şenol'u omzundan yakaladı. Zavallı adam korkuyla arkasını döndü ve Aras'ı itti. "Dokunma bana!" diye çıkıştı. Yaptığı şeye kendisi bile inanamamıştı ama Aras ile temas halinden kurtulduğu için kendisini çok daha iyi hissediyordu.

Burçak babasının tepkisiyle şok yaşarken, Aras sadece gülümsedi. "Benden çekinmenize gerek yok Şenol Bey." dedi. "Siz iyi birisisiniz."

Şenol'un korkudan gözleri dolmuştu. Konuşsa ağlayacaktı. Kendisini zorlayarak yutkundu ve tek kelime etmeden merdivenlerden hızla aşağı indi.

Burçak olduğu yerde donup kalmıştı. Şaşkınlık içerisinde babasının gidişini izledi. Aras'ın kendisine bir şeyler dediğini ancak üçüncü seferde fark etti. "Efendim?" diye sordu toparlanarak. Elleri ile gözlerini ovaladı ve karşısındaki adama baktı. Ona inanamıyordu. Hiçbir ayrıntısı sevgilisine benzemiyordu ama yine de kendi Aras'ını hatırlatıyordu. Bakışı, duruşu hatta kokusu... Nasıl olabiliyordu?

"İnelim mi?" diye sorusunu tekrarladı Aras.

Burçak başını onaylarcasına salladı ve kendisine bakan genç adamı geçerek hızla aşağı indi. Müşterilerin seçmeyi sevdiği balkon masalarını es geçti ve içerideki tuvaletlere yakın olanlardan birine oturdu. Garsonlar onlar için birkaç şey koymuşlardı bile masaya ama babası ortalıkta yoktu. Nereye kaybolduğunu merak ediyordu Burçak. Garip davranmıştı ve babasının kolay kolay yapmayacağı bir şeydi bu.

"Sana sormak istediğim şeyler var." diye söze başladı Aras. Burçak'ın karşısındaki sandalyeye geçti ve dikkatle gözlerinin içine baktı. Genç kadın sessizce sorusunu bekleyince devam etti. "Herkesin korktuğu bir adam varmış burada. Sanırım yıllar önce babamı öldürmüş bu adam."

"Adı Ecel." dedi Burçak şaşırak. Durup dururken nereden çıkmıştı şimdi bu sorular? Kendi aklında da sorulmayı bekleyen onlarca soru vardı ama önce Aras'ınkileri açıklığa kavuşturmaya karar verdi. Birkaç saniye söyleyeceklerini düşündükten sonra devam etti. "İnsanların ona taktığı lâkap Ecel. Gerçek adını boş ver."

"Sen inanıyor musun buna?" diye sordu Aras. "Adını söyleyen kişinin ölmesi falan."

Burçak dikkatle genç adama baktı. Kendisi zaten başlı başına bir gariplik değil miydi? Ecel'e şimdiye kadar inanmasa bile, dün akşam yaşadığı şeylerden sonra inanırdı. "Evet." diye söze başladı Burçak bakışlarını başka yöne çevirerek. "Birini öldürdüğü için uzun yıllar hapis yatmış. Af ile çıkmış. Çıktığında neredeyse ölmek üzereymiş ama git gide iyileşmiş."

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin