38- İntihar

39 7 102
                                    

"Güç..." diye içinden geçirdi Ethem.

"Onunla beraber uzaklaşıyor." diye tamamladı onun sözünü Kaan.

"Bir süre sonra..."

"Tamamen yok olabilir."

"Aras'tan uzak kalmamalıyız."

"Onu takip edelim."

"Önce..."

"Diğerlerini kurtarmalıyız."

Kaan ve Ethem artık birlikte düşünüyorlardı. Birinin aklından geçen, aynı anda diğerinin zihninde de yankılanıyordu. Yaptıkları her hareket birbiri ile koordine olmaya başlamıştı. İkisi de farkı hissediyordu ama hızla buna uyum sağlıyorlardı. Birbirlerinin nefes alışlarına konsantre olarak, bedenlerinin ritmini dinliyor, kendi bedenleri ile senkronize ediyorlardı.

Kısa süre içerisinde her şeyi beraber yapmayı başardılar. Aynı anda aynı adımları atarak kendi etraflarında döndüler. Ethem'in sağ eli Kaan'ın boynunun bir parçası gibi görünüyordu. Parmak uçları deriye hafif baskı uyguluyordu ve her ikisinin cildi, birbiri ile aynı rengi alarak kaynaşıyordu. Ne Kaan ensesindeki parmakları hissediyordu ne de Ethem onu sürekli tuttuğunun farkındaydı. Ortak oldukları güçler, birbirlerine bağlanmışlardı ve iki bedeni birleştirerek tek bir beden gibi hareket etmelerini sağlıyorlardı.

"Bu çok tehlikeli." dedi Şenol dehşetle karşısındaki manzarayı izlerken. "Yaptığınız şey..." Cümlesini bitiremeden hem Kaan hem de Ethem aynı anda gözlerini kapadılar ve Şenol, ani bir rüzgarın etrafında estiğini hissetti. Derin bir nefes aldı ve karşısındakiler gözlerini açtıklarında, ellerinde boş su tabancalarının olduğunu gördü.

O bir saniyelik zaman diliminde, Komiser Ethem ve Kaan zamanı kendileri hariç her şey için yavaşlatarak hareket etmişlerdi. Şenol'da bulunan termal suyu dolu tabancaları itinayla alıp köyü dolaşmaya başlamışlardı. Aynı anda birbirine uyan adımlarla her yeri gezmişlerdi. Önce Aras'ın bulunduğu yöne giderek güç ile olan bağlantılarını kuvvetlendirmişlerdi, ardından Burçak ve diğerlerinin merkezde olduğunu, Birol'un cesedinin ise henüz canlanmadığını görmüşlerdi. Tüm kontrolleri yaptıktan sonra, hızla köydeki evlere yönelmişlerdi ve Ethem'in gücü sayesinde kimlerin etki altında olup kimlerin olmadığını rahatlıkla anlayabilmişlerdi.

Sonsuz zamanlarına rağmen, acele adımlarla tüm evleri gezmişlerdi. Nereye gideceklerini kontrol eden her zaman Ethem oluyordu ve Kaan ona ayak uyduruyordu. Genç adam içten içe bunun sebebini biliyordu çünkü Ethem'in zihninden geçen her şeyi kendi düşünceleri gibi duyabiliyordu. "Ailesini sona bırakmalıyız. En sona..."

Kaan'ın sülalesine sıra geldiğinde, eskisi kadar hızlı olamamışlardı çünkü genç adam etkilenen her yakınını gördüğünde afallıyordu. Sanki onları kaybetmiş gibi bir ruh haline bürünüyordu ve içine dolan öfke Ethem'i de kıskacı altına alıyordu.

"Her şey bitmiş değil! Kendine gel!" demişti Ethem, Kaan'ın abisi Hakan'ın da etki altında olduğunu fark ettikleri zaman.

Kaan yıkılmıştı. İçinden, başka hiçbir şeyle uğraşmayıp Ömür'e saldırmak geliyordu ama Ethem onu sürekli dizginliyordu. "Senin akrabalarından kimlerin etki altında olmadığını çok iyi biliyoruz. Onlara da termal suyundan içirelim ve aklından geçen şeyi yapalım. Güven bana Kaan. Seni yalnız bırakmayacağım. Gerekirse kendimi feda edeceğim ve Ömür'ün etkisindeki herkesi bayıltacağım."

Kaan bu sözlere inanmak istemişti. Aslında Ethem'in hissettiklerini çok iyi biliyordu, onun bir daha güçten uzak olmamak için elinden gelen her şeyi yapacağına emindi ama yine de, zihninde duyduğu bu sözler sakinleşmesini sağlamıştı. Kurtarabildiği kadar akrabasını kurtaracak ve sonra diğerlerini, özellikle abisini Ömür'den uzak tutmak için elinden geleni yapacaktı.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin