53- Yardım

28 5 62
                                    

"Atilla'nın başına gelenin bizim de başımıza gelmeyeceğini nereden biliyorsun?" diye sordu Okan. "Gücün bizi öldürebileceğini gözlerimizle gördük."

"Eğer temas halinde olursak..." diye başladı Ethem ama sözünü tamamlayamadı.

"Seni kaplayan çok fazla enerji var." diyerek araya girmişti Ayhan şüpheyle. Ethem hâlâ kendisi gibi görünüyor ve kendisi gibi konuşuyordu ama etrafındaki güç, eskisinden çok farklıydı. Ne olduğunu ayırt edemiyordu Ayhan. Sanki birbirinden farklı renkler bir araya gelmişti ve yeni bir renk oluşturmuştu. Oldukça soluk bir renkti bu ama yine de onun hayal edemeyeceği kadar güçlü olduğuna emindi. Ethem ise bunun farkında gibi görünmüyordu. Her şey kendi kontrolü altındaymış gibi davranıyordu ama güç yüzünden yok olması yakın olabilirdi.

"Atilla yüzünden olmuş olmalı." dedi Ethem aceleyle. Fazla vakitleri yoktu. Ne yapacaklarsa, hemen yapmalılardı. Bir saniyeliğine kendi ellerine ve kollarına baktıktan sonra, "Haklısın." diyerek telaşla konuşmaya devam etti. "Bize kesinlikle yardım getirmelisin! Kendimi bayıltamıyorum. Eğer böyle giderse, ben de Atilla gibi küle dönüşeceğim!" Endişeli görünmeye çalışarak diğerlerine baktı. Onları ikna etmek zorundaydı. Ecel'den kurtulmak için tek bir şansları vardı ve bunu, zaman kaybetmeden yapmak zorundalardı.

"Beraber gidelim." dedi Okan, Ayhan'a dönerek. Ethem'deki garipliği o da fark ediyordu ve onu kurtarmak için Aras ve Burçak'a ihtiyaçları olduğu aşikardı. Ayrıca Ecel ve Ömür'den de kendi başlarına kurtulabileceklerini sanmıyordu. Sayıları sürekli azalıyordu ve gücün gerçek sahibi geri dönmeden, hepsinin küle dönüşmesinden korkuyordu.

"Birinizle temas kurmaya ihtiyacım var." dedi Ethem. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra devam etti. "Ben gücümü kullanırsam çılgınlığa ulaşabilirim ama ortak olduğumuz zaman, onu daha rahat kontrol edebiliriz."

"O halde Okan gidip Arasları çağırsın. Ben daha güçlüyüm." Ayhan dikkatle Ethem'e bakıyordu. Komiserin tavırlarını hiç beğenmiyordu ama kısa süre önce ölüm tehlikesi atlattığını bildiği için, hepsini buna yoruyordu.

"Hayır." dedi Okan. "Sen daha güçlüsün ama daha önce çılgınlığa yaklaştın. Seninle temas halindeyken güçleri nasıl dizginleyebileceğime dair bir şeyler öğrendim." Dikkatle arkadaşına baktıktan sonra Ethem'e döndü. "Eğer o sınıra yaklaşırsa, onu da kontrol edebilirim."

Okan haklıydı. Güçleri kontrol etme konusunda oldukça başarılıydı. Hem Ayhan'ı hem de kendisini uzun süre çılgınlığın sınırına yakın halde tutmayı başarmıştı. Ecel ve Ömür ile savaşırken o sınırı geçmemek için tek şansları Okan olabilirdi.

"Dikkatli olun." dedi Ayhan. Her ikisi ile göz göze geldikten sonra Okan ile olan temasını bıraktı ve sadece kendi gücüne konsantre olarak Arasların bulunduğu yöne bakışlarını çevirdi. Tahta evi artık göremiyordu Ayhan ama onun bulunduğu yeri daha önceden de izlediği için, tanıdık ağaçları gördüğü anda koşmaya başladı. Çok uzak sayılmazdı. Gücü elinden bırakmadan koştuğu sürece, karşısına hiçbir şey çıkamazdı.

Birkaç dakika içerisinde istediği alana geldi. Her tarafa dikkatle baktı ama tahta eve ait hiçbir şey göremedi. Tamamen saklanmışlardı. Aras, kendisi için ayrı bir dünya oluşturmuştu sanki ve Burçak ile babasını da içine alarak, gerçek dünyadan soyutlanmıştı.

Ayhan hızla arkasını dönüp Ethem ve Okan'ı kontrol etti. Ecel, ölü askerler ve fedailer onları kuşatmışlardı ama Okan'ın gücü sayesinde yanlarına yaklaşamıyorlardı. Belli bir mesafeye kadar güvende olan düşmanlar, Ethem ve Okan'a yaklaştıkları anda, önlerinde aniden beliren bir çukurun içine düşüyorlardı. Fedailerden bazıları ölü askerleri kollarından savurarak Okanların yanına fırlatmaya çalışıyordu ama bu da istedikleri sonucu vermiyordu. Ölü askerler havada parçalara bölünerek yere düşüyorlardı.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin