58- Yaşlılar

37 6 59
                                    

Kucağında Burçak ile hızla yürüdü Aras. Gökçedere ile Termal'in tam kesiştiği yerden geçen üst geçide kadar geldi ve içgüdüsel olarak durdu. Büyük bir otel vardı karşısında. Işıklarının hepsi yanıyordu ama içinde kimse yaşamıyor gibi görünüyordu. Tamamen sessizliğe bürünmüştü ve bu, Aras'ı çok rahatsız ediyordu. Farklı bir şey vardı orada. Aras'ın öğrenmek istemediği bir şey...

Burçak'ın söylemesine göre sağlık ocağı üst geçitten gidince, otelin hemen arkasındaydı ama Aras oradan geçmek istemiyordu. Sebebini bilmiyordu ama başka bir yol varsa eğer, o yolu kullanmak istiyordu. "Aşağıdan da gidebiliriz." dedi Burçak acıdan nefessiz kalarak. Kollarını Aras'ın boynuna dayamıştı, onun kucağında duruyordu ama sık sık gelen kasılmalar yüzünden iki büklüm oluyordu.

Aras hiç düşünmeden alt geçide yöneldi ve hızlı adımlarla ilerlemeye devam etti. Geçici bir karanlığın ardından, ağaçların arasından sızan güneşin sağladığı aydınlığa tekrar çıktı. Karşısına ne geleceğini umursamadan, Burçak'ın direktiflerine göre ilerledi Aras. Sağlık ocağına varacakları sırada ise Ayhan'ı fark etti. Bayır yolun aşağısında, bir ağaçtan diğerine hızlı adımlar atarak ilerliyordu. Her seferinde yere çömelerek birkaç derin nefes alıyordu ve sonra kaldığı yerden devam ediyordu.

Aras gözünü Ayhan'dan ayırmadı ama yürüyüşünü bir an bile yavaşlatmadan sağlık ocağına doğru gitmeye devam etti. Hiçbir şey için vakitleri yoktu. Burçak'ın kasılmaları hayra alâmet değildi. Bebek dünyaya gelmek için son çırpınışlarını yapıyordu ve bunun sonunda annesini yok etmemesi imkansızdı.

"Bekleyin!" diye bağırdı Ayhan aniden. Onları görebiliyordu. Her şey çok bulanıktı ama yine de o ikisinin Burçak ve Aras olduğunu anlayabiliyordu. "Koruyun beni!" Gözleri yavaş yavaş açılmaya başlamıştı. Aras ve ona ait olan güçten uzak durduğu her dakika gözleri daha iyiye gidiyordu ama Ayhan, başının zonklamasının verdiği acı yüzünden, yerde sürüklenerek ilerliyordu.

Aras aynı hızla ilerlemeye devam edecekti ama Burçak'ın ısrarları sonucu durup Ayhan'a döndü. "Benden ve güçten uzak durursan, tüm dertlerin sona erecek." dedi.

"Hayır, hayır! Anlamıyorsun!" diyerek ağlamaya başladı Ayhan. Her iki eli ile şakaklarını kavradı ve tüm gücüyle bastırmaya başladı. "Susmuyor! Asla susmuyor!"

"Kim?" diye sordu Burçak merakla.

Ayhan "Et..." diye söze başladı ama Aras öyle yüksek bir sesle ona bağırdı ki, susmak zorunda kaldı.

"Onun adını sakın ağzına alma!" diye devam etti Aras. "O, eski bildiğin Komiser değil artık."

"Ne olduğu umurumda değil." dedi Ayhan. "Sadece beynimin içinden çıksın istiyorum." Etrafına baktı ve güvende olduklarına emin olduktan sonra fısıldayarak devam etti. "Sizi gördüğüm andan beri sesi güçsüzleşti."

Aras derin bir nefes aldı. Ecel'in... Yeni Ecel'in artık güce erişimi vardı. O güçler sayesinde Ayhan ile rahatlıkla bağ kurabiliyor olmalıydı. Ona her saniye işkence ederek, onu intihara sürüklemeye çalışıyordu. Gücünü kullanmasını sağlayarak çılgınlığın zirvesini geçmesi için zorlayacaktı ve açığa çıkan kontrolsüz enerjiyi kendisine çekecekti.

Ayhan'ın yardıma ihtiyacı vardı. Gücü tekrar eline almaması gerekiyordu ama Aras'a yakın olduğu sürece de Ecel'den korunuyordu.

"Çok tehlikeli." dedi Aras. "Burçak ile ben temas ettiğimiz sürece güce uzanamayacaksın, bana yakın durduğun için de Ecel'den korunmuş olacaksın. Yine de çok tehlikeli."

"Benimle konuşan Ecel değil." dedi Ayhan ısrarla. Neler olduğunu dinledikten sonra ise ağzını açıp tek kelime edemedi. Amcasının öldüğüne inanamıyordu. Ethem Komiserin hem Ecel'i, yani eski Ecel'i yok ederek yerine geçmesini aklı almıyordu. Komiser bir ortaktı. Tıpkı kendisi gibi. Tıpkı diğer arkadaşları gibi. Ölen arkadaşları gibi. Ayhan farkına vardığı korkunç gerçek karşısında dehşete düştü ve "Diğerlerini o mu öldürdü? Komiser..." diye sordu.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin