Dakikalar içerisinde tüm müşterileri otelden dışarı çıkardılar. Etrafa toplanan kalabalığa otelde gaz kaçağı olduğunu söyledikleri için, kendileri de dışarı çıkmak zorunda kalmışlardı. Etraflarına toplanan şaşkın müşteriler hep bir ağızdan bir şeyler sorup duruyorlardı ama kimsenin onlara dikkatini verecek hali yoktu. Tüm soruları en kısa yanıtlarla geçiştiriyorlardı. Gözleri sürekli çevredeki insanların gerisindeydi. Ecel ve diğerleri... Sadece otelden dışarı çıkmakla kalmayıp gözden de kaybolmuşlardı ama her an tekrar gelebilirlerdi.
"Burada kalamazsınız." diye fısıldadı Buray uygun bir an bulduğunda. "O adam her an geri dönebilir."
"Kapının önünde duralım. Geldiğini görür görmez içeri gireriz." dedi Burçak. Aklına gelen bu fikir kendi içine de sinmiyordu ama başka bir şey de düşünememişti. Uykudan nasıl kalktığını, öğürerek merdivenlerden koşan insanların arasında aşağı nasıl indiğini hatırlamıyordu bile. En son deprem olduğu zaman yaşamıştı böyle bir kargaşayı.
"Siz girin içeri. Ben yürüyüşe çıkacağım. İnsanlara da beni takip etmeleri için iyi bir neden vereceğim." dedi Aras. Birkaç adım attı ama Burçak onu kolundan yakalayınca durmak zorunda kaldı.
"Sen gidince daha çok güvende olacağımızı mı sanıyorsun?" diye sordu Burçak. Kendisini ve karnındaki bebeği kastediyordu. Eğer Ecel onun için gelmişse, Aras'ın her an onlarla beraber olması en mantıklısıydı.
Cevap veremedi Aras. Sadece genç kadının gözlerine baktı. Onun zihninden geçenleri huzurla dinledi ve kendisine bu kadar kısa zamanda böylesine güvenebildiği için mutlulukla dinledi.
"Halide teyzenin pansiyonuna gidelim. O Ecel'e pabuç bırakmaz." diye önerdi Buray oluşan sessizliği bozarak. Uzatmalı sevgilisi Emel'in babaannesine ait olan pansiyon gelmişti aklına. Kadının kimseden korkusu yoktu. Ölümden bile... Ama ne babasının ne de Aras'ın aklına yatmamıştı bu fikir. Ecel'i Burçak'tan uzak tutabilecek mekanlar babasına ya da diğer akrabalarına ait olan yerler olabilirdi. Kendi kanlarından gelmeyen kimsenin içeri giremeyeceği yerler olmalıydı. Ayrıca o pansiyonda, Halide'nin bir de deli kardeşi Halise vardı. Ona asla güvenemezlerdi. Ecel onu rahatlıkla kandırabilirdi.
"Amcan!" dedi Şenol aniden. "Amcanın evine gidiyoruz. Babaannen hastaneye Ayhan'ın yanına gitmeden önce, bana yedek anahtarını bırakmıştı."
"Asla!" diye kestirip atmaya çalıştı Burçak ama abisi de babasıyla aynı fikirde olunca baskınlığını kaybetti.
"Birol Bey'in geçmişi karanlık." dedi Aras dikkatle etrafını izlerken. Şenol ile göz göze gelmek istemiyordu. Onun fikirlerini tahmin edebiliyordu. Abisini korumak için aklına ne gelirse söyleyecekti. Biraz zaman vermeliydi ona. Gözleri ile değil, iyice düşündükten sonra dili ile yanıt vermeliydi.
"Biz de orada olacağız." diye söze başladı Şenol. Birkaç saniye bekledikten sonra devam etti. "Abime ve anneme asla eve gelmemelerini söyleyeceğim. Eğer abim gelecek olursa derhal ayrılırız oradan."
Aras döndü ve kendisini izleyen Şenol'a baktı. Söylediklerinde ciddi olduğundan emin olabilmek için daha fazlasına ihtiyacı var. Bu nedenle, gözlerinden geçen cümleleri dikkatle dinledi.
'Ona ben de güvenmiyorum. Ama Ecel'in ulaşamayacağı bir yerde saklanmak zorundayız.'
Burçak ne kadar diretse de babasına dinletemedi. Doğal gaz firması gelip otelin güvenli olduğunu söyleyene kadar içeri girmeleri imkansızdı. Zaten Komiser Ethem ve arkadaşları, otelin etrafını güvenlik şeridi ile çevirmeye başlamışlardı bile. Onlara da bir an önce uzaklaşmaları için ısrar ediyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cem'in Oğlu
Misterio / SuspensoKimsenin bilmediği bir tarihte Artık köy olmayan bir ilçede Kimsenin hatırlamadığı bir adam öldü. Yıllar sonra ise oğlu geri döndü. İntikam ya da hesap sormak değildi isteği. Tek bir dileği vardı; Öğrenmek... Babası kimdi? Nasıl biriydi? Ve onu öldü...