28- Fatih

32 8 113
                                    

Okan'ın da güce eriştiğini fark eden Aras "Garip nesnelerden koruyun kendinizi." diye uyardı yavaşça. "Kaan. Onlardan kaç tane olduğunu sayabilir misin?" Şenol'un da söylediği gibi, nesnelerin tehlikeli olduğuna emindi. Kendisine ya da ortaklarına neler yapacağını tam olarak kestiremiyordu ama bunu öğrenmemek için de elinden geleni yapmaya hazırdı.

"Saydım bile." dedi Kaan. Sadece yedi tane vardı. Herkes yavaşladığı sırada belli bir görünümleri oluyordu ama Kaan normal hıza dönüp tekrar herkesi dondurduğunda nesnelerin de şekli değişiyordu. Değişmeyen tek şey etraflarındaki koyu gri dumandı. Hepsi o dumanla kaplı gibi görünüyordu.

"Ben onlarla yakın dövüşürken beni koruyabilir misin?" diye sordu Okan. Cesaretine kendisi bile inanamıyordu ama gücü hissettiği andan beri farklı biri gibi olmuştu. Tek isteği onu daha fazla kullanmaktı. Bunun için de düşmanla kıyasıya savaşması gerekiyordu.

Kaan gözlerini kapattı , aniden Okan'ın önünde tek kişilik bir yatak belirdi ve genç adama çarparak onun birkaç adım geri gitmesine neden oldu. Okan'ın adımlarının oluşturduğu ufak deprem, solukları tedirgin etti ve hep bir ağızdan çığlıklar atarak tekrar onlara doğru koşmaya başladılar. "Seni bu şekilde birkaç adım geri ittirerek o garip nesnelerden uzaklaştırmaya çalışabilirim." diye bağırdı Kaan.

"Anlaştık." dedi Okan ve onlara doğru koşan soluklara göz dağı vermek istercesine sert adımlarla hızla yürümeye başladı.

O sırada Burçak da her yeri çiçekleri ile kaplamaya başlamıştı. "Kimse çiçeklere değmesin!" diye bağırdı. "Anında gücünüz ortadan kalkar!" Uyanmak üzere olan Ethem'in yanındaki Bahar'ı çiçekleri ile kapladıktan sonra en yakındaki soluğa doğru yöneldi.

Ethem Komiser yavaşça ayağa kalktı ve zeminin ayakları altında sarsıldığını hissedince tekrar yere çömelip etrafa baktı. Okan eline geçirdiği soluğu bir tarafa savuruyordu ve havada rastgele süzülen soluk, gözlerini kapama ihtiyacı duyunca aniden gözden kayboluyordu. "Sanırım Okan da güce erişti." dedi kontrollü bir şekilde ayağa kalkarken.

Aras gözlerini Ömür ve fedailerine kilitlemişti. Henüz garip nesneleri kullanmaya başlamamışlardı. Onlar da sahneye çıktığı anda Aras saldıracaktı. Kullanması gerekebilecek güçler yüzünden ne olacağını, nasıl bir bedel ile karşılaşabileceğini öğrenebilmek için etrafta hayvan ya da böcek arıyordu ama hiçbirini bulamıyordu. "Okan'ın sınırsız kas ve kemik kuvveti var." dedi yavaşça.

"Peki havada kaybolan soluklar?" Ethem dikkatle etrafı inceliyordu. Polisliğin verdiği bir ayrıntıcılıkla içlerinde bulundukları durumu anlamaya çalışıyordu.

"Sanırım o Kaan'ın işi." diyerek gülümsedi Aras. "Gözleri kapalı soluk fark ettiği anda, onları uzak bir yere götürüp bırakıyordur."

"Ben de gücümü kullanabilirim." dedi Ethem saldırmak için hazırlan iki soluk kadını göz hapsine aldığı sırada.

Aras gözlerini Ömür'den ayırarak Ethem'e döndü. "Yeterince kullanmışsınız zaten." dedi. "Bu gücü kullanmamın bir bedeli var."

"Benim için bayılmak oluyor bu farkındayım. Ama kendimle beraber solukları da bayıltabiliyorum." dedi Ethem. Aras tam yine karşı çıkacakken onu susturarak heyecanla konuşmaya devam etti. "Ayrıca dokunduğum soluğun hayattaki tüm kan bağı olan akrabalarını zihnimde görüyorum. Üstelik kimlerin etki altında olup olmadığını da anlayabiliyorum."

Aras bunu beklemiyordu. Ethem'in sergileyebildiğini söylediği güç gerçekten çok işlerine yarayabilirdi. Etki altında olmayan herkesi termal su ile koruma altına alabilirlerdi. Ayrıca etki altında olsa bile soluğa dönüşmüş halde olmayanları da güvenli bir yerde tutabilirlerdi. Ama o gücü kullanmanın sonucunu çok iyi biliyordu Aras. Ethem bayılıyordu çünkü gücünü her kullandığında, beynindeki kitle büyüyordu.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin