42- Bebek

30 7 69
                                    

Ölen birileri olacağını biliyordu Aras. Alevler her tarafı sardığı anda, bazı soluklar kendilerini ağaçtan boşluğa bırakarak intihar etmişti yine. Aras'ın güvendiği de tam olarak buydu aslında. Ateşi geri çekerken, zamansız ölen insanlardan açığa çıkan hayat enerjisini doğaya dağıtmayı planlamıştı ve her şey onun istediği gibi oldu. Neredeyse kömüre dönmüş olan ağaçlar ve hayvanlar, hızla canlanıyorlardı. Tüm ateş toplanıp Aras'ın ayakları altına yönelerek gözden kaybolduğunda, etrafta çiçeklerle kaplı insan bedeni şeklindeki kütlelerden başka bir şey kalmamıştı.

Fedailer ve Ömür kaçmışlardı. Ateşten kaçmayı ve Ecel'in bulunduğu mağaraya ulaşmayı başarabilen ölü soluklar haricinde, diğerlerinin bedeni kömüre dönüşmüştü. Oldukları yerde yine hareket etmeye çalışıyorlardı ama ayağa kalktıkları anda kemikleri un ufak olarak yere düşüyorlardı. İntiharlarında başarılı olan soluklara yapabilecekleri bir şey yoktu artık. Diğerleri ise Burçak'ın etraflarına sardığı çiçekler sayesinde kurtulmuşlardı. Üstelik çiçekten kozalarından dışarı çıktıkları anda, neye uğradıklarını şaşırıyorlardı çünkü oraya nasıl geldiklerine anlam veremiyorlardı. Ömür kendi dünyasına kaçtığı anda, hepsi serbest kalmıştı. Etkilenmeden önce ne yapıyorlarsa, sadece onu hatırlıyorlardı ve o sırada bulundukları yere inanamıyorlardı. Kalabalığın içinde göz göze geldikleri kişilere neler olduğunu soruyorlardı ama hiçbirinin en ufak bir fikri bile yoktu.

O sırada, "Sezgin ve Kaan nerede?" diye sordu Ayhan. Bembeyaz olmuş göz bebekleri ile her tarafa bakıyordu ama arkadaşlarına ait en ufak bir iz bile bulamıyordu. İnsan kalabalığının içinde, her ikisinin ailesinden de birileri vardı ama onlar yoktu.

Aras hiçbir şey söylemeden Burçak'ın yanına giderken, Ethem hızlı adımlarla Ayhan'a yaklaştı. Genç adamı omzundan yakaladı ve parmakları boynuna değdiği anda derin bir nefes aldı. "Onları kurtaramazdık." dedi yavaşça. Köy halkının duymasını istemiyordu. Etrafta belirgin bir ceset olmadığı için kimse olan bitenden haberdar değildi. O sırada en son isteyeceği şey kalabalıkta meydana gelebilecek bir infialdi. Aslında kendisi de yaşananlara inanamıyordu. Aras iki kişiyi ölüme terk etmişti. Düşmanla baş edememişti ve Kaan ile Sezgin'i de yakıp kül etme pahasına, her yeri ateşe vermişti.

Ayhan, gözleri yavaşça normale dönerken, Ethem Komiser'e baktı. Bir tuhaflık hissediyordu. Gücü kendisiyle beraberdi ama yabancı başka şeyler de vardı. Tarifsiz bir rahatlama, daha öncekinden çok daha çoşkulu bir keyif dolaşıyordu sanki tüm vücudunda. Neler olduğunu sormak istedi ama aniden zihninde yankılanan cevapları duydu. Aras başaramamıştı. Düşündükleri kadar güçlü değildi ve onun yüzünden arkadaşları ölmüştü.

Şenol elinden bırakmadığı termal su tabancasıyla beraber Ethem'i bileğinden yakaladı ve yeğeninden uzaklaştırdı. "Dikkatli olmak zorundayız." dedi şüpheyle. Ortakların birbiri ile temas etmesinin sonuçlarını çok iyi biliyordu. Kaan ile güvenli bağlanma sağlamıştı Ethem ama kısa süre önce çılgınlığın sınırına yaklaşan yeğeni ile bunu başarması imkansızdı. Üstelik Ethem'e de hiç güvenmiyordu. Termal suyun etkisinden çok hızlı kurtulmuştu. Güce tekrar uzanmıştı ve istemli olarak diğer ortaklarla temas etmeye çalışıyordu.

"Öldüler mi yani?" diye sordu Atilla aniden. Diğerlerinin ne düşündüğü umurunda bile değildi. Güce uzandı ve Sezgin ile Kaan'ın hayalini her iki tarafında oluşturdu. Sırayla onlara bakarak "Gerçekten öldüler mi?" diye sordu. İnanmıyordu. Asla inanmak istemiyordu. Gerekirse sonsuza kadar onların hayali ile beraber yaşamak istiyordu.

Fatih, gözlerinden akan yaşlara engel olamadı. Atilla'nın oluşturduğu hayallerin yanına gitti ve her ikisine de sıkıca sarıldı. "Anne babalarına ne söyleyeceğiz şimdi?" diye inlemeye başladı. Okan da ona katıldı ve arkadaşlarının hayallerinden gözünü bir an olsun bile ayıramadı.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin