17- Kaan

46 15 99
                                    

Aras'a göre Ethem bir saniye içerisinde Kaan'ın kollarından yanına ışınlanmıştı. Kaan için ise durum çok farklıydı. Daha önce hiç hissetmediği bir güç ile koşmaya başlamıştı. Ethem'i Aras'ın yanına bırakmış ama genç adamın kıpırdamadığını fark edince bir terslik olduğunu anlamıştı. İçeri girip tüm katları kontrol ettiğinde ise artık emindi. Dünya durmuştu. Ondan başka herkes donmuş bir halde duruyordu. Şenol, Burçak, Buray, hepsi... Kaan'dan başka kimse hareket edemiyordu ama bir terslik daha vardı. Kaan... O da duramıyordu.

Dehşet içinde tekrar aşağı koşmuş ve Aras'ın karşısına geçmeye çalışmıştı. Yapamamıştı. Bedeni onu dinlemiyor, sürekli hareket halinde kalıyordu. Ta ki ilk konumuna dönene kadar... İçinde beliren o tarifsiz gücü ilk hissettiği anda bulunduğu yere dönünce, her şey bitmişti. Zaman Kaan için tekrar hızlanmış ve Aras'ın yere çömeldiğini görmüştü. "A-a-az ö-önce n-n-e oldu ö-ö-öyle?" diye sorabilmişti sadece.

"Komiser senin kucağındayken, bir anda benim yanımda belirdi." dedi Aras. Dikkatle Kaan'ın gözlerinin içine bakıyordu. Bir tuhaflık olduğunun farkındaydı. Gücü kendinden çekilmiş gibi hissetmişti ve bunun nasıl olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Ama karşısındaki genç adamın anlatabileceği bir şeyler olduğuna inanıyordu.

'Hayır hayır gerçek olamaz! Hayal görmüş olmalıyım!'

"Anlat bana. Ne hayali gördün?" dedi Aras sakin kalmaya çalışarak. Kaan'ın dehşet içinde bakan gözlerini umursamadan devam etti. "Aklından geçen her şeyi duyabiliyorum. Şimdi ya zihninde ya da sesli olarak bana neler olduğunu söyle."

Kaan işaret parmağı ile Aras'ın yanında yatan Ethem'i işaret ederek " Ö-önce o-onu iyileştir." dedi. Çocukluğunda hep kekelerdi ama özel dersler ile bu illetten kurtulmuştu. Yıllardır tek bir kelimeyi bile yavaş söylediğini hatırlamıyordu. Ama az önceki o garip olaydan itibaren tekrar kekelemeye başlamıştı.

Aras birkaç saniye dikkatle Kaan'ı izledi. Genç adamın ne kadar korktuğunu görebiliyordu. Bunun için zihnini okumasına gerek yoktu. Yanında baygın yatan Ethem Komiser'e döndü ve adamın can çekişmekte olduğunu anladı. Kalbinin zayıf atışlarını güçlükle duyabiliyordu. Onu kucaklayıp yerden kaldırdı ve zemin kattaki koltuklardan birine yatırdı. Kaan'ın içeri girdiğinden ve kapıyı kapatıp sürgüyü çektiğinden emin olduktan sonra gözlerini kapadı. Ethem'in üzerindeki gömleğin düğmelerine asılarak kopardı ve açıkta kalan göğsüne bir elini yerleştirdi. Diğerini de adamın boynu ile kulağının birleştiği alana koydu. "Ona ne oldu?" diye sordu yavaşça. Yaşam enerjisinin neredeyse tamamının çekildiğini hissedebiliyordu.

"O ga-garip i-insa-sanlar y—y-ya-yapt-t-tı." diyebildi Kaan, kendisini zorlayarak. Konuşma güçlüğü giderek kötüleşiyordu ama derdini anlatmayı başarabilmişti.

"Ömür ve ..." diye söze başladı Aras ama merdivenlerden inen Şenol sözünü kesti.

"Ömür ve fedaileri..." Hızla merdivenlerden inerek Aras'ın yanına geldi Şenol. "Kendilerine böyle diyorlar. Ömür'ün fedaileri... İnsan değiller... Ömür ve dolayısıyla Ecel sayesinde aramızda dolaşabiliyorlar."

Aras tüm dikkatini Ethem'e yoğunlaştırmıştı. Şenol'un söylediklerini duyuyordu ama tek bir karşılık bile vermiyordu. Komiser ölmek üzereydi. Birkaç yıl içerisinde gerçekleşecek olan kaderini erkene almışlardı. Beyninde büyüyüp onu dünyadan koparmak için fırsat kollayan o sinsi hastalığı erkenden uyandırmışlardı. Yapabileceği fazla bir şey yoktu Aras'ın. Onu iyileştirebilirdi. Kendisini tekrar zinde hissetmesini sağlayabilirdi ama hastalığını tedavi edemezdi. Doğadan çekebildiği kadar enerji çekip Ethem Komiserin bedenine yönlendirdi ve adamın kalp atışlarının düzene girmesini sağladı.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin