8- Bekçiler

80 45 92
                                    

Ethem komiserin onlara müdahale etmesi saniyeler sürdü ama Aras amacına ulaştı. Birol dudakları mosmor olmuş bir şekilde yerde baygın yatıyorken, oğlu kilometrelerce uzakta gözlerini açmıştı. Ağzından giren boruları çıkarmaya çalışırken art arda öğürse de kısa sürede onlardan kurtulmayı başardı. Tek bir sorunu vardı Ayhan'ın. Büyük bir sorundu bu. Göremiyordu. Yoğun bakım çalışanları hızla etrafında toplanırken, o endişe içinde ağlayarak gözlerini ovalıyordu.

Tam o sırada Aras, Ethem'in hızla itmesi nedeniyle bulunduğu yerde dengesini kaybetti ve yere düştü. Artık Birol'a dokunmaya ihtiyacı yoktu. Onu istediği zaman öldürebilirdi. Söz verdiği gibi oğlunu hayata döndürmüştü ama daha yardım etmesi gereken başkaları da vardı. Tekrar gözlerini kapadı ve Ayhan'a konsantre olduktan sonra onun yakın arkadaşlarını düşündü. Atilla, Sezgin, Okan ve Fatih... Ayhan'ı tekrar kendinden geçecek hale getirene kadar ondan yaşam enerjisini çaldı ve arkadaşlarına dağıttı. Her birinin hayata sımsıkı tutunduğundan emin olduğu zaman da gözlerini tekrar açtı.

"Sen!" diye bağırdı Ethem Aras'a ama yerde mosmor yatan Birol'dan gözlerini ayıramıyordu. Adamın nefes alıp almadığından emin değildi. Merdivenlerden koşar adım çıktı ve en üst basamağa açılan kapıya ulaşınca "Biri ambulansı arasın! Hemen!" diye haykırdı. Ardından derhal belediye başkanının yanına döndü. Adamın nefes almadığına emin olduktan sonra da hiç düşünmeden suni teneffüs ve kalp masajı yapmaya başladı.

Birol Bey şanslıydı. Polis merkezinin önüne toplanan insanları gören memurlardan biri, dakikalar önce ambulansı çağırmıştı. Birinin fenalaşacağına ya da çıkan arbede sırasında yaralanacağına emindi. Düşündüğü şey olmamıştı belki ama bu ön görüsü Birol'un hayatını kurtarmıştı. En azından Aras hariç geri kalan herkes buna inanıyordu. Ambulans tam zamanında oradaydı.

"Yaşayacak." dedi Aras, Ethem komiser dakikalar sonra tekrar yanına geldiğinde. Adamın gözlerini göremiyordu ama ne düşündüğünü az çok tahmin edebiliyordu. "Merak etmeyin, belediye başkanı sağ salim aranıza dönecek."

Ethem ona cevap vermeden merdivenlerden aşağı indi. Çalışma arkadaşlarından biri ona oturması için bir sandalye getirdi ve emri üzerine onu Aras'la yalnız bıraktı. Ethem sandalyeye oturdu ve tek kelime etmeden düşünmeye başladı. Aras'ı ormandan alışını, Burçak'ın verdiği ifadeyi, az önce karşısında yaşananları... Her şeyi...

Aras ilk cümleyi karşısındaki polisin kurmasını beklemeye karar vermişti. Dikkatle adamı izliyordu ama onun gözlerini yakalayamıyordu. Kendisinden kaçtığını biliyordu. Sıkılıp başka şeylerle ilgilenir gibi görünmeye çalıştı ama başaramadı. Yukarıdan gelen bazı uğultular sürekli dikkatini çekse de, kısa süre içerisinde mutlak bir sessizliğe gömüldüler. Dakikalar dakikaları kovaladı ve Aras daha fazla beklemenin gereksiz olduğuna karar verdiği anda, "Beni burada daha ne kadar tutacaksınız?" diye sordu.

Ethem derin bir nefes alıp birkaç saniye daha sessizce bekledi. Ama farkında olmadan Aras ile göz göze gelince, elinde olmadan ona cevap verdi. "Hastanedeki gençlerin aileleri senden şikayetçi olacaklar. Sonra seni tutuklu yargılanman üzere ceza evine göndereceğiz."

Aras gülümsedi. "Peki ya kimse şikayetçi olmazsa?"

Ethem dikkatle karşısındaki gencin gözlerinin içine baktı. Ondan korkmaya başlamıştı artık. Konuşmak istemediği halde dudaklarından dökülen kelimeler değildi üstelik buna sebep olan. Birol Varan'ın karşısında yere yığıldığını gördüğü anda bu korku girmişti içine. Çünkü sadece dokunması yetmişti ona ve her şey gözlerinin önünde gerçekleşmişti. Tıpkı Burçak'ın anlattıkları kadar saçmaydı ama bu kez kendisi yaşamıştı. Kimseye açıklayamayacağı bir durumla karşı karşıya kalmıştı.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin