O değildi! Burçak, kokusunu içine çekmeye çalıştığı anda anladı bunu ama kaçamadı. Karşısındaki her kimse, Burçak'tan çok daha hızlı davranmış ve genç kadının karnına bıçağı saplamıştı.
"Kurtar onu!" diye bağırdı gerçek Aras'ın görünümüne sahip kişi. Sesi değişmişti. Artık bambaşka biri gibi konuşuyordu. Arkasına bakmaya çalışıyordu ama her kimi görmek istiyorsa da bunu başaramıyordu. "Kurtar!"
Burçak yerde kanlar içinde yatarken, Aras yanına koştu ve genç kadını kucağına almak istedi ama gerçek Aras'ın tek eli ona doğru kalktı ve Aras, aniden taş gibi sabit kaldı. Gücü vardı! Karşısındaki adamın inanılmaz bir gücü vardı ve Aras'ın gözlerini kırpmasına bile izin vermiyordu.
"Sen bir zavallısın." Çatıdaki Ecel tiksintiyle aşağıdaki görüntüye bakıyordu.
"Bebek artık doğamaz." dedi gerçek Aras öfkeyle. "Burçak'ı kurtar artık!"
"Hepiniz zavallısınız." diye devam etti Ecel. "Gücü hiçbiriniz hak etmiyorsunuz. En ufak bir parçasını bile hak etmiyorsunuz!"
Gerçek Aras'ın bedeni giderek soluklaşıyordu ama o, bunu hiç umursuyor gibi görünmüyordu. Ayak ucunda kanlar içinde yatan Burçak'ı izliyordu endişeyle. "Onu kurtaracağına söz vermiştin!" dedi dişlerini sıkarak.
"Sevgilin haklıydı Ayhan!" diye karşılık verdi Ecel. "Bana asla güvenmemeliydin!"
Gerçek Aras'ın gözleri aniden bembeyaz oldu. Aras onun Ayhan olduğuna inanamıyordu. Bunca zaman saklanmayı nasıl başarabilmişti? Şekil değiştirmiş ve tamamen gerçek Aras gibi davranabilmişti. Burçak'ı bile kandırmıştı. Şimdi de gücünü kontrol etmekte zorluk çekiyordu. Çılgınlık onu pençesine almak üzereydi.
"Bunu bana yapamazsın!" diye haykırdı Ayhan. Görüntüsü hızla değişiyordu. Yüz hatları, onun kim olduğunu ortaya seriyordu artık. Gerçek Aras'tan eser bile kalmamıştı. Tüm bedeni parlıyordu ve Ayhan, bembeyaz olsa bile sürekli yaşaran gözlerle Burçak'a bakıyordu.
Genç kadının karnına sapladığı bıçak hâlâ orada duruyordu. Burçak'ın rahmini tam ortadan delmişti ve bebeğin etrafındaki kordonun bir kısmını kestikten sonra, onun sol omzunu parçalamıştı. Sol kol neredeyse tamamen vücudundan ayrılmış gibi görünüyordu. Ayhan her ayrıntıyı seçebiliyordu. O küçücük bedendeki kalbin atmaya devam ettiğinin farkındaydı. Ölümcül bir yara almamıştı bebek ama kısa süre sonra annesi ile beraber ölecekti. Ya da kordondaki harabiyet yüzünden oksijensiz kalacaktı. Yaşamasına, sağ salim doğmasına imkân yoktu. Ayhan, Ecel'in kendisinden istediğini yapmıştı ve artık Burçak'ı kurtarabilirlerdi. En başında yaptıkları anlaşmaya sadık kalarak, Burçak'ın yaşamasını sağlayabilirlerdi.
"Sen tam bir aptalsın." dedi Ecel gülerek. Çatıda boynundan tuttuğu sahte Ayhan'ı aşağı attı ve dikkatle Burçak'a baktı.
"Bırak beni." diye geçirdi Aras zihninden. Ayhan'ın kendisini duyması için sürekli aynı şeyleri aklından geçirdi ama alabildiği tek karşılık, Ecel'in kahkahaları oldu.
"Seni taş gibi hareketsiz bırakanın Ayhan mı olduğunu sanıyorsun?" diye sordu Ethem. Sesi Ayhan'ın arkasından gelmişti bu kez ama Aras onu göremiyordu. Oralarda bir yerlerdeydi ama gözlerden tamamen gizlenmişti.
"Bana onun ölümünü izletemezsin!" diye mırıldandı Ayhan kendi kendine. Gözlerini kapattı ve tüm gücüyle haykırdı.
Aniden köyün üzerine bir karanlık çökmeye başladı. Etraftaki her şeyin görüntüsü değişiyordu. Evlerin neredeyse tümü yıkık döküktü ve birçok yerde yangın vardı. Ayhan'ın köyün üzerine örtüğü gerçek dışı görünüm örtüsü kalktıkça, her şey gözler önüne seriliyordu. Çiçekler solmuştu, yolların neredeyse tamamı çökmüştü. Hemen önlerinde durdukları otel ise tamamen yerle bir olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cem'in Oğlu
Mistério / SuspenseKimsenin bilmediği bir tarihte Artık köy olmayan bir ilçede Kimsenin hatırlamadığı bir adam öldü. Yıllar sonra ise oğlu geri döndü. İntikam ya da hesap sormak değildi isteği. Tek bir dileği vardı; Öğrenmek... Babası kimdi? Nasıl biriydi? Ve onu öldü...