Ethem'in görüş alanında sadece küçük bir kıvılcım vardı. Zifiri karanlığın içinde kendi kendine yanıyordu. Nereden geldiğini, onu kimin oluşturduğunu anlayamıyordu. Tam sönecekmiş gibi sağa sola savruluyordu ama karanlığa boğulmadan tekrar ışıldamaya başlıyordu. Gözlerini kapatsa da görebiliyordu onu Ethem. Etrafında ne olduğu önemli değildi. O kıvılcım, içinde bulunduğu hayali mekandan bağımsız bir şeydi.
Gözlerini tekrar açtığında soğuk bir odada buldu kendini. Etrafını yavaşça inceleyerek bir hastanenin morgunda olduğunu anladı. Etrafında hiçbir şey yok gibiydi. Odanın ortasıydı tek başına duruyordu. Aniden her yerde masalar belirdi ve üzeri örtülü bedenler ortaya çıktı. Ethem telaşla kapıyı aramaya çalıştı ama bulamadı. Oraya bir kapıdan girmemişti. Atilla'nın gücü ile çevriliydi ve o ne isterse, onu görecekti.
"Beni ölülerle korkutamazsın!" diye bağırdı. Herhangi bir cevap alacağını sanmıyordu ama kendi sesi bile olsa bir şeyler duymaya ihtiyacı vardı. Yavaşça yürüyerek çıkış yolu bulmaya çalıştı. Aklı çok karışıktı. Neler olduğunu hatırlıyordu ama ne yapması gerektiğini bilemiyordu. Bir yandan cansız bedenlerle dolu odaya onu niye getirdiğini merak ediyor diğer yandan da bunun cevabını öğrenmekten çekiniyordu.
Ethem dikkatle etrafı incelerken, aniden bedenlerin üzerindeki örtüler kayarak yere düştü ve tüm masalarda aynı kişinin cesedi ortaya çıktı. Ethem'in...
"Bak bu iyiydi." diyerek gülümsedi. Yavaşça en yakındaki bedene doğru ilerledi. Cesette ufak bir hareketlilik sezmişti. "Yoksa bir zombiye dönüşüp kendime mi saldıracağım?" diye sordu alayla. "Sanırım zihnimi yanlış okudun ufaklık. Böyle şeylerle etkileyemezsin beni." Cesette gerçekten bir hareketlilik vardı ama bu sadece başı ile sınırlıydı. Masanın üstünde yatan ölü Ethem'in kafası sürekli büyüyordu. Sanki içerisinde bir şey vardı ve kafatasını hiç durmadan genişletiyordu.
"Aşağılık." diye mırıldandı yavaşça. "Hastalığımla..." Sözünü tamamlayamadı çünkü en yakınındaki bedenin kafatası aniden patladı. Ethem üzerine sıçrayan parçalanmış dokulardan temizlenmeye çalışırken, diğer ölü bedenlerin kafaları da patlamaya başladı. Komiser öfkeyle gözlerini kapadı ve her iki eli ile kendi başını kavradı. "Rahat bırak beni!" diye haykırdı. Sakin olması gerektiğini çok iyi biliyordu ama başına giren bir ağrı yüzünden konsantre olamıyordu.
Artık başı da dönüyordu. Gözlerini açmak zorunda kaldı çünkü midesi bulanmaya başlamıştı. En yakınında bulunan masaya tutundu ve dikkatle belli bir noktaya bakmaya çalıştı. Görüşü giderek daralıyordu. Başındaki ağrı sanki gözlerinden çıkacakmış gibi hissediyordu. Elinde olmadan yere çömeldi ve aniden öğürmeye başladı. "Rahat bırak beni." diye mırıldandı. Ağzından çıkan her seste başı daha çok zonkluyordu ama Ethem yine de konuşmaya devam etmek istiyordu. "Hepsi senin yarattığın bir illüzyon. Bunların hiçbiri gerçek değil." Her iki eli ile masadan güç aldı ve zorlanarak da olsa ayağa kalkmayı başardı. "Beni öldüremeyeceksin. Fatih'e yaptığını bana yapmana izin vermeyeceğim."
"Sana ne olacağını söyleyeyim!" Aniden kulaklarında çınlayan bu ses yüzünden tekrar yerde kıvranmaya başladı Ethem. Başı çatlayacak gibiydi. Belki de az önce ölü Ethemlerin başına gelen şey, ona da olacaktı. Beynini yüzlerce parçaya ayrılacakmış gibi hissediyordu. Bilincini kaybetmemesini sağlayan tek şey az önce odada yankılanan sesti. Duyduğu o ses Aras'a aitti. Bunu Atilla'nın yarattığını biliyordu ama yine de onu pür dikkat dinlemekten kendini alıkoyamıyordu.
"Gücümle beraber buradan gideceğim ve sizleri eski zavallı hallerinizle baş başa bırakacağım." Böyle olabileceğini Ethem de biliyordu ama kendisine itiraf edemiyordu. Bunları Aras'a da soramazdı. Oğlunu ve Burçak'ı korumak için hâlâ köydeydi. Onları güvence altına aldığı zaman da gidecekti. Ortaklarla paylaştığı gücü de yanında götürecekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cem'in Oğlu
Gizem / GerilimKimsenin bilmediği bir tarihte Artık köy olmayan bir ilçede Kimsenin hatırlamadığı bir adam öldü. Yıllar sonra ise oğlu geri döndü. İntikam ya da hesap sormak değildi isteği. Tek bir dileği vardı; Öğrenmek... Babası kimdi? Nasıl biriydi? Ve onu öldü...