Burçak sırılsıklam bir şekilde banyoda bekliyordu. Amcasına ait villada kendilerine özel bir hamam vardı ve altın varaklı kurnadan Termal'e ait sıcak su akıyordu. Çeşmeyi sonuna kadar açarak kendisini baştan aşağı ıslatmıştı ve önce ağzına, sonra da her iki avucuna doldurduğu sıcak su ile yavaşça kapıya doğru yaklaşıyordu.
Babasını dinleyip alt kata indiği anda, Ecel ile birlikte gelen o kadınla karşılaşmışlardı. Kadın Burçak'ın üzerine atladığında, Şenol da hamama girmiş ve suyu sonuna kadar açarak eline doldurduğu birkaç damlayı kadının üzerine fırlatmıştı. Acı içinde çığlık atan kadın, duvarlara sürünerek yukarı çıkmıştı. Babası da Burçak'a hamamda kalmasını ve suyun altına girerek tamamen ıslanmasını söylemişti. Bütün evi o suya ait damlalarla kaplamaları gerekiyordu. Önce zemin katı, sonra da adım adım üst katları. Ama en önemlisi kendisini korumalıydı.
Babasının söylediği her şeyi yapmıştı Burçak ve şimdi de yavaşça dışarı çıkıyordu. Ağzındaki suyu yuttu ve ''Abi! Baba!'' diye seslendi. Avucundaki suları dökmemek için yavaşça hareket ederken, kalbi yerinden çıkacakmışçasına sert çarpıyordu. Nefesini düzenleyebilmek için birkaç derin soluk aldı ama yine de başarılı olamadı. İliklerine kadar korkuyordu. Kapının tamamen önüne çıktı ama bir adım daha atabilecek gücü bulamıyordu kendinde.
''Yukarı gelme sakın!'' diye seslendi aniden Şenol. Sesi çok uzaktan geliyordu ama yine de anlayabildi Burçak.
''Yardım edin!'' Buray'ın sesiydi bu sefer. Çaresizce art arda aynı sözleri haykırıyordu. Sesi sürekli üst katların farklı bir noktasından geliyor gibiydi ama dehşet hep aynıydı. "Yardım edin! Lütfen! Yardım edin!"
Burçak, abisinin yardım için bağırdığını işittiği anda merdivenlerden koşarak çıkmaya başladı. Ne korku kalmıştı içinde ne de çekince. Yapabileceği hiçbir şey olmasa bile onu görmek istiyordu. Sağ olduğundan emin olmak istiyordu.
''İnanma sakın ona Burçak!'' Bu kez babası seslenmişti. Burçak saniyeler içinde zemin kata vardı ama etrafta kimseyi göremedi. Dış kapı da ardına kadar açıktı. Aras içerde mi diye seslendi ama kimseden yanıt alamadı. ''Baba!'' diye bağırdı bu kez. Onun ne demek istediğini anlayamamıştı. Kime inanmayacaktı?
''Üçüncü kattayım! Sakın buraya gelmeye kalkma! Sana dediğim şeyi yaptıysan eğer...'' Şenol cümlesini tamamlayamadı. Burçak yukarıda neler olduğunu çılgıncasına merak ediyordu ama babasının kendisinden ne yapmasını istediğini hatırladı. Zemin katı su damlaları ile kaplamalıydı. O kadına kaçabilecek en ufak bir alan bile bırakmamak için her yeri termal suyu ile ıslatmalıydı. Bu yüzden koşar adım zemin katta dolaştı, ıslandıklarından emin olmak için her yere sürtündü. Koltuklara, masalara, sandalyelere, aklına gelen her şeye... Tam üst kata çıkmak için hazırlanacağı sırada, Aras'ın sesini duydu.
''Burçak! Dikkat et!''
Arkasını dönüp baktı ve Ecel ile göz göze geldi. Adamın bakışlarından sinirli olduğu anlaşılıyordu. Şenol'un hatırladığı ayrıntılar hiç hoşuna gitmemiş gibiydi. Kapının önünde bekliyor, dikkatle zemin katın içindeki mobilyaları inceliyordu. '' Ömür!'' diye seslendi içeri girmekten vazgeçtiği anda. "Ömür! Buraya gel hemen!"
Üst katlarda bir hareketlilik meydana geldi ve garip kadın merdivenlerden inmeye başladı. Son basamaktan da ineceği sırada durdu ve derin bir nefes aldı. Oda nemliydi. Termal suyun kokusunu rahatlıkla alabiliyordu. Ecel'in kendisini bu yüzden çağırdığını anladı ve etrafı dikkatlice inceledikten sonra, gözlerini kapatarak sakinleşmek için bekledi. Her iki elini ateş rengi saçlarına götürerek, omzunun arkasında onları örmeye başladı. ''Arkhe...'' diye mırıldandı kendi kendine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cem'in Oğlu
Mystery / ThrillerKimsenin bilmediği bir tarihte Artık köy olmayan bir ilçede Kimsenin hatırlamadığı bir adam öldü. Yıllar sonra ise oğlu geri döndü. İntikam ya da hesap sormak değildi isteği. Tek bir dileği vardı; Öğrenmek... Babası kimdi? Nasıl biriydi? Ve onu öldü...