"Can!" Bahar'ın sesiydi. Etrafındaki soluklardan birkaç adım öne gelmişti.
Aras Burçakların bulunduğu arabadan inip hızla diğerlerinin yanına koştu ve tüm gücüyle haykırdı. "Dinleme sakın onu!" Yanına geldiği anda Can'ı omuzlarından yakalayıp gözlerinin içine bakmaya çalıştı ama adam bakışlarını karısından kurtaramıyordu. "Bana bak! Gözlerimin içine bak hemen!"
"Ne oluyor?!" Atilla endişeyle abisine ve Aras'a bakıyordu. Diğerleri ile birlikte arabadan inmişlerdi ama kapılarını bile kapamadan sadece olan biteni izliyorlardı.
Komiser Ethem, emin adımlarla Aras'ın yanına yaklaştı ve "Güçlerini kullansana." dedi. "Neler yapabildiğini daha önce birçok kez gördüm."
Aras ona bakmadan hafifçe mırıldandı. "Gücüm masum değil. Her kullandığımda bir bedeli olacak." Daha fazla ayrıntıdan bahsetmek istemedi. Doğaya geri dönüşü olmayan zararlar verirse, köyden gitmesi gerekeceğini ama bebek doğmadan bunu asla yapmayacağını söylemedi. Köydeki herkesin hayatını riske atmak üzere olduğunu kimsenin bilmesine gerek yoktu.
Ethem sessizce ona baktı. Aklından geçen düşüncelere engel olamıyordu. Bedelin ne olacağını biliyor olmalıydı Aras. Bu yüzden nadiren kullanıyordu gücü. Belki de kontrol edemiyordu. Öyle fazlaydı ki, Aras kendisi bile gücünden korkuyordu. "Bana olan şey..." diye cümleye başladı ama bitiremedi.
"Kızımız nerede bilmiyorum Can!" diye haykırmıştı Bahar tekrar. Dehşet içinde kocasına bakıyordu.
Ethem Komiser silahını Bahar'ın olduğu tarafa doğru tutarak yürümeye başladı. "Bana olan da bir yan etki miydi?" diye sordu. Tetiği çekerek hazır olda beklemeye başladı.
Aras telaşlanarak ona döndü ve "Yapma sakın! Onlar sadece etki altında!" diyerek Ethem'in kolunu yakaladı. "Onları kurtarabilirim."
Artık diğer soluklar da hareketlenmeye başlamışlardı. Bahar'ın yanından geçerek Ethem ile göz göze geldiler. Onun kendileri için tehdit olduğunu düşünüyorlardı. Elindeki silahla içlerinden birini yaralayabilir hatta öldürebilirdi. Benliklerinin derinlerinde oluşan ve yüzeye çıkmaya çalışan ölüm korkusu, onları Ethem'e yöneltiyordu.
"Gücünü hissettim. Buna eminim ama sonra bayıldım. Neden?" diye sordu tekrar Ethem. Silahını Bahar'dan çekmeyerek diğer soluklara baktı. Griye çalan gözlerindeki endişe fark edilebiliyordu. Değişmişlerdi ama yine de içlerinde eski hallerine ait kalıntılar bulunuyordu. En önemlisi de ölüm korkusuydu.
"Gücümün sizlere ne yapacağını önceden bilemiyorum. Ben kullanınca ne olacağını bilebiliyorum ama sizdekini hissedemiyorum. Kaan kekelemeye başladı ve sen..."
Ethem gözlerini kapadı ve Aras'ın gözlerini hayal etti. Onları karanlığın içinde en ince ayrıntısına kadar gördüğünde içine tarifsiz bir haz doldu. Güç onunlaydı. Onu tüm bedeninde hissedebiliyordu. Gözlerini açmadığı sürece bu hissin devam edeceğini düşündüğü için bekledi. Dünyadan tamamen soyutlanmıştı. Etrafında olup bitenden habersizdi artık. Ne Aras'ı ne de diğerlerini duymuyordu. Sadece sonsuz bir karanlığın içindeydi ve her saniye içindeki coşkuyu arttıran bir güç ile kaplanıyordu.
Aniden maddeler dünyasındaki bedenine ait bir acı duydu. Elinde olmadan gözlerini açtı ve hemen karşısında iki soluğun durduğunu fark etti. Aras ile yan yanaydılar ve genç adam tüm gücüyle Ethem'in kolunu sıkıyordu. Kan akışı engellenen eli mosmor olmuştu. Bakışlarını çevirip Aras'a baktı ve o sırada bayılmamış olduğunu fark etti. Güç halâ onunlaydı. Gülümseyerek karşılarında duran soluklara baktı. Kolunu Aras'tan kurtardı ve soluklara saldırdı. Onlara ne yapabileceğini bilmiyordu ama içindeki güç varken yenilmesi imkansızdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/275446933-288-k840190.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cem'in Oğlu
Mystery / ThrillerKimsenin bilmediği bir tarihte Artık köy olmayan bir ilçede Kimsenin hatırlamadığı bir adam öldü. Yıllar sonra ise oğlu geri döndü. İntikam ya da hesap sormak değildi isteği. Tek bir dileği vardı; Öğrenmek... Babası kimdi? Nasıl biriydi? Ve onu öldü...