"Bu gerçek mi?" Burçak gördüklerine inanamıyordu. Az önce ölmek üzere olan yavru, Aras'ın parmakları ile oynuyor, minicik patilerini kullanarak yalandan savaşıyordu. Karşısında gerçekleşen bu mucize, Burçak'ın donup kalmasına neden olmuştu. Ayrıca o ağaçlar... Az önce sapasağlam olan ağaçların neredeyse tüm dalları kurumuştu ve yere düşmüşlerdi. Aras'ın dokunduğu ağaçlar...
Başına saplanan şiddetli bir ağrı ile yüzünü buruşturdu Burçak ama gözlerini kırpmadan karşısındaki manzarayı izlemeye devam etti.
"Gerçek." dedi Aras. "Gördüğün her şey gerçek." Kediyi yavaşça kaldırarak annesinin yanına götürdü ve karnını doyurmak için süt dolu memelere saldırmasını izledi. Anne kedi gözlerini kısarak Aras'a bakıyordu. Tüm endişesi geçmişti ve bunun için Aras'a müteşekkirdi.
"Ama nasıl?" dedi Burçak gözlerini kedilerden alamayarak. "Nesin sen? Kimsenin niye haberi yok senden?" Anne kedi ile yavrusu, aklına kendi karnındakini getirmişti. Acaba eğer doğacak olursa, o da böyle korur muydu çocuğunu? Yavrusunu yaşatmak için elinden geleni yapar mıydı karşısındaki kedi gibi? O gücü hissedemiyordu kendisinde Burçak ama kedileri izlemeden de yapamıyordu. Başındaki şiddetli ağrıya rağmen huzur doluyordu içine. Yavru kedinin her hareketinde mutlu oluyordu.
"Madem hamile olduğunu biliyordun, neden o kadar çok içki içtin?" diye sordu Aras yavaşça. Burçak'ın ne düşündüğünü duyamasa da tahmin edebiliyordu. Anne kedi ile yavrusu onu büyülemişti.
"Zaten herkes öldürmek istiyor bebeğimi." Burçak gözlerini kedilerden ayırarak ormanda görebildiği en uzak noktaya çevirdi. Ağlamak istemiyordu ama göz yaşları çok güçlüydü. Akmak için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Aras yavaşça onun ellerini tuttu ve karşısına geçti. "Onlara engel olabilirim. Ama sen onu yaşatmak istemezsen, elim kolum bağlı kalabilir."
Burçak dikkatle onu izleyerek dinliyordu. Aras elini tuttuğu anda başının ağrısı bıçakla kesilmiş gibi geçmişti. "Senden korkmam gerekiyor aslında değil mi?" diye sordu. O büyülü eller, yavru kediye hayat veren, başındaki şiddetli ağrıyı söküp atan o eller, eğer isterse yıkım da getirebilirdi. Tıpkı ağaçlara yaptığı gibi.
"Bu ilçede benden korkması gereken son kişi sensin." Artık genç kızın gözlerinin içine bakıyordu Aras. Orada duyacağı cümleler için heyecanlanıyordu.
Burçak gülümsedi. Tedirginliğini belli etmemek için alay etmeye başladı. "İlçe ne be? Köy burası köy." Gözlerini Aras'tan ayırarak tekrar kedilere dönüp konuşmaya devam etti. "Kimse ilçe demez burada. Amcamdan başka tabii. Kendisi koskoca belediye başkanı olduğu için bayılır ilçemiz demeye." Amcasından bahsettiği anda canı sıkıldı ve az önce alayla söylediği cümlelerin yerini derin bir nefes aldı.
Aras dikkatle Burçak'ı izliyordu. Genç kız tekrar kendisine dönmüştü ve artık sadece gözleri konuşuyordu. Amcasına küfürler ediyordu. Hayatı kendisine zindan edeceğine emindi. Bebeğini o yaşatmak istese bile, amcası buna asla izin vermeyecek, kanuna uygun ya da kanun dışı yollarla o bebekten kurtulacaktı.
"Evlen benimle." dedi Aras ve Burçak'ı kalbini sıkıştıran düşüncelerin içinden söküp aldı. "Geçen gece söylerken de oldukça ciddiydim."
"Saçmalama." diye mırıldanarak söylendi Burçak ve başka tarafa döndü.
"Amcandan kurtulmak için başka bir yol geliyor mu senin aklına?"
"Senin daha..." diye başladı Burçak ve doğru sözcükleri bulmak için birkaç saniye sessizce düşündü. "Ne olduğunu bile bilmiyorum."
"Karşındaki gibiyim. Tam gördüğün şeyim ben."
"Bana kalırsa sen bile ne olduğunun farkında değilsin." dedi Burçak. "Kaç yaşındasın sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cem'in Oğlu
Misteri / ThrillerKimsenin bilmediği bir tarihte Artık köy olmayan bir ilçede Kimsenin hatırlamadığı bir adam öldü. Yıllar sonra ise oğlu geri döndü. İntikam ya da hesap sormak değildi isteği. Tek bir dileği vardı; Öğrenmek... Babası kimdi? Nasıl biriydi? Ve onu öldü...