35- Hastalıklar

32 7 79
                                    

Şenol yeğenini bırakmak istemiyordu ama kızının iyi olup olmadığını da ölesiye merak ediyordu. "Burçak?" diye seslendi sesi titreyerek.

Aras genç kıza sımsıkı sarılmıştı. Onun hissettiği zayıflığı azaltmaya çalışıyordu. Güç ile dolup taştıktan sonra, onu geri vermenin nasıl bir şey olacağını daha önce bilmiyordu ama Burçak'ın hislerini sanki kendisine aitlermiş gibi hissedebildiği için artık bir fikri vardı: Öfkeliydi! Hayal kırıklığı yaşamıştı! Saldırmak, içinde biriken hiddeti dışarı vurmak istiyordu ama bir yandan da ayakta durmaya bile hali yoktu. Sanki bütün kasları aynı anda kasılıp tekrar gevşemişti ve onları tekrar kullanabilmesinin imkanı yok gibi geliyordu.

Aras olmasa yere yığılırdı Burçak. Kendisini tamamen genç adamın kollarına bırakmıştı. Babasının endişeli sesini duyduğu anda ona cevap vermek istedi ama başaramadı. Neyse ki Aras onun aklından geçenleri de rahatlıkla duyabiliyordu.

Şenol'un tedirgin sesini ve Burçak'ın aklından geçenleri duyunca "Merak etme." dedi yavaşça Aras. "Bebek, gücü geri verdiği için kendi yorgunluk ve hayal kırıklığını annesinin sırtına yüklüyor." Burçak'ı omuzlarından tutarak kendisinden birkaç santim uzakta tuttu ve gülümsedi. "İyi olacaksın. Bu bitkinliği azaltmama izin ver." dedi

Burçak'ın gözlerinden yaşlar hızla süzülüyordu. İçine dolan huzura inanamıyordu. Aras'ın gözlerinin içine bakmak bile yetmişti kendisini iyi hissetmeye başlamasına. Onun Aras'ı mıydı yoksa bu? Ölen sevgilisi olabilir miydi karşısındaki? Onun yüzünü hatırlayamıyordu artık. Ne zaman sevgilisini düşünse, gözünün önüne Aras'ın yüzü geliyordu. Sanki her zaman oydu. Hep onu sevmişti. Onun çocuğunu taşıyordu karnında. Sanki her zaman...

"Gel oğlum." dedi Şenol Ayhan'ı kolundan tutup ayağa kaldırmaya çalışarak. "Burçak'ın yanına gidelim. Bize ihtiyacı olabilir."

Amcasının sesinin geldiği tarafa başını çevirdi Ayhan ve "Göremiyorum ben." dedi yavaşça. Şenol'un koluna tutunarak ayağa kalktı ve gözlerini birkaç kere kırpıp sağa sola çevirdikten sonra devam etti. "Hastanedeyken de görüşüm azdı ama artık tamamen bulanıklaştı." Sesinden şaşırdığına ya da görememesine üzüldüğüne dair bir şey anlaşılmıyordu. Sanki başına gelen her şeyi kabullenmişti Ayhan. Dünya umurunda değil gibiydi.

Burçak'ın ise canı tekrar sıkılmıştı. Kuzenine her zaman kızsa da, duyduğu şey karşısında dehşete düşmüştü. Göremiyor oluşu korkunç bir şeydi! Dakikalar önce babasını kaybetmişti ve şimdi de kör olmuştu! Hepsinin sorumlusu da Aras'tı! Ona ait olan güç!.. Herkesi mahveden!.. Kimseye faydası olmayan o güç!

Aras, Burçak'ın içinde filizlenen öfkeyi hissetti ve ona tekrar sarıldı. Kulağına yavaşça fısıldamaya başladı. "Seni ele geçirmesine izin verme. Güç artık seni tanıyor. Geçmişini, hatalarını, zayıf yanlarını biliyor. Kendisini ortaya çıkarmak için seni zorlayacaktır. İzin verme." Bakışlarını Şenol'a çevirdi ve ondan bildiği her şeyi söylemesini istedi.

"Yavaşça görüşün geri gelecek." dedi Şenol. Yeğenini belinden sıkıca kavradı ve Aras'ın gözlerinin içine bakarak söylediğini onaylamasını istedi.

"Çocukken de gözlerinde sorun var mıydı?" diye sordu Aras. Gücüne ortak olanlarda meydana gelmesini beklediği bazı şeyler vardı. Tıpkı Kaan'da olduğu gibi, diğerlerinde de eski hastalıklarının nüksetmesini ya da Ethem'de olduğu gibi hiç bilmedikleri hastalıkların ortaya çıkmasını bekliyordu.

"Gözlük numaraları çok yüksekti. Lazerle çizdirdi." dedi Burçak hemen atılarak. İçindeki öfke çok güçlüydü ama onun kendisine mi yoksa karnındaki bebeğe mi ait olduğundan emin değildi.

"O halde şu an o hastalığın nüksetmiş olmalı." dedi Aras. "Sana gözlük bulmalıyız." Burçak'ı tek elinden tutmaya devam ederek Şenol'a baktı.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin