25- Nesneler

39 9 98
                                    

Arabanın içi rengarenk çiçeklerle dolmuştu. Burçak'ın üzerinden arabanın koltuklarına, oradan da her yere dağılıyordu. Tekerleklerin değdiği kısımlardan yola dökülüyor, ulaştığı soluğu hareketsiz kılıyordu.

"B-b-bu n-n-n-ne?" Kaan artık gücü kullanmayı bırakmıştı çünkü dakikalarca savaştığı soluklar, artık hareketsiz duruyorlardı. Her tarafları çiçeklerle kaplıydı ve şaşkın şaşkın etraflarına bakıyorlardı.

Burçak yavaşça arabanın kapısını açarken, abisi aniden bileğinden kavradı. Gülümseyerek kardeşine bakıyordu.

"Buray!" diye bağırdı Şenol. "Bırak hemen onu!"

"Ben iyiyim." demek istedi Buray ama ağzı kapalı olduğu için konuşamadı. Burçak abisinin ağzındaki paçavrayı çıkarınca "İyiyim." diye tekrarladı Buray. Aniden onu kaplayan çiçekler soldu ve kardeşinin kolunu tüm gücüyle sıktı.

Burçak hissettiği acı ile kolunu abisinden kurtardı ve arabadan dışarı çıktı. Onun birkaç saniye de sürse normal gibi gözüktüğüne yemin edebilirdi. Neden olduğunu bilmiyordu ama buna inanıyordu. Abisinin üzerindeki çiçeklerin solmasına da bir anlam verememişti. Onlar solduğu anda tekrar hırçınlaşmıştı sanki abisi.

Arabadan çıkıp Kaan'ın yanına gitti ve ona dokundu. Genç adam üzerinde oluşan çiçekleri hayretle izledi. "Sen de." dedi Kaan. Kekelemediğini fark edince şaşırdı ve "Sen de benim gibi-s-s-sin!" diye bağırdı. Aniden üzerinde bulunan çiçekler soldular ve hızla yere döküldüler.

Artık anlamıştı Burçak. Ses, çiçekleri yok ediyordu. Onun gücü ile kaplananlar kısa süreliğine de olsa normale dönüyordu ama konuştukları anda güç geri çekiliyordu.

Burçak etrafındaki şaşkın soluklara döndü ve onların konuşmalarını engellemek için işaret parmağını dudağına götürdü. "Hepinizin şaşkın olduğuna eminim. Size ne olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Her şeyin bir açıklaması var ama bunun için asla konuşmamalısınız. Bana güvenin." Tanıdığı, tanımadığı onlarca insan yalvaran gözlerle kendisine bakıyordu. Burçak kendinden emin görünmeye çalışıyordu ama içten içe korkudan ödü kopuyordu. Yanlış bir şey yapmaktan ve o kadar masum inanın sonunun gelmesine sebep olmaktan korkuyordu.

Şenol da artık arabadan inmişti ve merakla Burçak'ı izliyordu. Onun da Aras'ın gücüne ortak olduğuna inanamıyordu. Eskiye dair hatıralarında henüz böyle bir şey oluşmamıştı. Bu ilk olabilir miydi? Ayla da Cem'in gücüne ortak mıydı? Solukları birkaç dakikalığına da olsa normale çevirebiliyor muydu? Hiçbir şey hatırlamıyordu ama bu durum endişelenmesine neden oluyordu. Güç tehlikeliydi, buna emindi. Burçak onu kullandığı anda, kendisini daha büyük bir tehlikenin ortasına atmış olabilir miydi?

O sırada Emel'in de arabadan çıktığını ve birkaç metre ilerisini işaret ettiğini fark ettiler. Siyah bir otomobil yavaşça yaklaşıyordu. Şenol gelenin kim olduğunu henüz görememişti ama Emel'in planının bir parçası olduğuna emindi. O kız her zaman çok akıllıydı. Belki de köyün en akıllısıydı.

Siyah araba yaklaşıp içindeki orta yaşlı adam ve kadın göründüğünde, Emel, Şenol ve Burçak aynı anda işaret parmaklarını dudaklarına götürüp susmalarını işaret ettiler. Gelenler Emel'in annesi Nebahat ve onun uzatmalı nişanlısı Murat Bey'di. Emel her şeyi planlayıp, en baştan iki araba gelmişti. Kiminle ya da ne ile karşı karşıya olduğunu bilmiyordu ama yine de içine böyle bir önlem alması gerektiği doğmuştu. Annesi ve müstakbel üvey babasını köyün dışında bekletmiş, sınıra ulaştıklarında da onlara mesaj atıp hemen gelmelerini söylemişti.

"Sakın ağzınızı bile açmayın Nebahat." dedi Şenol ilk olarak. Buray'ı diğer arabaya taşımak için arabanın kapısını açtı ama aniden birinin elini omzunda hissedince irkildi. Murat Bey'di. Diğer elinde tuttuğu araba anahtarını Şenol'a uzattı ve bekledi.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin