Tıpkı Burçak gibi, yaşlı gözlerle aşağıdaki sevdiği kadına bakıyordu genç adam. Burçak'ı gördüğüne inanamıyormuş gibi gözüküyordu. Balkonun kenarındaki demirlere sımsıkı tutunarak gülümsedi ve "Benim." diyebildi sadece. Ağlamasına engel olamıyordu. Hiçbir zaman da olamamıştı. Burçak onun sulu gözlülüğü ile sürekli dalga geçerdi ve o sırada da bu aklına gelmişti. Hem ağlıyor hem de gülüyordu. "Seni tekrar görebildiğime inanamıyorum." diye mırıldandı.
Burçak donup kalmıştı. Başını olumsuz anlamda sallayarak "Olamaz." dedi kendi kendine. "Bu o olamaz."
Ecel yine kahkaha attı ve Ayhan'ı ensesinden tutarak çatının kenarına doğru ilerledi. "Babana tekrar bak Burçak. Sonra da Aras'a..." durdu ve sinsi bir gülümsemenin ardından devam etti. "Gerçek Aras'a tekrar bak! Ondaki yaşam enerjisini eski Ecel almıştı! Bense geri verdim!"
Burçak istemsizce onun söylediklerini yaptı. Şenol yavaş adımlarla yaklaşıyordu. Yürüyüşü bile babasına benzemiyordu. Onu Ethem'in kontrol ettiği her halinden anlaşılabiliyordu. Aras ise... O, tam da onu hatırladığı gibiydi. Bakışları, göz kırpışları, ağlarken tek gözünün diğerine göre hafifçe kısılması, her şeyi... O gerçekten Aras'tı. Gerçek Aras! "Bu olamaz." diye mırıldandı tekrar Burçak. "Aras bizim köyden değildi. Eski Ecel'in adını bilmesi ve onu anması imkânsız."
Ethem gülümseyerek genç kadına baktı. "Öğreneceğin şeyler için üzgünüm." dedi. "İstersen bunu sana bebeğinin babası anlatsın." Tek elini aşağı doğru uzattı ve parmaklarını hareket ettirmeye başladı. Asfalt yol aniden çatladı ve oluşan yarıkların arasından kemikler çıkmaya başladı. Birbirleri üzerinde biriken kemikler, saniyeler içerisinde otelin en üst katına kadar ulaşan bir merdiven meydana getirdiler. Gerçek Aras bu merdivene çıkmaya ilk başta çekindi ama Ecel'in ısrarı üzerine onu kızdırmamak için adım attı. Hayvanlara ait kafataslarından ve diğer kemiklerden oluşan merdiveni kullanarak Burçak'ın yanına indi. Genç kadının kendisinden uzak durmaya çalıştığının farkındaydı. Ona kollarını açtı ama Burçak hareket etmeyince başını öne eğerek özür diledi.
"Bu sen olamazsın. Sen öldün." dedi Burçak.
Başını olumlu anlamda salladı genç adam. "Seninle konuştuğumuz gecenin ertesi gününde." diye söze başladı. "Sana geliyordum. Otobüste uyuya kaldım ve rüyamda bir şey gördüm. Sadece gözlerden ve dudaktan oluşan biri... Bana Cemal'den bahsetti. Ayhan'ı ancak Cemal sayesinde hayatımdan çıkarabileceğimi söyledi ve bana bu Cemal'in nasıl biri olduğunu gösterdi. Tek yapmam gerekenin, onu düşünerek adını anmam olduğunu söyledi."
"Cemal kim?" dedi Burçak ağlamasına engel olamayarak. Bunun cevabını çok iyi biliyordu ama yine de karşısındaki imkânsız kişiden duymak istiyordu.
"Senin bana daha önce bahsettiğin hikayedeki adam. Adı anılmaması gereken kişiymiş."
Ethem kahkaha attı ve "Benden önceki Ecel!" diye bağırdı.
"Bu doğru değil." dedi Aras. Burçak'ın karşısındaki adamın kim olduğunu bilmiyordu ama yalan söylediğine emindi. Onda inanılmaz bir güç hissediyordu. Her tarafını kuşatmıştı ve hatta dışarı taşıyordu. Sanki arkasında onu destekleyen bir güç yumağı ile birlikte hareket ediyordu. Canlı olduğu aşikardı. Şenol ya da kısa süre önce konuştuğu ölü kediden oldukça farklıydı. Yine de onun gerçek Aras olmadığını düşünüyordu Aras. Asla emin olamadığı için de kendisini hiç iyi hissetmiyordu.
Gerçek Aras, kendisine karşı çıkan adama döndü ve dikkatle onu inceledi. "Rüyamda gördüğüm gözler..." dedi yavaşça. "Onunkilere benziyordu."
"Sakın!" diye mırıldandı Aras dişlerini sıkarak. "Sakın ona inanma Burçak!"
Çatının üzerindeki Ethem tekrar kahkaha attı. "O gözler sana mı yoksa babana mı aitti?" diye bağırdı. "Güce ortak olurken gördüğüm gözlerin hep sana ait olduğunu düşünmüştüm ama şimdi yaşadığın şaşkınlığı görünce..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cem'in Oğlu
Gizem / GerilimKimsenin bilmediği bir tarihte Artık köy olmayan bir ilçede Kimsenin hatırlamadığı bir adam öldü. Yıllar sonra ise oğlu geri döndü. İntikam ya da hesap sormak değildi isteği. Tek bir dileği vardı; Öğrenmek... Babası kimdi? Nasıl biriydi? Ve onu öldü...