43- Ayrılık

30 6 55
                                    

Köy halkının arkasından hep beraber ilerlediler. Ethem'in bayılttığı adamı Okan taşıyordu. Komiser onun hemen arkasından yürüyerek Aras ve Burçak'ı izliyordu. Şenol'un da kendisini göz hapsinde tuttuğunun farkındaydı ama umurunda bile değildi. Onun sahip olduğu hiçbir güç yoktu. Yıllar önce onların yerinde kendisi vardı belki ama artık sadece bir izleyiciydi. Olanları önceden bilebilecek bir izleyici... Güce dair her şeyi bilecek ama ona asla dokunamayacak birisi...

Köyün içine vardıklarında Aras durdu ve diğerlerine döndü. "Sizleri bu savaşın içine çektiğim için üzgünüm." diye söze başladı. "Eğer böyle olacağını bilseydim, sizleri iyileştirmek için asla gücümü kullanmazdım."

"O zaman da ölürdük." diye araya girdi Burçak. "Ben dahil hepimiz ölürdük öyle değil mi?"

"Onlar bana saldırdığında kaçmalıydım." diye mırıldandı Aras. "Başlarına ne geleceğini biliyordum ama yine de oradan uzaklaşmadım." Eğer o kavga yaşanmasıydı, hiçbiri güce ortak olmazdı. Burçak ile o kediyi kurtarmaya gitmese, sırf onu etkilemek için herkesin gözü önünde tehlikeli sularda yüzmese... Her şey için kendini suçluyordu Aras. Kaan ve Sezgin onun yüzünden ölmüşlerdi. İntihar eden onca insan... Birol, Süleyman... Hepsinin ölümünden kendisini suçluyordu.

"Şu an bunları konuşmak saçma." dedi Ethem. "Hepimiz sana bir hayat borçluyuz. Öyle ya da böyle... Gerçek bu." Tek tek tüm ortaklarla göz göze geldi ve devam etti. "Sen bu savaşı kazanana kadar da yanında olacağız."

Ayhan dikkatle ona bakıyordu. Komiserin ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Kendisi Aras'tan ölesiye nefret ediyordu. Her şeyin sorumlusu oydu. Babasının ölmesi, kendisinin kör olması, Sezgin ve Kaan, hepsi... Ona yardım edecek olmasının tek sebebi; kendi hayatının da tehlikede olduğunu düşünmesiydi. Ayrıca sahip olduğu güç... Onu kaybetmek istemiyordu. Ethem'in de asıl düşüncesinin bu olduğuna emindi ama yine de gücü kullanmasına rağmen, yalan söylediğine dair herhangi bir iz göremiyordu çevresinde. Artık insanlar konuşurken seslerini dahi görebiliyordu Ayhan ve yalan ile doğruyu birbirine karıştırması imkansızdı. Ethem ise doğruyu söylüyordu. Gerçekten Aras'a bir hayat borcu olduğunu düşünüyordu.

"Ben sadece ailemi korumak istiyorum." dedi Fatih. Sesi kısılmıştı. Yakın arkadaşlarının başına gelene hâlâ inanamıyordu. "Artık kimseyi kaybetmek istemiyorum."

"Ben de!" diye onayladı arkadaşını Okan. Atilla'ya baktı ama o hayal aleminde yaşıyor gibiydi. Etraflarında var olan ve olmayan hayali insanlarla konuşuyor, özellikle Sezgin ve Kaan'a ait olan hayallerle şakalaşıyordu.

"Birlik olmalıyız." dedi Ethem başını olumsuz anlamda sallayarak. Şenol'un karşı çıkacağını bildiği için, onun konuşmasına olanak vermeden sesini yükselterek devam etti. "Burçak'ın gücü kullanmaması gerekiyor ama paylaşabilir. Bu sayede başka insanların ölmesini engelleyebiliriz."

"Ayrıca Aras eğer onun yanında kalacaksa, bize yardım edemeyecek demektir." diyerek arka çıktı Ethem'in söylediklerine Ayhan. Komiserin bir şey planladığına emindi artık. İkisi temas ettiği zaman hissettiği şeyleri onun da hissettiğini biliyordu. Güç daha fazla olabilirdi. Sadece kendi ortak oldukları ile yetinmeleri gerekmiyordu. Aklından geçen bu düşüncelerden ilham alarak, "Hepimiz yavaş yavaş güçlerimizi paylaşabiliriz." diye önerdi.

"Bilmediğiniz şeyleri önermeyi bırakın!" diye öfkeyle bağırdı Şenol aniden. "Güç bir oyuncak değil! Onu kullanana da zarar veren bir silah o!" Önce Ayhan'a sonra da bu fikirlerin asıl sahibi olduğunu düşündüğü Ethem'e baktı. Onun Aras için söylediklerine asla inanmıyordu. Kaan ile bağ kurduklarında ağızlarından çıkan cümleleri unutmamıştı. O sözler Kaan'a ait olamazdı.

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin