Kısa sürede hem motor hem de araba gözden kayboldu. Kuşlar, kelebekler, yusufçuklar hatta farklı boyutlardaki çeşit çeşit sinek onlara eşlik ediyordu. Ormana doğru döndüklerinde, onları sadece Ayhan görebiliyordu. Bembeyaz olmuş göz bebekleri ile her saniye izliyordu. Aras ile kavga ettikleri o uğursuz alana gidene kadar takip etti onları. Kurumuş ağaçların nasıl kendi kendilerine hareket ederek büyükçe bir kulübe oluşturduklarını gördü. Canlı ağaçlar ise kökleri ile evin tabanını kavrıyor, yaprakları ile çatısını örtüyorlardı. Dakikalar içerisinde, kapısı, tahta parmaklıklarla kaplı pencereleri olan bir orman evi meydana gelmişti. Sakinlerini, etraftan gelebilecek her türlü saldırıya karşı korumak için hazır haldeydi.
Onların neler konuştuğunu da duymak istiyordu Ayhan ama sadece görüş gücüne sahipti. İçeri önce Aras girdi. Kapıdan girdiği anda Burçak ile Şenol'a döndü. Ellerini onlara uzattı ve üçü birden gözlerini kapadılar. Aras yavaşça onları içeri çekti ve kapı hızla arkalarından kapandı. Yavaş adımlarla ilerleyen bir kedi kapının önüne geldi ve rahat bir pozisyon aldıktan sonra oturdu. Gözlerini yavaş yavaş kapatarak uyur pozisyona geçti ama kulaklarını asla rahat bırakmadı. Her saniye başka yöne çevirerek, en ufak ses farklılığını bile dinlemeye başladı.
Anne kedinin hemen ardından yavrusu da ortaya çıktı. Annesinin birkaç santim önüne geldikten sonra yürümeye başladı. Başını sürekli etrafa bakar pozisyonda tutup, tahta evin etrafında onunla belli bir mesafe koruyarak ilerliyordu. Çevrede oluşabilecek en ufak hareketi bile önceden fark edebilmek için tüm dikkatini veriyordu.
"Ayhan!"
Ethem üçüncü kez seslendiğinde duyabildi onu genç adam. Gözleri normale en yakın hale dönerek Komiser'e ve arkadaşlarına baktı. Biri hariç hepsi oradaydı.
"Fatih ailesinin evine doğru gitti. Seni bekleyemedi." diye devam etti Ethem. Ayhan'ın gözlerindeki tereddüdü çok iyi görebiliyordu. Burçak ve Şenol'u Aras ile beraber bırakmak hiç hoşuna gitmemiş gibiydi. "Amcanlar iyi olacaktır. Bizimse bir plana ihtiyacımız var." dedi önüne geçerek.
"Söylediği gibi bir ağaç ev yaptı." diye başladı Ayhan bakışlarını tamamen Komiser'e çevirerek. "Onun içine girdiler. Artık onları göremiyorum."
"Muhtemelen Ecel ve Ömür de onları orada hissedemeyecekler." dedi Okan. Sürekli etrafına bakıyordu. Her an birilerinin saldıracağı ya da köydeki insanlardan birinin tehlikede olacağı hissini yaşıyordu.
"Bence de öyle ama ne kadar süre kalacaklarını bilmiyoruz. Onlara göre hareket edemeyiz." dedi Ethem.
"Her evi görebilir misin?" Atilla Ayhan'ın karşısına geçmişti ama gözleri sürekli başka noktalara odaklıydı. Kimseyle göz göze gelmemeye çalışıyordu. Oluşturduğu hayali insanları artık gerçeklermiş gibi düşünüyordu ve onları kendi kişiliklerine en yakın halde etrafta dolaştırıyordu.
"Evet." dedi Ayhan. Gözleri yine bembeyaz olmuştu. Yavaşça kendi çevresinde döndü ve kaç yüz metre uzakta oldukları fark etmeksizin tüm evleri izledi. "Kimlerin soluk kimlerin normal olduğunu anlamam mümkün değil ama şu an gördüğüm kadarıyla herkes evlerinde."
"Gözlerini üzerlerinden ayırma." dedi Atilla ve yine kimseyle göz göze gelmeyip kendi kendine kıkırdamaya başladı. "Tehlikede gördüğün evi söyle ve ben de dostlarımı oraya göndereyim."
"Çok daha fazlasını yapabiliriz." dedi Ethem. "Ama ilk olarak Ecel ve Ömür'ü kontrol etmeliyiz."
"Gerek yok." Ayhan gözlerini normale çevirerek Ethem Komiser'e baktı. "Aras'ın yaptığı tahta eve doğru gidiyorlar." Birkaç saniye sessizce bekledi ve devam etti. "Ömür, fedaileri, Ecel ve onun on yedi kişiden oluşan ölüler ordusu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cem'in Oğlu
Mystery / ThrillerKimsenin bilmediği bir tarihte Artık köy olmayan bir ilçede Kimsenin hatırlamadığı bir adam öldü. Yıllar sonra ise oğlu geri döndü. İntikam ya da hesap sormak değildi isteği. Tek bir dileği vardı; Öğrenmek... Babası kimdi? Nasıl biriydi? Ve onu öldü...