Buray başını hızla arkasındaki duvara vurmaya başlayınca, Aras ona temas etmeyi bırakmaya karar verdi ve Şenol ile beraber onu yatak odasına taşıdılar. "Eğer bir yolunu bulursa kendisini öldürecektir." diye fısıldadı Şenol'a.
Burçak, Aras'ın tüm çabasına rağmen onun söylediği her şeyi duydu. Nasıl olduğunu bilmiyordu ama sanki genç adamın sözleri kulaklarında çınlıyordu. Donup kaldı. Abisinin ölme ihtimalini duyduğu anda sanki tüm kasları felç olmuştu. Ne hareket edebiliyordu ne de tek bir kelime söyleyebiliyordu.
Aras yaptığı hatayı fark edince genç kadının yanına gitti ve onun içini rahatlatacak birkaç şey söyledi. Ağzından çıkanlara kendisi de inanıyor muydu emin değildi ama Burçak'ın inanması için güçlerinden yardım alıyordu. Ona dokunuyor, sakinleşmesi için doğadan çektiği enerjiyi genç kadının bedeninde gezdiriyordu. Sakin bir günde, deniz kenarında yürüyüş yapıyormuşçasına rahatlaması için çabalıyordu. Amacına ulaşmak üzereydi ama aniden çalan kapı ile ikisi de irkildi.
Aras, Burçak'ı babasına emanet ettikten sonra hızla aşağı indi ve kapıdaki ufak delikten kimin geldiğini kontrol etti. Yaşlı bir kadın vardı. Sık sık arkasına bakarak etrafını kontrol ediyordu. Yüzündeki mimiklerden ne kadar endişeli olduğu rahatça anlaşılabiliyordu.
"Buyrun." dedi Aras kapının sürgüsünün izin verdiği açıklıktan dışarıdaki yaşlı kadına bakarken.
'Konuşmayacağım.'
Yaşlı kadının zihninden geçenleri duyunca şaşırdı Aras. "Neden gelmiştiniz?" diye sordu merakla.
'Ablam evin dışında asla konuşmamamı söyledi. Senin geri geldiğini ve o iblisten korunmanın tek yolunun sesimizi çıkarmadan evde beklememiz gerektiğini sayıkladı.'
"Ablanız kim?" diye sordu Aras.
'Buray gerçekten burada mı? Emel'in attığı mesajda yazdıkları doğru mu?'
Yaşlı kadın, Aras'ın sorduklarını umursamıyordu. Merak ettiği şeyi bir an önce öğrenip, oradan hızla uzaklaşmak istiyordu. O sırada Burçak merdivenlerden inmişti. Kapıda köy sakinlerinden Halide'yi görünce heyecanlandı ve hızla Aras'ın yanına gitti. Sürgüyü çıkarıp kapıyı sonuna kadar açtıktan sonra, "Dede! Emel abla geldi mi? Ona ihtiyacımız var!" diye haykırdı elinde olmadan.
Kadın tüm köyün kendisi için kullandığı 'Dede' lâkabını duyunca bir saniyeliğine de olsa sinirlendi ama sadece derin bir nefes almakla yetindi.
"Ablası uyarmış teyzeyi." dedi Aras dikkatle yaşlı kadını incelerken. "Gözleri ile konuşuyor ama sesli olarak tek bir kelime bile etmiyor."
"Sese mi uyardı?" diye sordu Burçak merakla. Cevap alamayınca aklından geçen düşüncelerin esiri oldu. Demek ki, o deli yaşlı kadın Halise, yani Sese hakkında anlatılan tüm masallar doğruydu. Büyücüydü o da! Yaptığı büyüler yüzünden delirmişti. Belki de Aras gibiydi. Ya da Ecel... "Yardım edin bize Dede! Yalvarırım!" diye haykırdı Burçak. Aklına Ömür'ün etkisi altındaki abisi ve onun ölme ihtimali gelmişti. "Abim! Onların etkisi altında! Kendisini öldürme ihtimali var!"
Halide bakışlarını Burçak'tan kaçırarak Aras'a döndü.
'İstanbul'da doktor olan torunum Emel yolda. Buray'ı almaya geliyor. Lütfen... Lütfen onu da bu işe bulaştırma.'
"Torununuza söyleyin, tıpkı sizin yaptığınız gibi o da asla sesini çıkarmasın bu köyde. Bir hayalet gibi gelsin, Buray'ı alsın ve gitsin."
Yaşlı kadın gözleri ile Aras'a teşekkür etti. Burçak'a elini uzatıp onun göz yaşlarını silerken kendisininkilerin akmasına engel olamadı. Genç kadına sarıldı ve içinden bildiği tüm duaları okumaya başladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cem'in Oğlu
Misteri / ThrillerKimsenin bilmediği bir tarihte Artık köy olmayan bir ilçede Kimsenin hatırlamadığı bir adam öldü. Yıllar sonra ise oğlu geri döndü. İntikam ya da hesap sormak değildi isteği. Tek bir dileği vardı; Öğrenmek... Babası kimdi? Nasıl biriydi? Ve onu öldü...