50- Mazoşist

30 6 85
                                    

Görme yetisini tekrar kazandığında, ormanın ortasındaki bir otel lobisindeydi Ethem. Başını çevirip camdan dışarı baktığında, küçük bir havuz ve onun etrafını kaplayan bir düzine küçük bungalov ev görüyordu. Neler olduğuna anlam veremiyordu. Neredeydi? Oraya nasıl gelmişti? En önemli soru ise; ne zaman gelmişti? Hiçbir şey hatırlamıyordu. Sanki günlerdir uyuyormuş da yeni uyanmış gibi hissediyordu kendisini. Eğer gözlerini açtığında bir yatakta olsaydı, buna inanabilirdi ama ayakta duruyordu. Daha önce gittiğini hatırlamadığı bir oteldeydi.

"Kaç gün?"

Ethem aniden gelen ses yüzünden irkildi ve refleksle sesin geldiği tarafa döndü. Gördüğü şey karşısında ne yapacağını bilemeden birkaç adım geri gitti. Resepsiyonda gözleri yerinde olmayan bir adam vardı.

"Kaç gün kalacaksınız?" diye sordu adam kaşlarını kaldırarak. Olmayan gözleri ile direkt Ethem'e doğru bakıyordu sanki. Boş göz yuvalarının içindeki kaslar hafifçe kımıldıyordu ama Ethem, onların ne işe yaradığı hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

"Neredeyim ben?" dedi gözlerini adamın boş göz yuvalarından ayıramayarak. Yavaşça lobinin cam kenarına doğru gitti ve önce bungalov evleri, sonra da küçük havuzu inceledi. Daha önce fark etmediği ayrıntılar yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Havuzun kenarındaki şezlonglarda güneşlenen insanlar vardı. Kimi kitap okuyor kimi sadece yatarak güneşleniyordu. Hepsinin tek bir ortak noktası vardı; hiçbirinin gözü yerinde değildi. "Bu çok saçma." diye mırıldandı kendi kendine Ethem.

"Odanızı göstermemi ister misiniz?" diye sordu resepsiyondaki adam. Sesinden sıkılmaya başladığı anlaşılabiliyordu.

Ethem arkasını döndü ve ona baktı. Yavaşça bulunduğu yeri değiştirerek adamı izledi. Boş gözler ona bakıyordu. Hareketlerini kolaylıkla takip edebiliyordu. Yavaşça yaklaştı Komiser. Bir elini adamın gözlerinin önünde yukarı aşağı hareket ettirdi.

"Efendim ne yapıyorsunuz?" diye sordu adam. Yüzündeki mimiklerden ne kadar şaşırdığı ve aynı zamanda ne kadar korktuğu anlaşılabiliyordu.

"Gerçek değilsiniz." dedi Ethem. "Burası gerçek olamaz." Tekrar arkasını döndü ve düşündü. Bu oteli daha önce görmüş müydü? Lobiyi, havuzu, bungalov evleri... Hayır kesinlikle görmemişti ama duymuştu. Böyle bir otele giden ve çok beğenen bir tanıdığı vardı. O anlatmıştı. Çocukları ile birlikte tatile giden bir tanıdığı...

"Babası!" diye içinden geçirdi Ethem ama sesi her yerde yankılandı. "Atilla'nın babasıydı bana burayı anlatan!" Aniden her şey zihninde tekrar canlanmaya başladı. Ölmek üzere olduğu, Atilla'nın onun gücünü zapt ettiği ve onu öldürmeye çalıştığını hatırladı. Gözler... Oradaki kimsenin gözlerinin olmaması da Ayhan'ın suçuydu. Gücünü kullanarak Atilla'yı kör etmişti. Artık her şeyi hatırlıyordu.

"Bırak beni!" diye bağırdı Ethem.

Aniden içinde bulunduğu ortam değişti. Sadece bir saniye içerisinde, büyük bir asfalt alanın ortasında buldu kendisini. Önce etrafta kimse yok sandı ama dikkatle bakınca birilerinin ona doğru geldiğini fark etti. Gözleri yerinde olmayan, öfkeli insanlar hızla Ethem'e doğru yürüyorlardı.

"Atilla." diye mırıldandı yavaşça. "Bunların hiçbirinin gerçek olmadığını biliyorum." Yaklaşan insanlardan birini tanıyınca durdu. Daha önce çalıştığı merkezden arkadaşıydı. Adamı rüşvet alırken suç üstü yakalayıp içeri atmıştı. Bakışlarını ondan kaçırırken, diğer taraftan gelenlerden birini daha tanıdı. O da yine hapse gönderdiklerinden biriydi. Olduğu yerde hızla dönerek hepsini kontrol etti. Tahmin ettiği gibiydi. Hepsini tanıyordu ve hepsinin, olmayan gözleri haricinde bir ortak noktaları daha vardı. Ethem'e nefret besliyorlardı. Onu yakaladıkları anda saldırabilecek kadar çok nefret...

Cem'in OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin